İslam düşmanlığını Şeriat düşmanlığı ile örtme çabaları yine gündemde…
Tacikistan’da başlayan başörtüsü yasağı ile Türkiye’de başlayan Şeriat düşmanlığı eş değer bir özellik olarak öne çıkmaktadır. Sekülerleşme sürecinde yeterli bir düzeye ulaşan Türkiye Cumhuriyeti, muhafazakârlar eliyle dönüştürüldüğü halde, yeni bir hamle ile ilahiyat profesörlerini de yanına alarak tam bir galibiyet için harekete geçtiler. Bu arada sürekli başörtülü kadınlara yönelik tacizler, saldırılar vesaire de dikkatten kaçmamalı, salt bir kişisel taciz olarak düşünülmemelidir. Cumhuriyet tarihi bize göstermiştir ki kişisel bir eylem yoktur, ideolojik bir eylemin kişisel eylem ardına saklanarak toplumsal dönüşümü sağlama eylemi söz konusu olandır.
Müslümanların kalan son direncini de kırarak tamamen seküler bir kültürün taşıyıcısı konumuna yükseltmenin adımlarıdır bu tacizler ve bazı tartışmalar: Örneğin, Peygamber (as)ın Hazreti Aişe ile ilgili tarih dışı tartışmaları da bu çerçevededir. Yine ‘Şeriat kötüdür’ hikâyesi devreye girmek için ‘hareket et’ emrini beklemektedir. Avrupa da başlayan Müslümanlaşma süreci bizde radikal bir hale dönüşmesin diye önceden alınmış bir önlem paketi olarak da düşünülebilir. Dikkat edilirse, pek ses çıkmamakta ve sanki ‘bu mesele kapatılsın diye bir beklenti’ öne çıkmaktadır.
Açık bir şekilde şunu ilan edelim: ‘Şeriat eşittir İslam’dır.
İslam, şeriatını vahiy üzerinden müntesiplerine göndermiş ilahi bir dindir… Din, İlahi menşei gereği, müminlerin imanlarının konusu olmaktadır. Ve her mümin, Şer’i olana teslim olarak onun gereğini yerine getirme sorumluluğunu zorunlu olarak yüklenmelidir. Yoksa mümin yerine kâfir olacaktır. Tarihsel süreç içinde içtihat olarak öne çıkan fıkhi meseleleri şer’i olan ile bağıntısı içinde ele alarak değerlendirmekte bir vecibedir. Ama Şeriat ile fıkıh arasında bir ayrım yapıldığı da İslam düşünce tarihi bağlamında zaten bilinen bir gerçekliktir. Beşeri boyutun devreye girdiği veya yalan, yanlış bilgiler üzerinden İslam Fıkhına yönelik sataşmalar üzerinden Şeriat düşmanlığı üretmek ise başlı başına bir İslam düşmanlığı olarak tesmiye edilmelidir.
O yüzden tarihsel müktesebat açısından neyin Şeriat olduğu ve neyin fıkıh olarak tanımlandığı konusu bedihidir. Bu apaçıklığa rağmen, halen fıkıh üzerinden ki çoğu fıkıh olma özelliği de taşımayan tarihi anlatılar üzerinden Şeriat düşmanlığının yapılması Türk Modernleşmesi bağlamında ele alınması gereken bir olgudur. Bu çerçeve içinde ele alındığı zaman meselenin künhü açığa çıkar ve bir müslüman olarak benim bu konuya/olguya tavrım ne olmalı meselesi netlik kazanır.
Her türlü sekülerleşme dinden çıkma ve en asgarisi dinden uzaklaşmayı içermektedir. Son yüzyılın hikâyesini bu çerçeve içinde düşünmek mümkündür. Bu tarihsel gerçekliğe rağmen, hala olup bitenlerden İslam dinini sorumlu kılma çabaları bir art niyet gösterisinden öte bir anlam taşımaz!
Yeniden hortlatılan Şeriat düşmanlığının aynı zamanda Gazze meselesi bağlamında Türkiye’nin siyasal tutumunun ürettiği bir karşıtlık üzerinden de okumak mümkündür. Çünkü Türkiye bu konuda yeterli bir düzeyde İsrail karşıtlığını sürdürdüğü sürece İsrail’in kendi politik ajandasını gerçekleştirme isteği zora girmektedir. İşte bu yüzden cumhuriyetin kurulduğu ilk tarihten itibaren başlayan oyun yeniden kurgulanarak hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. On dört ilahiyatçının ‘Şeriat bu gün için işlevsel değildir’ tezleri ise sadece onların durduğu yeri gösterme açısından bir konum ihtiva eder. On dört ilahiyatçının ortak özelliği zaten ‘dini Protestan bir yaklaşım içinden yeniden kurgulamaya çalışmaktır’.
Bu noktada İslami entelektüel söylemin durduğu yeri görmek açısından da bu durum önemli bir virajı göstermektedir. Saldırılar ve söylemler karşısında birbirini eleştiren bir tutumu öne çıkarmak ciddi bir sorunu işaret eder. İslami çabaların, sivil çalışmaların ortak bir söylem etrafında bu yeni ve eskimeyen saldırının temel kodlarını doğru bir şekilde çözümleyerek ona göre geri adım atılmayacak şekilde bir cevaba konu etmeleri elzemdir.
