EDİTÖRDEN

Seküler hayatın bize sunağı piyango bileti

Şaban Doğan

Seküler hayat ile dini hayatı yanyana getirdiğinizde sağlıklı bir din anlayışı ortadan kalkıyor. Seküler hayatın similasyon olan gerçekleri(!) insanları post-modern hayatın içine sürüklüyor ve insanlar, modernizim adı altında beyhude bir hayatın içine sürükleniveriyor. Zira pozitivist düşünce akımı, akıl ile vahyi biribirinden ayırarak güya aklı ön plana çıkartınca, dini değerlerin (b)ilime ters argümanlar oluşturduğu önermesini ortaya koyuyor. Tabiki de bu, ilk emri “Oku” olan ve “İlim çin’de de olsa arayıp bulunuz” diyen İslam’ın ve İslam peygamberinin, ortaya koyduğu İslami gerçeklere ters düşüyor. Bütün bunlarda insanımızı,  maalesef maddi ve manevi olmak üzere iki alanda da çıkmaza sokuyor, derin dehlizlerin içine düşürüyor.

Nasıl mı? Birkaç somut örnek vererek anlatmaya çalışalım.

Sekülarizm’in bizlere dayattığı hayat, insanlarımızı din’den ve dini duygulardan uzaklaştırmaktadır. İslamda ki gerçek din ve vicdan hürriyetini hayata geçirmek yerine Fransa’dan ithal laiklik ilkesini insanlara altarnetif din olarak dayatırsanız, din ve vicdan hürriyetini baştan sona yanlış anlayan insanlar ortaya çıkarlar ve “Din Allah ile kul arasındadır. Benim kalbim temiz namaz kılmaya ihtiyacım yok” diyen insanlar ortaya çıkıverir. Zira bu sözleri o insanlara söyleten unsur, yıllarca okullarda aldığı eğitim ve yaşadığı sosyal hayatın similasyon olmasından kaynaklanmaktadır. Haddi zatında bu görüşü dillendiren insanların birçoğu, bilinaltında yanlış yaptıklarının farkındadırlar. Zaten bu cümleler ile rahatsızlık duyan vicdanlarını, rahatlatmaya çalışmaktadırlar. Ama şurası da bir gerçek ki, sükülarizm’in insanlara dayattığı despot hayat düzeni, onları dinden uzaklaştırmakla kalmıyor, müphem bir hayatın içine de sürükleyiveriyor.

Burada önemli olan gerçek şu ki, seküler hayatın despot kriterleriyle dinimiz İslam’ın özgürlükçü prensiplerini harmanlamak değil, dinimizin bizlere sunduğu değerler manzumesiyle yoğrulup seküler hayatın bizlere dayattığı olumsuzluklara direnebilmektir.

Çok basit bir örnek vermek gerekirse, camilerin açık ama camiye giden yolların kapalı olması gibi bir şeydir bu… Camiler açıktır ve görevlileri vardır ama post-modern hayat bizi, televizyondaki diziler, internet vb. gibi renkli hayatın içine attiğından dolayı, okunan ezanları bile duyamayabiliriz. Artık seküler hayatın içerisine öyle bir dalmışızdır ki, tuttuğumuz fotbol takımının maçının akşam ki özet görüntüleri veya maç analizleri, o akşam ki kılacağımız akşam ve yatsı namazlarımızın bile önüne geçmiştir. Yorgunum bahanesiyle ve yarın işe gideceğim düşüncesiyle de hemen yatmak istememiz ise, nefsinizin bize fısıldadığı desiselerdir. Hadi geçirdiğimiz böyle bir akşamı eğip bükmeden amiyane tabiriyle kıvırmadan, açık ve net bir şekilde bir cümle haline getirelim:

“ Bizler böyle bir akşam geçirmekle, hayatımızın bir gününü sıradanlaştırmış, kendimiz de sıradan bir insan olmuş, Peygamberimiz’in (sav) ‘gözümün nuru’ dediği namazımızı, bize pekte faydası olmayan bir futbol maçına tercih etmiş oluyoruz”

İkinci örneğimizi ise bir hafta on gün önce cereyan eden talihsiz bir olaydan verelim ki, bizlere modernizim diye yutturulmaya çalışılan post-modern hayatın bizleri ve maneviyatımızı nasıl yok etmek istendiğini anlayalım.   

