Arkadaşlar dediler:
-Hocam, 14 Şubat sevgililer günü. Bugünle ilgili olarak, sizin de bir mesajınız, bir yorumunuz olacak mı? Ben de dedim:
-İnsan öyle bir sevgiliye gönlünü kaptırmalı ki sevgisi israf olmasın, karşılıksız kalmasın.
-Var mı böyle bir sevgili hocam?
-Var.
-Kim o?
-Allah. O’na harcanan sevginin zerresi zayi olmaz. O’na olan aşk, O’na harcanan sevgi huzur, sağlık ve cennet olarak karşınıza çıkar. O’nun razı olmadığı aşk ve sevgiler de acı, göz yaşı, stres, bela, hastalık, intihar, cinayet ve cehennem olarak karşınıza çıkar. Ne güzel söylemiş Mevlâna Cami:
يَكِى خَواهْ، يَكِى خَوانْ، يَكِى جُوىْ،
يَكِى بِينْ، يَكِى دَانْ، يَكِى كُوىْ
Yalnız Bir’i iste; başkaları istenmeye değmez.
Yalnız Bir’i çağır; başkaları her zaman imdada gelmez.
Yalnız Bir’i gör; başkaları her vakit görünmez.
Yalnız Bir’i bil; Onun bilinmesine engel olan bütün bilimeler faydasızdır.
Yalnız Bir’i söyle; ona ait olmayan bütün sözler ve O’nu hatırlatmayan bütün eylemler lüzumsuz ve malayanidir.[1]
Sonra bir şey daha söyleyeyim size:
-Neden bir gün sevgililer günü olsun ki? Yukardaki izahtan bakarsanız, her gün sevgililer günü olmalıdır ve bizde öyledir. Muhatabım dedi:
-Hocam sizin bu sözünüz bana “deliye her gün bayram” sözünü hatırlattı. Ben de dedim:
-Doğru. Biz de deli sayılırız. Biz, Mevla’nın meczupları ve mecnunlarıyız. Sözümüz şudur: Allah değil bir gün, her gün ve her an sevilmeye layık bir sevgilidir. Çünkü sahip olduğumuz her şeyin, hakiki sahibi O. Sevgimizi hak eden bir iyiliği kimden görüyorsak, o iyiliğin sahibi de O. Çünkü bize iyilik yapana, iyilik yapma imkânını veren de O. Onun için, gözümüz Ondan başkasını görmez. Gönlümüz Ondan başkasına sevdalanmaz. Biz Mevla’yı severiz. O’nu sevdiğimiz için, O’nun “sevin” dediklerini de severiz. Peygamberimizi, Onun izinden giden alimlerimizi, büyüklerimizi, eşimizi, çocuklarımızı, anamızı-babamızı her gün, her an severiz. Mevla’nın güzelliklerine, güzel isimlerinin cilvelerine ayna olan kâinatı ve içindekileri severiz. Kısaca, “Yaratılmışı severiz Yaradan’dan ötürü.” Onun “sevmeyin” dediklerini de sevmeyiz.
Söyleyeceğim üçüncü bir husus da şu: Allah sevdalılarını, gayr-i meşru yani haram sevgiler ve sevgililer avutamaz, tatmin edemez. Allah’ın verdiği sevgiyi, Allah’ın razı olmadığı kimselere, yasak aşklara, nikâhsız birlikteliklere harcayanlar merhametsiz bela ve musibetlere hedef olurlar. Vicdan azabından ve göz yaşından kurtulamazlar.
Söyleyeceğim dördüncü husus da şu: Nikâhsız eşten sevgili veya arkadaş olmaz. “Sevgilim” veya “arkadaşım” kelimeleri helal olmayan birlikteliklerin kılıfıdır. Bu şekildeki birlikteliğin adı zinadır, zina da Kur’an’ın ifadesiyle çirkin bir yoldur ve edepsizliktir.[2] Bu şekil birliktelik yaşayanlar, çok büyük cinayet işlemektedirler. Çünkü bunlar sadece kendilerini değil, çocuklarını, ana-babalarını ve koca bir toplumu aldatmaktadırlar. Hele bu haram birliktelikler, çocukların dünyasında derin yaralar açmakta, onlardan bir kısmı da kalkıp gördüklerini uygulamakta, bir toplum böylece ahlaksızlık girdabında çürüyüp gitmektedir.
Sevgili kardeşlerim! İki dünyamızı cennetleştirmek istiyorsak, helal dairenin keyfiyle yetinelim, haramlara tenezzül etmeyelim, nikâh yoluyla evlendiğimiz eşimizin kadr-u kıymetini bilelim, eşimizin bize, bizim eşimize Allah’ın birer emaneti olduğunu unutmayalım. Emanete hıyanet ve ihanet edilmez. “Sizin en iyileriniz, eşine en iyi davrananlarınızdır.”[3] Hadisini de kulaklarımıza küpe yapalım. Kulaklara küpe yapılacak bir sözü de şudur Allah Rasülü Efendimizin (sav): “Aldatan bizden değildir”.[4]
[1] Orijinali için bkz. Sözler, On yedinci Söz, İkinci Makam.
[2] Bkz. İsra, 17/32
[3] İbn Mace, Nikâh, 50; Darimi, Nikâh, 55
[4] Müslim, Îmân 164, Fiten 16; Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû 50; Tirmizî, Büyû 72; İbni Mâce, Ticârât 36
Dr. Vehbi KARAKAŞ