‘Şeriat İslam’dır’, bir slogan değil, hakikatin ta kendisidir. Şeriatsız İslam ise Protestan bir bakışın İslam’a giydirilme çabalarından öte bir anlamı yoktur. Bunu oryantalistler son iki yüzyıldır başaramadılar, yerli oryantalist ilahiyatçıların bunu başarması ise beklenmemelidir. Ama bu son hamle, Müslümanların yeniden kendine gelmelerine, yeniden iman etmelerine, yeniden davalarını hatırlamalarına bir vesile olarak olumlu bir işleve sahip kılınması ise Müslümanların zaferini işaret eder.
Gazze direnişi, bize korkunun ecele faydasının olmadığını gösterdi. Cesaretin ise onur, haysiyet, şeref ve kimlik kazandırdığını göstermiş oldu. Gazze’nin temsil ettiği İslam ile şereflenerek bu toprakların yeniden İslam ile buluşmasını sağlamak için gereken Şeri sorumluluğu üstlenmekten öte bir yol kalmamıştır.
Şeriat, bir müminin kulluğunu yerine getirirken neye dikkat etmesi gerektiğini, neyi yapması ve neleri yapmaması gerektiğini belirten, neyin şahsi bir tercih olduğunu açıklayan ilahi emirler göstergesidir.
Mümin, namazını, orucunu, haccını, kurbanını, zekâtını, haramı ve helalini Şeriat üzerinden öğrenir, detaylarını peygamberinin örnekliğinden elde eder. Böylece mümin olarak hayatını idame eder. Şeriat, hayatın bütününü kuşatan bir özellik olarak öne çıkar. İnsan, hayatını kendi bütünlüğü içinde şer’i olanın denetiminde yaşar ve mümin olarak Allah’a kavuşmayı umut eder. Umut ve yeis de Şer’i olanın kıyası ile ortaya çıkacak olandır.
Şeriat, bir müminin hayatını yaşarken en genel boyutu itibarı ile yönlendirmeyi de yaparak onun müminliğini muhlisliğe taşımasına yardımcı olur. Her anında Şeriat mümin için yol gösterici bir kimliği inşa eder. Mümin, Rabbine pürüzsüz bir kul olabilmenin yolunu, yordamını, yönetimini, ilkelerini, uygulamalarını da Şeriat üzerinden öğrenir.
O yüzden açık ve net bir şekilde bir kez daha söyleyelim: Şeriat düşmanlığı İslam düşmanlığıdır. Bunu bağnazlık olarak yorumlayıp kendi bağnazlığını, modernleşme bağnazlığını Protestanlaşma bağnazlığını örtme girişimlerinin bir karşılığı yoktur. Bütün dünya modernleşse de Şeriat’ın ilahi bir dinin temel ilkelerini taşıdığı hakikatini ortadan kaldıramaz!
Şeriat, ‘kör olanın gözü’ olmaya devam edecektir, bütün kâfirler, münafıklar, fasıklar ve bilumum benzerleri istemese de…
Abdulaziz Tantik
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments
Kıymetli Dostum, Üstadım Abdulaziz Tantik, yine bizlere önemli işaret taşları döşedi. Her iman ve amel sahibinin kendisini gözden geçirme mecburiyetin altını, üstünü çizdi. Siyonizm ya da İnsanlığın Batı Cepesi çatırdadıkça fitnelerini, fesatlarını, kurgularını artırdı, artırıyor. Onlar kudursalarda Allah cc nurunu tamamlayacaktır.
Müminlerin durduğu yer Kurandır, Sünnettir. Bunun adı da Şeriattır. Bunları döne döne Tantik Hoca yazmayı sürdürüyor.
Var olasın, daim olasın. Yüreğine, kalemine sağlık Aziz Üstadım.
Teşekkür ederim üstadım, ağabey, Allah razı olsun...
"Şeriat eşittir İslam'dır."Kimin şeriati .Arabın,emevinin,abbasinin,Osmanlı'nın,persin.Namazın şeklinden,orucun başlangıç bitiminden,bayramın ilanından,zekâtın miktarından,kurbanın sünnet-vacio-farzından hangisinde ortak şeriat uygulaması var...
güzel kardeşim, sorunun cevabı yazının kendisinde mündemiçtir. ayrıca şeriat Allah'ın şeriatıdır. onun bunun şunun şeriatı diye bir şey yoktur. o senin şeriat dediğin şey içtihat farklılıklarını ihtiva eder ve islam düşüncesinin çoğulcu boyutunu gösterir. ama diğer konular bizatihi Allah cc bildirmektedir. sabah namazı iki mesela üç dört diyen var mı? uygulama da buna dair bir emare var mı? oruç bir aydır. artısı ve eksisi söz konusu mu? o yüzden kavramı doğru zeminde kullanalım... şeriat kavramının genel tanımı zaten yazının içinde vardır. ilginize teşekkür ederim...