Bir ilahiyat Profösörü çıkar ve Kuran’ın ayetlerini inkar ve hakaret ederek güya yorumlar da siz de “Cihadı Ekberi” unutursunuz ve nefsinizi okşadığı için “Koskoca profesör, bir bildiği vardır. Belki de doğru söylüyordur, deyiveririz. Bunu söylerken, dünya ve ahiret mutluluğumuzun önüne koskoca bir duvarı kendi ellerimizle ördüğümüzü de maalesef göremeyiz. Neticede bu ülkede öyle ilahiyat hocaları gördük ki, “Ameller niyetlere göredir” hadisi şerifini okuyarak, balıktan da tavuktan da kurban olabilir dediler. Güya bizim niyetimiz kurban olunca, her önümüze gelen hayvandan kurban olabileceği görüşü(!) toplumumuza empozeedilmeye çalışılmıştır.

Kıymetli okuyucularım!

Üçüncü örneğimizi ise, piyango biletleri üzerinden vermeye çalışalım. Malum olduğu üzere, pagan kültürünün kırıntıları olan ve yılbaşı kutlamalarının bir parçası haline gelen yılbaşı özel çekilişleri bu sene de olacaktır. “Müslümanım elhamdülillah” dediği halde, milyonlarca vatandaşımızın büyük umutlarla bilet alacağı, geçmiş yıllardan bildiğimiz gerçekler arasındadır. “Amaan ben yılda bir defa o da yılbaşında bilet alıyorum” “Ne yapalım adet olmuş işte alıyoruz” diyen insanlarımızın sayısı azımsanmayacak derece de çok. Hatta, piyango biletinin haram olmadığı düşüncesinde olan insanlarımızın varlığı, seküler hayatın bizleri ne hale getirdiğinin en açık delilidir. Oysa yüce kitabımız Kuranı Kerim;

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 

“Ey iman edenler! İçki kumar, dikili taşlar, fal okları, şeytan işi iğrenç şeylerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz” (Maide 90) buyurmaktadır.

Milyonlarca insanın büyük ikramiyenin kendisine çıkacağını ümit ederek aldığı biletler de sözü edilen büyük ikramiye bir kişiye veya iki kişiye çıkmaktadır. Dolayısıyla da bu kumarın daniskasıdır. Yüce rabbimiz bizlere bu haramların aramıza düşmanlık sokacağını ve ibadetlerimizden alıkoyacağını da şu ayet ile bildirmektedir.

اِنَّمَا يُر۪يدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَعَنِ الصَّلٰوةِۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُنْتَهُونَ 

“Şeytan, içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? (Maide 91)

Eğer şeytan içki ve kumar vesilesiyle bizim aramıza düşmanlık sokuyorsa ve ibadetlerimizden bu şekilde bizleri soğutuyorsa, Müslümanım diyen insanların, kumarın daniskası olan piyango biletine itibar etmeleri normal şartlarda düşünülemezdi. Anormal olan, modernite hayatın bizim bilinçaltımızda bir şekilde kumar dâhil diğer haramları meşru gösteren anlayışıdır.

Hülasa;

Hangi durum ve şartta olursa olsun, kumar, içki ve diğer haramlar Müslümanların yaşam tarzı içinde yer almamalıdır. Burada önemli olan gerçek şu ki, seküler hayatın despot kriterleriyle dinimiz İslam’ın özgürlükçü prensiplerini harmanlamak değil, dinimizin bizlere sunduğu değerler manzumesiyle yoğrulup seküler hayatın bizlere dayattığı olumsuzluklara direnebilmektir.

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Yazarın diğer yazılarını aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.mirathaber.com/author/sabandogan/

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

3 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

4 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

7 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

8 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

9 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

9 saat ago