“Sancak Köşkü’nün Tarihî Değeri ve Restorasyon Süreci”
Osmanlı İmparatorluğu’nun sembolü olan sancağın muhafaza edildiği 16. yüzyıldan kalma Sancak Köşkü, titiz bir restorasyon sürecinden geçerek aslına uygun bir şekilde yeniden hayat buldu. Sultan 2. Beyazıt döneminde Sadrazam Davut Paşa tarafından yaptırılan bu köşk, Osmanlı tarihindeki önemli anıları barındırmaktadır. Restorasyon çalışmaları, İstanbul Valiliği tarafından 2021 yılında başladı. Ardından Yıldız Teknik Üniversitesi’nin uzman hocaları tarafından büyük bir özveriyle yürütüldü.
“YTÜ Hocalarının Katkısı ve Restorasyonun Detayları”
Davutpaşa Kışlası’nın yapılmasıyla işlevini yitiren ve kullanılamaz hale gelen Sancak Köşkü, yaklaşık 3 yıl süren rölöve, restitüsyon ve restorasyon çalışmaları sonucunda eski ihtişamına kavuştu. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin alanında uzman hocaları, köşkün orijinal mimarisini korumak ve ayrıca tarihi detayları iade etmek adına büyük bir özveriyle çalıştı. Restorasyon süreci, köşkün çevresindeki düzenlemelerin tamamlanmasıyla birlikte tamamlandı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz, Sancak Köşkü’nün açılış töreninde konuştu. Köklü tarihi eserlere duyulan saygının altını çizdi. 113 yıllık köklü bir kurum olan üniversitenin, tarihi miraslara gösterdiği önem ve yaptığı katkıları vurguladı. Rektör Yılmaz, restorasyonun başarılı olmasında Yıldız Teknik Üniversitesi mezunlarının önemli bir rol oynadığını belirtti. Ve ayrıca estetikten hoşlanan herkesi bu tür eserlerin keyfini çıkarmaya davet etti.
“Tarihî Mekânın Açılışı ve Sanat Eserleri Sergisi”
Restorasyonun tamamlanmasıyla birlikte Sancak Köşkü, tarih meraklılarına kapılarını yeniden açtı. Açılış töreninde İstanbul Vali Yardımcısı Hasan Hüseyin Can ve restorasyonda emeği geçen hocalar, köşkün açılış kurdelesini kesti. Ayrıca, köşkte Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü hocaları ve öğrencileri hazırlanan tezhip ve hat sanatı eserlerini sergiledi.
Cumhuriyet tarihi boyunca Osmanlı hep kötülendi bize… Okullarda kötülendi, dizilerle kötülendi, siyasetçilerimiz kötüledi vs…
Hal böyle olunca, günümüzden geriye doğru baktığımızda ise, Osmanlı’ya düşman bir kesim oluşuverdi…
Türk tarihini 19 Mayıs 1919’da başlatanlar…
“Zulüm 1453’te başladı” diyenler…
Kurulan medeniyeti görmemek adına “Osmanlı camiden başka ne yaptı” kehanetinde bulunanlar….
Kurtuluş Mücadelemizin özünü çarpıtmak adına “Vahdettin kaçtı” diyenler…
Liste pek uzun… Bunlar, Osmanlı Devletine sövdüklerinde, kendi özüne ve değerlerine sövdüğünün kendini küçük düşürdüğünün farkına bile varamayan müptezel takımıdır hepsi…
Mesela Krala ya da Kraliçeye söven bir İngiliz bulamazsınız… Bulsanız da koca ülkede bir elin parmakları kadar azdır…
Mesela Hollanda, İsviçre ve birçok Avrupa ülkesi hala monarşi ile yönetiliyor de kimse ses çıkartamaz bu duruma…
Ama üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen biz hala Osmanlıya sövmeyi maharet, ilericilik ve modernlik olarak görürüz…
Şimdi bu kısa açıklamadan sonra sorumuz şu:
“Ecdadımızı, hatalarıyla ve doğrularıyla kabul etmeyi ne zaman öğreneceğiz.”
MİRATHABER.COM