islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4787
EURO
36,2260
ALTIN
2.957,05
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

SERZENİŞİM VAR!

SERZENİŞİM VAR!
8 Ocak 2022 18:13
A+
A-

Evet, serzenişim var. Hem de hemen her kese serzenişim var. Hiç bilgimiz, irademiz, istek ve yetkimiz olmadığı halde dünya denen bir gezegen üzerinde var olmuşuz. Doğrusu yaratılmışız. Sayısız nimetle donatılmışız. Hiç emek vermeden bu sayısız nimete kavuşmuşuz.

Fakat bu hayatı veren Yaratanı tanımama marazına tutulmuşuz. Ona inanmak işimize gelmiyor. Her fırsatta gizlice sıvışıp uzaklaşmayı yeğliyoruz. Bunları anlatanı yadsıyoruz, söylenenlere kulak tıkıyoruz. Yaratanın, kıvamında gönderdiği Kitabının kabulünde sıkıntı çekip sıvışıyoruz. Kitabının fonetiği için çılgınca yarışıyor fakat içeriği için engin manası, ulvî ilkeleri hakkında, “duymadım, görmedim, ayaklarına” yatıyoruz. Nelerle uğraşıyoruz?

Kur’an hikmet ve hakikatlerine kalbimizi kapatıyoruz. Yaratanın gücünü, kuvvetini, kudretini, kapsamlı ilmini, sonsuz hikmetini her halde görmeye tahammül etmekte zorlanıyoruz. Her şey bir yana, evrenin sırlarını koyan, kâinatı yaratıp düzenini dengeleyen, varlıkları kıyamete kadar ayarlayarak değişmez bir sisteme bağlayan ve insana, bunları beyan eden Rabbimiz, bir Kitap göndermiş. Bütün bunlara rağmen biz duyarsız kalıyoruz. Bunca duyarsızlığın sorumluları, İslam adına eğitim almış, din ile ilgili bir şeyler söyleyen ve “ben de varım” diyen her kes ağır sorumluluk yüklenmiş olduklarını unutup rahatlıyorlar.

Bu büyük ve ağır sorumluluğun gereklerini ifa etmeyen çok önemli ve çok büyük bir kitlemiz vardır. Bugün bu kitle, milletimizin teveccühüne mazhar olmuş İmam Hatip Okulları neslidir. Birçok alanda çok başarıları olup zirve yapanlarımız olduğu gibi çok yanlışlar peşinde koşanlarımız da oldu. Fakat en çok çalışmaları ve hizmet vermeleri gereken İslam’a hizmet alanında özellikle Kur’an hizmetinde kendilerini isbat etmeleri gerekirdi. Üzerlerine düşen performansı gösteremediler. Her şeyden önce eğitim ve öğretimde cehalet boyutunu geçemeyen bu nesil, özellikle hizmet alanındaki hali ve sosyal medyadaki durumu ile açıkça ortaya koymaktadır. Hepsine saygım ve sevgim vardır. Fakat Kur’an’ı çok ihmal ettiler.

Bu büyük ve önemli kitle olan İmam Hatip Okulları nesli, “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ve “En büyük cihadı Kur’an ile sürdür” ilkelerine yanaşmadılar. İşte böylesi ciddi bir görev karşısında varlık gösteremediler. Onun için serzenişim var. Yıllardır Kur’an’ın yüceliğini, ciddiyetini, hikmetlerini ve mesajlarını hatırlatmaya çalışıyorum. Diyanet İşleri Başkanlığına birkaç defa Kur’an ile ilgili çalışmalarımın sunumunu yaptım. Yetkililerin ilgi göstermeleri ümit verici idi. Fakat sonu gelmedi. Buna da serzenişim var. Prof. Dr. Sabahaddin Zaim Hoca, Ali Çoşkun ve İsmail Kahraman gibi zevatın kurduğu TGTV bugün yüzlerce sivil kuruluşu çatısı altında bulundurmaktadır. Bunların yetkililerine sesleniyorum. Gençlerimiz hiçbir kural tanımaz oldu. Gittikçe nesiller kimlik kaybediyor, ilgilenmiyorsunuz

Aile, birliğini ve bilincini kaybetti. Aile enkazından çıkar devşirmeye çalışan televizyonlar, “batan geminin” mallarına üşüşen tufeyli güruhu gibi aile enkazından pirim sağlamaya özen gösteriyorlar. Aile sırlarını pazara çıkarıp haftalarca karşıt onları boğuştura boğuştura reyting artırıyorlar. Bütün bunları görme özürlülerine serzenişim var. Rabbimiz
Sen kâfirlere itaat etme. Onlara karşı Kur’an ile büyük cihad et. (Furkan:25/52) derken neden biz bu muhteşem uyarıya kulak tıkıyoruz? “Her şey Kur’an’da vardır” diyoruz da neden aile lime lime olup dökülürken Kur’an’ın hayat veren reçetelerini uygulamıyoruz?

Rabbimiz, eğitim ve öğretim alanında hikmet ayarında yeni nesilleri yetiştirmemizin sistemini verirken neden biz Kur’an’ın hikmetlerine ilgi duymuyoruz? Soyu temiz, şanı yüce Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyruğunda; “hikmet müminin kayıbıdır. Onu nerede bulursa onu almaya layık olan o mümindir” beyanı vardır. Kur’an’ın bir ismi de “hikmettir.” “Rabbin yoluna hikmet ile güzel öğüt ile davet et ve onlar ile en güzel tarzda mücadele et. Gerçekten O senin Rabbin, yolundan sapanları da bilendir ve O, doğru yola ermiş olanları da bilendir. (Nahl:16/125) “müminlerin kardeşliği de” Rabbimizin beyanıdır. Bugün müslüman milletin vergileri ile beslenip inancına ve Kitabına “ortaçağ zihniyeti” diyenlerin geçmişi ve zihniyeti zülüm ve sabıkalarla kirlidir. Samimiyet ve ciddiyetle her kese hatırlatıyorum;

Biz Kur’an’a sarılalım. Zafer ve şeref bizimdir.

Esselamualeykum

İlhan ORAL

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.