islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4751
EURO
36,2672
ALTIN
2.955,33
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

ŞEHİT ÇOCUKLAR GÜNÜ            

ŞEHİT ÇOCUKLAR GÜNÜ            
22 Aralık 2023 09:30
A+
A-

Başlık canımızı acıtıyor. Yüreğimize ateşler salıyor ‘şehit çocuklar’ ibaresi. Bunun sebebi çocuklara ölümü yakıştırmamamızdır.  Evet, ‘ her nefis ölümü tadacaktır’ bunu biliyor ve iman ediyoruz. Ayrıca ‘neylersin ölüm herkesin başında’ da diyoruz. Ancak söz konusu çocuk olunca duruyoruz. Çocuklar öldürülmemeli, ifadesi de artık çok basit kaldı işgalci İsrail’in yaptıklarının sonrasında. Çocuklar ölmesin, demek farklı; bununla birlikte çocuklar vahşice öldürülmesin, demek çok daha farklı bir taleptir. Biz ikincisini dillendiriyoruz şimdi. Pek çok insanın dilinde ‘sözün bittiği yerdeyiz’ ifadesi var. Oysa söz bitmemeli, haykırarak devam etmeli söz. Zalime karşı öfkeye dönmeli söz. Bir yumruk olup söz, tepesine tepesine inmeli zalimin. Bunu da en çok eskilerin deyimiyle eli kalem tutan söz erbabı kişiler yapmalı.

Jean Paul Sartre, yazarın üç sorumluluğunun olduğunu söyler: İlki, her koşulda özgürlüğü savunmak için özgürlüğün olumlu kuramını oluşturmak. İkincisi ezilenler adına zorbalığı kötülemek. Üçüncüsü de zalimin/ zulmün karşısında olmak. Bu, aslında şöyle de izah edilebilir: Özgürlüğün olduğu yerde zorbalık, zorbalığın olduğu yerde de özgürlük yoktur. İkisi bir arada bulunmaz. Bu nedenle tarafımızı netleştirmeliyiz.  ‘’Yazar, durup kalmak ya da susup yazgıya boyun eğmek hakkına sahip değildir. O, küçük bir çocuk gibi tepinip durmalı.’’ diyor Canetti.   Küçük bir çocuk gibi alması gerekeni alana kadar mücadele etmeli yani. Dostoyevski de ‘’Bu dünyada her insan, herkes karşısında her işten sorumludur.’’ diyerek hepimizin sorumluluk alanını çizmektedir.

Günlerdir kelamın ve kalemin namusuna sahip, vicdanlı insanlar tarafından 23 Aralık’ın Şehit Çocuklar Günü olarak anılması yönünde çağrılar yapılmaktadır.

Biz de bu çağrıyı destekliyoruz. Niçin 23 Aralık? Pek çoğumuz biliyoruz ama yine de hatırlatalım. Zalim ve işgalci İsrail’in yoğun bombardımanı sonrasında Gazze’de şehit düşen üç yaşındaki Rim’in doğum günüdür o tarih. Dedesinin kucağındaki görüntülerle onu tanıdı dünya. Rim bir sembol aslında. Şehit edilen tüm çocukların sembolüdür. Hem Gazze’de hem de dünyanın diğer bölgelerinde şehit edilen çocukların.              Her şehit bir şahittir. Tarihe şahitlik etmektedirler. Yapılan zulümlerin şahitliğini yapmaktadırlar. Verilen mücadelenin şahitliğini yapmaktadırlar. Kimin kimlerle birlikte olduğuna şahitlik etmektedirler. Şehit çocuklar ise ‘Hangi suçtan ötürü öldürüldüler?’ sorusunun öznesidirler.

Şehit Çocuklar Günü, zalimin karşısında olmaya vesile olmalı. İşgal ve zulmün sona ermesi için yapılacak eylemlerin çıkış noktası olmalı. Bugün için Filistin’de ama genel olarak hangi coğrafyada olursa olsun öldürülen bütün çocukları ve masum insanları hatırlamalı ve bu ölümlerin son bulması için verilecek mücadelenin işaret fişeği olmalı bu gün. Yavuz Bülent BAKİLER, şiirin etkileyen sesiyle yüreğimize dokunuyor ‘Orda Bir Çocuk Burda Ben’ şiiriyle. Bir bölüm aktarıyorum oradan:

’Dokunsam, martı gibi uçup gidecek sanki

Solgun yüzlü bir avuç kar.

Orda, bir gece yarısı, bir hasta çocuk sayıklar,/Burda ben…                                                                                    

Birden bire uyanır bir ana uykusundan, Sapsarı bir korkuyla bakakalır nefessiz.

Orda, sabaha karşı bir çocuk ölür sessiz,/Burda ben…’’                                                                                          

Savaşta ölen her çocuk, her masum içimizi acıtıyor. Bütün bunlar bir daha yaşanmasın ve sesimiz daha gür çıksın, zulüm son bulsun diye Şehit Çocuklar Günü herkes tarafından kabul edilmeli. Çocuklar, bombaların, mermilerin yaydığı ışıkların değil havai fişeklerin ışıkları altında büyümeli. Barışın egemen olduğu özgür bir dünyayı en çok onlar hak ediyor çünkü.

EYYUP YÜKSEL

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

MİRATHABER.COM – YOUTUBE

Yorumlar
  1. ismail zor dedi ki:

    Yüreğine sağlık Eyyup hocam..

    1. Eyyup Yüksel dedi ki:

      Teşekkürler kıymetli kardeşim