Bugün sabah namazının iki rekât sünneti ve iki rekât farzında Rabbimin bütün insanlığa dersi olan Kur’an’ından iki sureyi Fatiha’dan sonra zamm-i sure olarak okudum.
Dr. Vehbi KARAKAŞ
-Sen kim oluyorsun yahu, “Allah’tan ders aldım” diyorsun? Peygamber mi oldun?
-Hâşâ hâşâ hâşâ! Allah Teala’dan ders almak için peygamber olmak şart değil. Peygamberin ümmeti olmak yeterli. Siz de, benim gibi sıradan her mümin de Allah’tan ders alabilir. Hem de seher vaktinde değil, her beş vakit ve her an böyle dersler almak mümkün. Gözünüzü, kulağınızı, kalbinizi ve dilinizi Mevla’ya, Mevla’nın Kitab-ı Kerîm’i olan Kur’an’a açarsanız Allah Teala size bu dersleri memnuniyetle verecek. Hem de her vakit ve her an. Huzuru kalbinize, nurunu yüzünüze ve gözünüze, ilmini aklınıza, güzel ve lahutî sadaları selsebil gibi kulağınıza akıtacak ve sizi dünyada iken cennet adamı veya cennet hanımı yapacaktır.
Şimdi gelelim seher vaktinde ve sabah namazında Rabbimden aldığım derse. Bugün sabah namazının iki rekât sünneti ve iki rekât farzında Rabbimin bütün insanlığa dersi olan Kur’an’ından iki sureyi Fatiha’dan sonra zamm-i sure olarak okudum. Onlardan biri Kıyame suresi, biri de Beled suresiydi. Bu surelerden çıkardığım dersleri madde madde siz sevgili kardeşlerime arz edeceğim. Önce Fatiha’dan gelen mesajlar. Allah buyuruyor:
1-Övülmek ve övünmek benim hakkım. Çünkü ben alemlerin Rabbiyim. Rahman ve Rahimim, mutlak adaletin tecelli edeceği hesap gününün mutlak hakimiyim. Maharet ve hüner adına kimin elinde ne varsa onların hepsinin sahibi benim. Dolayısıyla bütün övgüler ve övünmeler bana mahsustur. Boşuna hiç kimse gurur ve kibre kapılmasın.
2-Sadece bana ibadet edecek ve sadece benden yardım isteyeceksiniz. Hiç kimseyi ve hiçbir şeyi benim yerime koymayacaksınız.
3-İsteyeceklerinizin başında doğru yol olmalıdır. Ki o benim yolumdur. Kur’an’ın yoludur ve Hz. Muhammed’in (sav) yolu, yaşama biçimi ve ahlakıdır.
4-İkinci isteğiniz de nimet verdiğim bahtiyarlardan olmak, gazabıma, azabıma uğramışlardan, azıp-sapanlardan olmamaktır.
Buyuruyor Mevla:
1-Kıyamet gününe ve kendini kınayan nefse yemin ederim ki mutlaka öldükten sonra diriltileceksiniz. Sadece kemiklerinizi değil, parmaklarınızın uçlarındaki izleri dahi aynen diriltip toplayacağız.
2-Dirilme olayının gerçekleştiği gün, herkes soracak: “Kaçıp saklanılacak yer nerede”? Böyle bir yer bulunamayacak ve herkes Allah’ın huzurunda toplanacaktır. Öyleyse ey kulum, o gün kendini utandıracak ve azaba çarptıracak söz ve davranışlardan bugün mutlaka uzak dur.
3-O gün hiçbir şahit bulunmasa da senin bedenin, yaptıkların ve yapmadıkların için sana şahitlik yapacaktır.
4-Ey kulum! Dünyaya önem verip te, ahireti ihmal etme.
5-Birtakım yüzler vardır ki nurludurlar. Onlar Rablerinin cemalini seyredecekler. Birtakım yüzler de vardır ki buruşuktur. Çünkü bu yüzlerin sahipleri, kendilerinin bel kıran bir belaya uğratılacaklarını sezmişlerdir. Dikkat et, buruşuk yüzlülerden değil, aydın ve nurlu yüzlülerden ol.
6-Uyan, kendine gel. Yakında can boğaza dayanacak, bacak bacağa dolaşacak, insan, ölüm döşeğinde dünyadan ayrılık vaktinin geldiğini, bu gidişi durduracak hiçbir gücün bulunmadığını ve nihayet Rabbinin huzuruna götürüldüğünü anlayacak.
7-Öyleyse daha ne duruyorsun? Bir an önce Allah’tan gelen Kur’an’ı ve onu getiren peygamberi tanı, onayla, namazını kıl. Yalanlayanlardan, çalımlı ve kibirli yürüyenlerden olma.
8-Allah soruyor: “İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor?” Bu ayetten anlıyorum ki Rabbim beni takip ediyor ve takip ettiriyor. Sözlerim ve davranışlarım kayıtlar altına alınıyor. Öyleyse ben, yarın mahşer gününde beni utandıracak söz ve davranışlardan uzak durmalıyım. Yaratılış gayem olan ibadet ve takvadan asla uzak kalmamalıyım. Yine soruyor Mevla: “İnsan, akıtılan meniden bir damla su değil miydi?” Kâinatı yoktan var eden, onu süzüp bir damla su haline getiren, o bir damla suyu mükemmel bir insana dönüştüren Allah’a ölüleri diriltmek hiç zor gelir mi? Elbette gelmez. Çünkü O her şeye gücü yeten bir Kadir-i Mutlaktır.
1-Ey insan, kendini güçlü sanma. Sen kudreti sonsuz Allah’ın yönetimi altındasın. Allah’ın dinine düşmanlık uğruna çok mal harcadığını söylüyorsun ve bunu marifet sanıyorsun. Yaptıklarından Allah’ın haberdar olmadığını mı sanıyorsun?
2- Gördüğün gözleri, konuştuğun dili ve dudakları sana ben vermedim mi? Doğru ve yanlış iki yolu sana ben göstermedim mi? Allah’ın verdiği imkânlarla Allah’a ve Allah’ın dinine düşmanlık etme.
3-Buna rağmen sen, senden istenenleri yerine getirmedin. Senden istenenler, haksız yere özgürlüğü elinden alınmışları özgürlüğüne kavuşturmaktı. Açları doyurmaktı, akrabandan yetimi yoksulu görüp gözetmekti, tozun-toprağın içinde kalmışlara yardım elini uzatmaktı. Sonra iman edenlerden olmak, sabrı ve merhameti tavsiye etmekti. Ama sen bunları yapmadın ve sarp yokuşu aşamadın.
İşte her bir namaz, Allah’tan gelen böyle derslerle ve mesajlarla doludur. Aşk olsun namazdaki bu güzellikleri görenlere, namazdan bu mesajları alanlara ve bu bilinçle namazları kılanlara.
Bir ülke düşünün ki o ülkenin insanları beş vakit namazı kılıyor ve her namazda bu çeşit ders ve mesajlarla yükleniyor. Böyle bir ülke cennet olmaz mı ve böyle bir ülke, “cennete insan üreten bir fabrika” haline gelmez mi?