islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4690
EURO
36,3690
ALTIN
2.962,53
BIST
9.277,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Sebeplerin Arkasındaki Sebepler

Sebeplerin Arkasındaki Sebepler

İnsanlık tarihinin iki büyük olayından biri, Nûh tufanıdır. Bu büyük olay yaygın, sargın ve kapsamlıdır. Diğeri ise bir anda dünyayı etkisi alan virüs olayıdır. Bu iki büyük olayın çok ilginç özellikleri vardır. Yeryüzünde ibadet bilinç ve uygulamasını etkilemesidir.

Nûh tufan hadisesini, fizik âleminin boyutlarında görmek yeterli değildir. Sebeplere ve o sebepler ötesindeki sebeplerin farkına varabilmek, nice hakikatin bir anda algılanmasına vesile olacaktır. Bir tarafta devrin en güçlülerinin sınır tanımaz şımarıklıkları ve yansıra hak hukuk tanımaz büyüklük taslamamaları, aşılmaz oldukları noktasına getirmişti. Allah Celle Celaluh, geminin yapılmasını emrettiğinde devrin en güçlüleri, Hazreti Nûh ile Allah Teâlâ arasını açmaya yelteniyorlardı. “Bu anlatıldığı kadar büyük gemiyi kim yapacak” diye hem şaşkınlıklarını ve hem de Allah Teâlâ’ya olan güvensizliklerini göstermek için sabah akşam toplanıp kahkahalarla alay ediyorlardı. Âdeta gemi inşaat alanı panayır yerine dönüşmüştü.

Esas sebeplerin arkasında ki sebepleri görmeyi kaybeden insan, bu dönüm noktasını yaşama zorunda kalmıştı. Milyonlarca yıl öncesinde yerlerin su fışkırmasına ve göklerin su dökmesine maruz kalmıştı. Ve Nûh’un içini döküp dua etmesine sebep olmuştu. Nuh,  Ey Rabbim! Bu kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma; (Nûh:71/26) Bu duayı, çok yüksek dozda yapmıştı. Sonra Nûh’un gemisi Cudi dağına oturduğu zaman yerküremiz üzerinde tek bir kâfir kalmamıştı. Allah bütün Kâfirlerden intikamını çoktan almıştı. Nûh’u, önceden kendisi ile beraber alay edilenler müminler kurtulmuşlardı. Başka canlılar da vardı.

Nihâyet emrimiz geldiği ve buharlı kazan kaynadığı zamanda dedik ki: “Geminin içine her birinden ikişer çift ve aleyhine hüküm verilmemiş olandan maada ehlini ve iman etmiş olanları yükle.” Gerçekten pek azından başkası onunla beraber iman etmemişti. (Hud:11/40) Farkında mısınız? Küfür, yer kürenin mikrobudur. Küfür var oldukça dünyamız kirli demektir. Burada milyonlarca yılı geride bırakalım, günümüze dönelim.

Virüs, Allah’ı ve O’nun adaletini unutup güçlülük psikozu ile toplumları ekonomik köle yapanlara etkin bir uyarıdır. Yalnız onlara değil, köleliğe razı olup sömürülmeyi kabul edenlere de ayni oranda kesin uyarı niteliği taşımaktadır.

Dünyanın zalimleri, İslam ülkelerinin nimetlerine göz dikip saldırıyorlar. Saldırdıkça sömürüyorlar. İslam toplumları arasına fitne tohumu ekiyor ve geliştirmeye çalışıyorlar. Suriye’yi hayalet bir ülkeye çevirdiler. Zulüm hız kesmiyor, zâlim doymuyor, mazlum direnmiyor. Sömüren de zâlim, sömürülen de zâlim pozisyonuna giriyor. Bütün dünya zâlim sömürücüleri hız kesmiyor, onların zulümlerine karşı koyup kıyam etmeyen ve i’tikadî değerlerine sahip çıkmayan müslüman kesimler de kendi değerlerini düşünme zahmetine katlanmak bile istemiyorlar. Alıştıkları hayata adapte olmaktan âdeta keyifleniyorlar.

Kısacası, hemen her kes zulüm kategorisinde yerini alınca, Kâinatı adaletle yaratan ve adaletle yöneten Allah Teâlâ, ordularından biri olan virüsü harekete geçirdi. Göklerin ve yerin orduları ancak Allah’a aittir. Allah Âlimdir, Hâkimdir. (Fetih:48/4) Allah Teâlâ’nın görülmeyen ordularından biri olan virüs, kısa bir sürede bölgeleri, ülkeleri, okyanusları aşarak dünyayı etkisi altına aldı. İnsanların yürekleri hoplamaya ve ekonomileri çökmeye başladı. İş hayatı felç oldu. İnsanlar, evlerine kapanmaya mahkûm oldular. Özgürlüklerini kaybettiler. Dindarı da dinsizi de kâfiri de ateisti de insan olarak her kes, hayal ötesi erozyon olayını yaşadı.  Hiçbir hak iddia edemeden ve başına gelene boyun eğip kabul etti. Edecek de…

Ey Resûlüm! Her ümmeti, diz çökmüş bir halde göreceksin. Her ümmet, kitabına çağırılacaktır. “Yapmış olduğunuz şey ile bugün cezalandırılacaksınız denilecektir.” (Casiye:45/28) Bu büyük çapta insanlık değer kaybı yaşayan, insanda zırnık kadar değer ve itibarı kaldıysa her işgalci zâlim, pılını pırtısını toparlayıp işgal ettiği ülkeleri bırakıp kendi sınırları dâhiline çekilme zorundadır. Ya çekilmezse: Göklerin ve yerin orduları ancak Allah’ındır. Hepsi her an emre âmadedir. “Yoksa virüsten başkaları da devreye girebilir.”

Ey mazlum milletler ve ey mağdur müslümanlar artık şahlanın ki, Rabbimizin yardımı gelsin! Bütün dostlarıma yeniden teşekkürler. Esselamu aleykum.       

İlhan ORAL

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.