Her canlı ölümü tadacaktır ve ölüm hayat gibi Kader planlıdır.
Çatışmada ölen her asker, şehit olsa da beni üzer. Dualarımla Cennet’te yüce makamlar dilersem de, bana ruhsuz bir işlem gibi görünen yazılı taziye işlevini genelde siyasilerin görevi olarak görürüm.
Verdiğimiz son şehitlerimiz vesilesiyle Mirat Haber benden bir mesaj yazmamı isteyince yayınlanması için aşağıdaki metni hazırladım.
“Vatan sevgisi imandandır.
Milyonlarca vatandaşımızın can ve güvenliği için sınırlarımız içinde ve dışında; gecelerin simsiyah dondurucu soğuğunda elde silah nöbet beklemek azim bir cihad; can vermek ise şanların en yücesi şehitliktir. Şehitlik ise ülkemizi koruyucu güvenlik, Cennette yüksek makamdır.
İslam’ın iftiharı ve milletimizin onuru olan şehitlerimizi unutulmayacak şekilde dualarla anmalı. Ailelerine maddi ve manevi alakamızı sürekli kılmalıyız.
Ömürlerinin baharında can varan şehitlerimizin yüceliğine gölge düşürücü siyasi beyanları ve sosyal medya hezeyanlarını ise hukukun aydınlığında geciktirilmeksizin cezalandırmalıyız.
Ölüm kaçınılamaz gerçektir, elemliyiz. Ama düşmanlarımız iyice bilmelidir ki biz Müslümanız; ölümü öldüren insanlarız. Gazze şehitleri ile birlikte şehitlerimizi, ağuşunu/bağrını açmış bekleyen Peygamberimizin kucağında Cennet’e uğurlamanın sevincini yaşıyoruz.
Bu sebeple düşmanlarımız bizden korksunlar. Ve bize tecavüz ederek dünya ve ahiret felaketlerini kendi elleriyle hazırlamasınlar. “
Bu taziye metnini hazırlarken Mirat Haber’imiz için yaptığım ve tamamını ayrı bir makale halinde sunacağımız çalışmanın bazı bölümleri aklıma takıldı. Yüreğime çöktü ve beni ürpertti. Okuyalım:
1- Allah’a inanmayan veya Allah’a inandığı halde ahiret hayatına; Cennete ve Cehenneme inanmayan ya da Hz. Muhammed’in peygamberliğine ve onun tebliğ ettiği Kur’ân-ı Kerim’in içerdiği emirler, yasaklar ve gerçeklere iman etmeyen kişi Kur’an’a göre kâfirdir. O, asla şehit olamaz. Çünkü şehitlik için iman temel şarttır.
2- İslâm dininin onaylamadığı bir savaş içinde can veren kişi, Müslüman olsa da şehit olamaz. Meselâ yalnızca toprak işgal etmek ve ekonomik çıkar sağlamak için savaşmak haram kılınmış bir zulümdür. Böylesine gayrimeşru bir savaşa bilinçle katılan kişi, milletini zulmü üzerinde doğrulayan bir ırkçıdır. Şanlı Peygamberimiz, “Irkçılar bizim çizgimiz üzerinde değildir”. Buyurdukları için, ırkçı milli kahraman olabilir, ama şehit olamaz.
3- Sosyalizm gibi laik/sekülarist bir düzenin egemenliği veya korunması için can veren kişi; Kur’an diliyle “Tağût”un, batıl ideolojilerin savaşçısı olarak ölmüş bir Cehennemliktir. Pek tabii ki şehit olamaz…
İslam dışı anayasal bir düzen içinde yaşanılmış olsa da can, mal, güvenlik, din ve vatan her şart altında korunması gereken dokunulamaz kutsal değerlerdir. İslam dininin iman esaslarına inanarak bu değerler uğruna ölen kişi -en doğrusunu Allah bilir- şehit olur.
Askerlik ölüm mesleğidir. Bu mesleği seçenler -eğer inançlı kişiler ise birinci derecede kendileri mesuldürler. Niçin savaşacaklarını, hangi amaçla savaştırılacaklarını, neden ölecekleri ve öldüreceklerini bilmek mecburiyetindirler.
Özellikle mecburi vatan hizmetini yapan ve savaşa girecek olan gençlerimiz için birinci derecede sorumlu olan toplumumuz ve laik de olsa devletimizdir. Onlar İslam açısından meşru olamayacak laik amaçlar için savaşmaya mecbur edilmemelidirler. Daha da önemlisi askeri eğitim verilirken ölümlerini şehitlik ve akabinde Cennet ile taçlandıracak bir İslami eğitimden geçirilmelidirler. Yoksa batıl inançları içinde dünyalarını yitirirken ebedi hayatlarını da kaybedebilirler.
Dünyaları ve ahiretleri kararan veya karartılan ölü insanlar için değil kahramanlık nişanları ve ailelerine yardım kararları, Kurân ifadesiyle gökler ve yer göz yaşı dökse bile cılız bir matem ifadesi olamaz.
Kaldı ki gökler ve yer, gördükleri nice mucizelere rağmen inanmamakta ısrar ettikleri için Kızıldeniz’de boğulan Fravun ve askerlerine ağlamadı:
“Ne gök ağladı onlara, ne de yer; ve ne de cezaları ertelendi.” (Duhan 44/29)
Gökler ve yer Peygamberimizin ifadesiyle “niçin öldükleri ve öldürdüklerini bilmeyen Cehennemlik insanlar” için de ağlamayacaktır, (Müslim Fiten 56)
Hulasa sorumluluklarımızı bilmeli ve bu bilinçle hareket etmeliyiz.
Ali Rıza Demircan
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
MİRATHABER.COM – YOUTUBE