Çocuğumu yetiştirirken ne kadar doğru davranmaya çalışsam da sosyal çevrenin (olumsuz olabilecek)etkilerinden çok korkuyorum. Ama birkaç gün önce yaşadığım bir olay zaten bildiğim bilgilerin tazelenmesine içimin umut dolmasına sebep oldu. Neden mi;
Yusuf da çoğu küçük çocuk gibi içecekleri özellikle gazlı içecekleri seven bir çocuk. Ona eve asla almadığım bu içeceklerin sağlığımız için hiçbir faydası olmadığını hatta zararlı olabildiklerini 2 yaşından beri anlatıyorum. Ancak çok ara sıra(dışarıya yemeğe gidildiği zamanlar) “evet tatları lezzetli ve bunları içmekten zevk alıyorsun, bunun için bu gün içebilirsin ama bize hiçbir faydası olmadığını unutma, sıklıkla içersek ciddi zararları da var” hatırlatmasını da yaparak içmesine izin veriyorum.
Geçen sabah ise geniş bir aile kahvaltısındaydık. Yusuf kahvaltı sofrasında gazlı içecek içen kuzen abisini görünce bende içebilir miyim anne dedi. İçecek aile büyüğü tarafından hemen önüne getirildiği için “hayır içemezsin ” demek istemedim ama “Yusufçuğum bu içeceklerin faydalı olmadığını biliyorsun, hele de sabah boş mideye.., istersen süt iç ama sen bilirsin” demekle yetindim. Daha 4 yaşını doldurmamış oğlum önünde duran çok sevdiği gazlı içeceğe baktı düşündü ve “zararlı ,boş ver anne içmeyeceğim “dedi , ve içeceği içmedi.
İşte o an içim umut doldu. Çünkü ben bir eğitimci olarak 0-6 yaş döneminin ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Erken çocukluk dönemi denilen bu yaş aralığında verilen eğitimin çocuğun tüm hayatının temeli olduğunu ve bu dönemde sosyal etkiler daha az olduğu için ebeveynlerin çocuklarına çok daha fazla yön verebileceklerini biliyor bunu da sürekli dile getiriyorum. Hatta hikmetli bir söz bu bilgileri şöyle anlatıyor,
“Küçükken öğretilen taş üzerine yazılan gibidir
Biraz daha büyüyünce öğretilen kağıt üzerine yazılan gibidir.
Biraz daha büyüyünce öğretilen kum üzerine yazılan gibidir.”
Bu durumda çocuğuyla sağlıklı yemek alışkanlığından, güzel ahlaka, Allah sevgisi kazandırmaya kadar her konuda ilgilen çabalayan ebeveynler endişe etmeyin. Eşi ,dostu, akrabayı , dünyayı, kötü sosyal örnekleri, medyayı değiştirmeye belki gücümüz yetemeyecek ama kendimizi değiştirmeye gücümüz yetiyor. Çocuklarımızı nasıl yetiştirmek istiyorsak onu nasıl bir birey olarak görmek istiyorsak kendimizi örnek olacağımız O bireyler haline getirmek zorundayız. Çünkü erken çocukluk döneminde çocuğun dünyası bizleriz. Bizler doğru örnek olabildikten doğru yönlendirebildikten sonra çocuklarımız artık karşılaştıkları durumları doğru yönetebilecek, doğru olanı tercih edebileceklerdir.
Bu yüzden endişe etmeyelim, örnek olalım, yönlendirelim ve her daim Hz. Lokman gibi; dua edelim;
“Yavrucuğum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, (herşeyden) hakkıyla haberdar olandır.” “Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.” “Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”
“Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!(lokman 13,19)
Şeyma Demircan Namazcı