Nedim Şener 08 Kasım 2024 tarihli ve “ Vatan haini Şeyh Sait’le dava şerefine ulaştım” adlı makalesinin bir bölümünde şöyle diyor:
“PKK/DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, vatan haini Şeyh Sait ve Seyit Rıza ile PKK’lı teröristler Mazlum Doğan ve Sakine Cansız’ı örnek göstererek şu sözlerle halkı sokağa çağırdı:
“Bu yalancılar, bu inkârcılar, bu Türkiye halklarını reddedenler zannediyorlar ki Kürtler bu kayyumculara, yalancılara baş eğeceğiz. Çok iyi bilsinler ki Şeyh Saitler, Seyit Rızalar, Denizler, Sakineler ne yaptıysa Kürt halkı, Türkiye halkları da onların yaptıklarını yapacaktır.”
Şiddet, hukukun temsil ettiği adil şiddet ile terörizmin temsil ettiği zalim şiddet kısımlarına ayrılır.
Tuncer Bakırhan’ın zalim şiddeti çağrıştıran çağrısının hesabı sorulmalıdır. Amenna. Ama Şeyh Said üzerinde duralım.
Biz yakın geçmişle ilgili resmi tarihe inanmıyoruz. Çünkü kahramanlar yaratma amacıyla serapa yalan ve iftira üzerine oturtulmuştur.
Konu üzerinde bizzat çalışmadığımız için bir yargıda bulunamayacağız.
Ama “Şeyh Said” vatan hainidir şeklindeki tespitlerinde Nedir Şener’e katılmadığımız gibi TUNCER BAKIRHAN’ın Şeyh Şaid’i cenabet ağzına alarak Irkçılığına alet etmesine de karşıyız.
Nedim Şener yazısında şu bilgileri veriyor:
“Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı 1925’te isyana kalkışmış vatan haini Şeyh Şeyh Sait ve adamları yakalandı. Kurulan İstiklal Mahkemesi 28 Haziran 1925’te de Şeyh Sait ve 46 kişi hakkında idam cezası verdi.”
(Şark İstiklal Mahkemesi’nin, 28 Haziran 1925 tarihli, 69 Numaralı Şeyh Sait Davası kararından)]
Böylece Nedim Şener Şeyh Said’i vatan haini bir bölücü olarak tanımlıyor ve kendince İstiklal mahkemesi kararını mesnet göstererek de belgelendiriyor.
Şimdi biz İstiklal Mahkemesi’ne Şeyh Said olayından bağımsız olarak bakalım:
İstiklal Mahkemeleri, 1925 de başlayan ikinci döneminde İslam ve tarih karşıtı Batıcı devrimleri oturtmak amacıyla muhalif görülen kişi ve kurumlar için dar ağaçları kuran bir cinayet şebekesiydi.
Bu ikinci döneminde 217 kişinin kanına girmiştir.
Yalnızca ŞAPKA için sekizi Rize’de olmak üzere birisi kadın 70 masumu asarak şehit etmiştir.
Eğer Şeyh Said ile ilgili yargı içeren iddia yalnızca ilgili İstiklal Mahkemesi’ne dayanıyorsa külliyen hilaf-ı hakikattir.
Ülkemiz, bir asırdır bolca meddah yetiştirdi ama serdengeçti tarihçiler yetiştiremedi.
Hür düşünceyi prangaya vuran 5816 sayılı yasayı yürürlükte tutanlar yakın tarihe ve dolayısıyla günümüze ışık tutulmasını engelliyorlar.
Müslüman vicdanlı insandır. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemez. Hele bunu zalimleri mesned edinerek hiç mi hiç yapamaz. Bunun için biz de zulme eğilim gösteremiyoruz.
Astıranlar, İstiklal mahkemesi’nin zalim üyeleri ve asılanlar hepsi ölüm ötesinde. Bu günlerde konuşup yazanlar da ölecek, sonuçta mazlumlar kazanacak ama zalimler yanacak ki ne yanacak:
“Ey iman edenler! Kim olursa olsun zulüm ve haksızlık yapan kimselere asla güvenip bel bağlamayın! Onlara, duygu ve düşünce plânında kesinlikle meyletmeyin, yoksa cehennem ateşi size de dokunur! Çünkü onlara ilgi duymak ve sevgi beslemek, yaptıkları kötülükleri onaylamak anlamına gelir. Unutmayın ki, sizin Allah’tan başka hiçbir yardımcınız, hiçbir dostunuz yoktur. Öyleyse kendinize başka bir dost aramayın, aksi hâlde ilâhî yardımdan yoksun kalırsınız!” (Hûd 113)
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-