ŞERİATA SÖVEREK PİRİM YAPMAK “Feyza Altun Olayı”

Şeriata söverek pirim yapmaya çalışmak, günümüzün modası haline geldi maalesef…

Gözaltına alınan Avukat Feyza Altun serbest bırakıldı.

Sosyal Medya hesabından Şeriat ile alakalı paylaşım yapan Avukat Feyza Altun hakkında, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan soruşturma başlattı. Tutuklama talebiyle adliyeye sevk edilen Altun, işlemlerinin ardından Adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Hakimlik, Feyza Altun hakkında, “yurt dışına çıkış yasağı” ve “haftada 2 gün karakola imza atma” şartını içeren adli kontrol tedbirleri kapsamında serbest bırakılmasına karar verdi.

Altun, X hesabından daha önce yaptığı paylaşımlarda kendisini feminist, aktivist, filantrop ve yazar olarak tanımlamaktadır.

HABER YORUM

Seçim zamanı piyasaya çıkar bunlar… Tamamen algıya dayalı çıkışlar yapılarak ya türbinlere oynanır. Ya da adından söz ettirerek meşhur olmak yatar bunun ardında…

Mesela bu avukatın, biz eminiz ki bu olaydan sonra müşterisi artacaktır. Kendini Kemalist, Atatürkçü ve ilerici olarak gören kesim, ne davası olursa olsun koşacaktır Feyza Altun’a…

Bu olayda absürt olan şey, İslam Şeriatını hedefe koyarak, İslam’a ve Müslümanlara sövülmesidir. Dini değerleri hafife almaktır. Dini değerlere söverek  “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik emektir”

Feyza Altun, serbest kalır kalmaz hemen Cumhuriyet gazetesine koşmuş ve açıklama yapmış… Türbinlere oynamak dedik ya… Cumhuriyet Gazetesine verdiği demeç, bu tezimizi doğrular mahiyette… Şöyle demiş bu avukat:

*Şeriat benim için kadın taşlayan Taliban aklıdır.

*Bu ülke laik bir ülkedir. Şeriat bir din olgusu değil politik rejimdir…

*Şeriata karşıyım, sözlerimin arkasındayım…

İyi de bu söylediklerinizin zaten şeriatla alakası yok… Siz kafanızda kurguladığınız şeriat algısıyla sıvamışsınız da sıvamışsınız…

Sosyal medyada gündeme oturan bu olaya yüzlerce yorum gelmiş. Kimisi ” Anayasal hukuku savunduğu için içeri alındı” kehanetinde bulunmuş, kimisi de “Atatürk ilke ve inkılaplarından” başlayarak dine sövmüş saymış…

Zaten laik Kemalistlerin çok sevdiği bir ortam ve alandır bu… Onlar Allah’a kitaba Peygamberimize söverler ama laik düzeni eleştirmeye kalktığınızda 5816’nın arkasına sığınıverirler. Onlar için güzel bir sığınaktır 5816…

Bu densizlerin en büyük çıkmazı ise, bütün bunlardan sonra “Din ve Vicdan hürriyeti” dahil, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” misali özgürlükleri savunuyor olmalarıdır. Aslında bu söylemleriyle de duvara toslamaktadırlar. Zira kimse sizin düşündüğünüz gibi düşünmek, sizin gibi yaşamak zorunda değildir.

Ancak jakoben  laikliği savunan bu Kemalistlere tekrar hatırlatalım:

1-Fransa’dan  ithal edilen laiklik, sizin anlattığınız gibiyse, günümüze kadar uygulananlardan gördüğümüz kadarıyla  çokta  matah bir şey değildir. Eğer laiklik ilkesini “Din ve vicdan özgürlüğü” noktasında değerlendiriyorsanız, Kur’an bunu “Dinde zorlama yoktur” ayeti kerimesiyle zaten güvence altına almış insanları inançlarında  serbest bırakmıştır.

2- Jaokoben laikliği savunan Kemalistlerin tamamına yakını, şeriat denilince İran ya da Suudi Arabistan’ı örnek olarak gösterme basiretsizliği içine gireler. Halbuki bu adı geçen ülke yönetimlerinin de şeriatla ilgisi ve alakası yoktur.

3- Bizim, jakoben laikliği savunan ve Kemalizm’in arkasına sığınanlara tavsiyemiz, Kur’an-ı Kerim’i tarafsız bir şekilde okumalarıdır.

Yok eğer okumuyor ve araştırmıyorlarsa bile, artık İslam’a ve Müslümanlara hakaret etmekten vazgeçmeleridir…

ŞABAN DOĞAN

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-