Fizikî ve fizik ötesi sebepleri, bu kadar yakından değerlendirince, insanlık milyonlarca yılda bir defa ancak bu kadar reel değerlendirme yapabilir. Şu anda insanlık en çok aklını ve imkânlarını kullanma şansına sahiptir. Yalnızca bir virüs, dünyayı dize getirmişken fırsat bu fırsattır. Derhal harekete geçip tüm kötülükleri geride bırakmalı ve teşebbüse geçmelidir.
İnsanın, bu kadar hatalarını düzeltme imkânına sahip olması düşünülemezdi. Yeryüzünde adalet böylesine çöktüğü bir dönemde virüsün çıkışı ve yayılışı aklı olanı düşündürmez mi? Şimdi düşünün ki, Arz dediğimiz yeryüzü: “yaratılışımdan bu güne kadar bütün nimetlerimden yararlandınız. Ölüleriniz bana yük oldu. Kemikleriniz beni rahatsız ediyor. Ben geçmişiniz olan her kesin kemiklerini içimden çıkarıp göklere fırlatacağım. Hepiniz benden beslendiniz, döndünüz birbirinizi boğazladınız. Suyumdan faydalandınız, birbirinize çok gördünüz. Yeraltı vanalarımı kapatıyorum. Bundan böyle size bir yudum su vermiyorum.” Bütün bu itirazlar karşısında hayat, durma noktasına gelir, şikâyetler püskürür.
Arılar, “bizden kimseye bir tadımlık bal yok.” Tavuklar, “yumurta arayan zırnığını bulamaz,” inekler: bir yudum süte muhtaç kalacaksınız.” Toprak, hepsinden daha gür bir eda ile “hepsini bastırarak “hepsini bitiren benim! Ben! Göklerin derinliklerine doğru uğuldayıp giden seslerin en hayat dolusu sudan gelir. “Hayat bendendir.” İşte tam burada bütün hitapları kestiren “o ses” yankılanmaya başlar. Gökleri ve yeri kim yarattı? Size gökten su indirdi de onunla sizin bir ağacını dahi bitiremeyeceğiniz gönül açan bahçeleri kim bitirdi. Allah ile beraber başka bir ilah mı vardır? Hayır, onlar haktan sapan bir kavimdir. (Neml:27/60) Allah ile beraber bir ilâh mı var? Hayır, onların çoğu tevhid sistemini bilmezler. (Neml:27/61)
Semûd ve Âd kavimleri, inecek o müthiş felâketi yalanladılar. Amma Semûd, azgınlıkları sebebiyle korkunç bir ses ve sarsıntı ile helâk edildiler. Âd Kavmine gelince; onlar da kasıp kavuran şiddetli bir rüzgâr ile helâk edildiler. Allah o fırtınayı, üzerlerine yedi gece ve sekiz gün arka arkaya saldı. Ey Resâlüm! Eğer sen orada bulunsaydın da bu kavmin o fırtınada yıkılıp kaldığını görseydin; sanki onlar, içleri kof hurma kütükleri idiler. (Hakka:69/4-7) “Göklerin ve yerin orduları ancak Allah’ındır.” Evet, bu evrensel gerçeği, en sağlam ve güçlü tezlerle savunacak olan ancak ve ancak Müslümanlardır. Çünkü bu savunma mücadelesi; sebeplerin en arka planındaki sebeplerin en doğal olanlarıdır.
Bir virüsün, inanılmaz boyutlarda etkisi altında kalan insanın mutlaka fıtraten temizlenmeye ve yeniden fıtrî düzene kavuşmaya ihtiyacı vardır. Artık öncelikle tüm müslümanlar, ölesiye ciddi olma zorunda oldukları şuuruna vakıf olmalıdırlar. “Göklerin ve yerin mülkü ancak Allah’a aittir.” Ve “Göklerin ve yerin orduları ancak Allah’a aittir.” Esasta hiç şüphe olmadığını açık seçik görüp kendiliğinden dize çöken tüm insanlık artık fıtrata dönmelidir. Başka yolu yordamı, yöntemi ve tercih hakkı yoktur. Akıl kullanılmalıdır.
Güçlülük hastalığı ile dünyaya yön vermeye yeltenenlere sormak lazım! Hani güçlü idiniz? Bu bitik halinizle yalnızca, nice mağdur milletlerin hakkını, haysiyyetini, yüksek inanç değerlerini, mallarını, mülklerini çaldınız, çırptınız, gasp ettiniz! Bunlar atalarınıza ve size ne kazandırdı? Bu gayri âdil düzen gelecek nesillerinize ne kazandıracaktır? Şu an ABD de ölenlerin ayısı: yirmi altı bini aştı. (16.04.2020 saat 12.00). İnsanlar âdil olsaydı, kim bilir sebeplerin arkasındaki sebeplerin, daha nelere gebe olabileceğini görebileceklerdi.
Güçlülük hastalığı ile dünyaya yön vermeye yeltenenlere tekliflerimizi hatırlatalım: Ne kadar homurtu sesleriyle insanların yüreklerinin derinliklerinden rahatsız eden makinalarınız varsa hepsini alın, bir virüsten çöküp, dize gelen bütün sahte kahramanlarınızı, ajanlarınızı toplayın, çuvallayın, alın götürün. Bırakın, yüzlerce yıldır aldattığınız ve kendinizden daha korkak ve çaresiz müslümanları, alın kokuşmuş laikliğinizi ve demokrasinizi çekin gidin. Bizden kimse hayrını görmedi. Hepsi sizindi yine de size kalsın. Yoksasebeplerin arkasındaki sebeplerin daha yıkıcı ve daha kahredici olmalarından her an endişe duyulmaktadır!
Ey insanlık! Göre göre kötülüklere fit olma! Uyarılma ihtiyacı hissetme!
Boşuna bahanelere sığınmaya kalkışma! Esselamu aleykum.
İlhan ORAL
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…