Mimar: Zlatko Ugljen
Yapım Yeri: Bosna
Yapım Yılı: 1980
1980 yılında Bosna Hersek Visoco’da mimar Zlatku ugljen tarafından projelendirilen ve inşa edilen Sherefudin’s White Mosque (Sherefudin Beyaz Cami), 1983 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülmüştür. Çağdaş bir İslamiyet anlayışı ve çağdaş bir estetiğin başarısı olan yapı, yalın, abartısız, hatta yer yer derme çatma görüntüsüne rağmen, farklı geometrileri kullanımı ve cami kurgusuna getirdiği yeniliklerle, önemli bir din yapısı örneğidir.
Sherefudin Beyaz Cami, beş işlev mekanını barındırır: Giriş mekanı ve ön cemaat, cami ana mekanı, annex, kabristan ve minareler. Yapıya giriş kıvrımlı ve eğimli bir ara yoldan gerçekleşir ve bu yol içinde çeşme ve havuz da bulunan, kısmen açık avluya çıkar. Bu avlu, açık ibadet alanı olarak kullanılmaktadır.
Beyaz Cami, topluluk için dini ve entelektüel bir merkez olarak hizmet vermektedir. Geometrik olarak basit planı, karmaşık, eğimli tavanlı, ışık alan, saf, soyut, seyrek süslemeli ve beyaza boyanmış bir hacmi çevreler.
Arketipik Bosna camii, bir kubbe ile taçlandırılmış ve küçük bir sundurma ile girilen basit kare bir plana sahiptir. Beyaz Cami’nin planı arketiple uyumludur, ancak çatısı, kendileri çeyrek kubbe parçalarından oluşan beş çatı penceresi tarafından delinmiş, bir kubbenin serbestçe deforme olmuş bir çeyreğidir. Etki, temel plan ile çatı konilerinin karmaşık hiyerarşisi arasındaki çatışmadır.
Başlıca sembolik unsurlar olan mihrap, minber, minare ve çeşmeler, yerleşimlerinin avangart geometrileriyle incelikle geliştirilmiş taze bir halk sanatı karakterine sahiptir.
Mukarnas adlı kitabında cami mimarlığının örneklerini tartışan Mohammad Al-Asad, Sherefudin Cami yorumu:
“Şerefudin Beyaz Cami’nde kullanılan soyut formlarla, geçmişle olan ilişkiyi iyice zayıflatan hatta yok olmasına neden olacak bir girişim görüyoruz. Örneğin, caminin kubbesi olmasa da, silindirik kütlesinin oranlarıyla ve tepesinde yeşil borular ve örgü demirle oluşturulmuş külahla her hangi bir spesifik tarihi prototipten ayrılan, fakat hala minare denilebilecek bir elemana sahip. Buna bağlı olarak, eğer bu eleman bir minare ise, bu yeni bir tip. Aynı zamanda içeride, çoğu İslam mimarlık geleneğinde karşılaştığımız tarihi elemanlar bulunmakta: mihrab ve minber. Fakat bu elemanlar öylesi bir soyutlamayla meydana çıkmışlar ki, sanki herhangi bir tarihi prototipe olan göndermesi özellikle zayıflatılmaya çalışılmış.”