Aile ilişkileri, iki kişinin evliliği sonrasında oluşturulan yuvanın içerisine çocukların katılmasıyla genişlemesi ve birden fazla kişiyi, aileyi etkiler hale gelmesidir. Eşlerin birbiriyle iletişimi ve etkileşimi yalnızca onları ilgilendiriyor desek bu realist bir tutum sergilememize engel olur. Karı koca, ilişkilerinin en başından itibaren yaptıkları davranışlar ile ailelerinin de kaderini belirlemektedir. Evlilik öncesinde bazı davranışların evlendikten sonra düzelir diye düşünülerek ört pas edilmesi, evlilik hatta daha sonrasında çocukların aileye katılmasıyla diğer nesillere aktarılan davranışlar haline bile gelebilmektedir. Eşlerin ilk olarak dikkat etmesi gereken unsur birbirlerine olan saygının hiçbir zaman hafife alınmaması gerektiğidir. Çünkü insan ilişkilerinde öncelik saygıyla gelir. Bir insanı sevmiyor, onunla aynı ortamda bulunmak istemiyor olabilirsiniz fakat bu ona saygı duymayacağınız, kendisine hakarette bulunabileceğiniz anlamına gelmiyor. Bu sebepten dolayı tüm ilişkilerde olduğu gibi evlilik ve çift ilişkisinde de hem partnerinize hem de köken ailelerinize saygı en temel unsur olarak görülmektedir.
Saygıyı oturttuktan sonra evliliğin temel kurallarından olan sevgi ilkesi yadsınamaz bir öneme sahiptir. Sevgisiz evlilikler ne yazık ki yalnızca çiftlere değil, etraflarında bulunan herkese zarar vermektedir. Zorla yapılan evlilikler, ev içerisini hapis hayatına çevirmekten ve kişiyi yaşamdan zevk almaz hale getirmekten başka bir durum yaratmamaktadır. Sevgi, sonradan kazanılabilen bir durum olması hasebiyle halk arasında “evlen sonra seversin, bak bize hangimiz severek evlendik” gibi genellemelere sebebiyet vermiş olsa da aslında durum bu kadar basit bir yapıya sahip değildir. Evlilik öncesinde yaşanılan flört ve nişanlılık dönemi kişilerin tam olarak birbirine uygunluğunu ve sevgisini ölçüp tartmaları gereken bir zaman dilimini ifade etmektedir. Nişan atılmasına evlilik bitirme gibi bakılıyor olması oldukça yanlış bir kanıdır. Kişilerin uyumsuzluğu evlilik sürecinde yaşanacak sorunların habercisi olmaktadır. Bunu görmezden gelmek ve bunu evlilik sabır işidir mantığına sığdırmaya çalışmak kişileri olumsuz etkilemektedir.
Evlilik için bir diğer olmazsa olmaz kişilerin birbirine iyi gelmesi, sığınacakları liman olarak eşlerini görebilmesidir. Bir sorunla karşılaşıldığında anlatılabilecek, birlikte çözüm aranacak kişi evlilik sonrasında muhakkak ki eşler olmalıdır. Evlilik ile ilgili sorunlarda bile bu geçerli bir görüş olarak bilinmektedir. Aile uzmanlarının ilişkilerde ne yaşanırsa yaşansın, çözüm o anlık bulunamamış olsa bile yatağa birlikte girin demesinin en önemli sebebi budur. İçerisinde bulunduğumuz, bizi yetiştiren ailemiz ile de gün gelip bir sıkıntı yaşayarak ilişkilerimizde sekteye uğramalar görülebilmektedir. Bu durumda eşlerinizin sizi rahatlatmak, yanınızda olduğunu hissettirmek ve bu önemli y ada önemsiz nedene sahip probleme birlikte çözüm arayışında bulunmak asli görevi haline gelmektedir. Bunun tam tersini düşündüğümüzde durum içinde çıkılamayacak bir hal almaktadır. Ailenizle ilgili problemlerde sizi yargılayan, ailenize saygısını yitiren biriyle olan birliktelik evlilik hayatını ve gündelik problemlerini ayıramamanıza ve olan biten birçok durumda sizi iki tarafla birlikte savaşmaya ittiğinden görünenden çok daha zor bir duruma dönüşmektedir.
Evlilik hayatınızda, sizi tanımayan, size saygı duymayan ve sizi sevdiğini sözel olarak söylenmenin yanında hal ve hareketleriyle de bunu tasdiklemeyen insanların, sonrasında değişeceğini düşünmek çoğu zaman bir hayalden öteye gidememiştir. Çevre baskısı, kişilerin görüşleri ve geç kalmışlık hissinin bu durumu tetiklemesi oldukça olası bir durumdur. Fakat doğru eşi seçerken dikkat etmek tüm hayatınızı kurtarmanıza vesile olabilecektir.