Aslında şiddet, ayar ve denge bozukluğundan kaynaklanır. Bunu vahyi düzeltir.
Şiddet cahil, bencil, aklı yetersiz ve ahlâksız sadistlerin yapacağı zülümdür. Aklî ayarı bozulan insan birçok psikolojik hastalıklara müptela olur. Dengesi bozulan eşya her türlü zarara sebep olabilir. Elbette insanın doğal dengesi esastır. Denge olmuşsa insanın her hareketi tehlikeli olabilir.
Gerçeklerin üstünü örtmek, gizlemeye yeltenmek, yok saymak, illüzyonist hareketlerle bozgunculuk etmek hatta saman altından su yürütmeye kalkışmak müspet netice vermez. Böyle bir şey bekleyen ya çaresizdir ya da tahrikçi bozguncudur.
Çağımız dünyasında şiddet çok tehlikeli boyutlardadır. Artarak devam etmektedir. Bunun çözümü, ne feministlerin işidir ne de onları yönlendiren bozguncu yerli ve yabancı şehvet istismarcılarıdır.
Üstelik bugün şiddet temasını kötü kullanarak ve iğrençliklerine alet ederek dünyanın en korkunç şiddetini kendileri üretip uygulamaktadırlar.
Dünya çapında korkunç boyutlarıyla uygulatıyorlar. Bu şiddeti, güya şiddete karşı olduklarını dünyaya lanse ederek sinsice icra eden bu kalleş zihniyet, şiddeti tetikleyerek etkinleştirmektedirler.
Birisi kalkacak, adamın karısını çalıp kaçıracak, nikâhlı karısına tecavüz edecek, onu şiddet kullanarak şehvet aleti olarak kullanacak. Ayni zamanda onun insanlık haklarını çiğneyecek, icabında onun paralarını yiyecek ya da kredi çektirecek kadını borçlu durumuna düşürecektir, devlet buna müdahale etmeyecektir. Ya da edemeyecektir.
Bu korkunç bir şiddettir? Buna rağmen AB yasaları da bunu hak olarak kabul edip inadına savunacaktır. Kadının nikâhlı kocası, karısının şiddet altında kaldığını ilgili mercilere suç duyurusunda bulunacak fakat kadını yanında tutan, kadın hırsızı, kadını zoraki yanında tutmaya devam edecek devlet görevlileri bunu önlemek için hiçbir teşebbüste bulunamayacaktır. Şiddet!
Tabii, AB yasaları bunları gerektiriyor. Ya “İstanbul sözleşmesi” niçin kabul edildi ve niçin kaldırıldı? Kaldırılmasına rağmen fiilen uygulanmaktadır. İşte AB yasaları, insanlık haklarına böyle saygı gösterir! Demek ki, bize medeniyet öğretmeleri de buna dayanmakta ve kaynak olmaktadır. Doğal olarak akli düzeyleri her halde bundan ibarettir. Pekiyi nerede kaldı “insan hakları beyannamesi,” nerede kaldı insan hakları? Şimdi Anladınız mı?
“İslamofobi yani İslam düşmanlıkları neden kaynaklandığını? Kadını olduğundan fazla güçlü olduğuna inandırdılar. Erkeğinden koparmayı başardılar ve dolayısı ile aileyi tarumar ettiler.
İşte bunca fesatçılığın sebebi bu! “Keriman Halis ‘Ece’nin” 1932 senesinde Paris’te dünya güzeli kabul edilmesinin sebebi de bu! Müslüman kadınını tesettüründen soyutlayıp bugün ki hale getirmelerinin sebebi de budur.
Bu akıl ile haçlıların, İslam düşmanlıklarının kaynaklandığı etkenlerin başında da bu sebep yatmaktadır.
Bu sebebin nerelere dayadığının bir örneği Kur’an’ı Kerimde şöyle yer alır; Rabbin, “Kendinden başkasına kulluk etmeyin. Ana babaya iyi muamele edin” diye hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa ererlerse onlara “Öf” bile deme. Onları azarlama. Onlara çok güzel “kerîm” söz söyle. (İsrâ:17/23) Yalnızca bu ayeti Kerimde ki esasları gözden geçirelim.
Her ne kadar put varsa ve başka ne kadar ilâhlaştırılmış düşünce ileri sürülmüşse hiçbirine tapınma olmayacaktır. Ana babaya ihsan derecesinde iyi muamele edilecektir. Onların yaşlılık dönemlerinde iyi muamele emredildiği gibi ana babaya, evlat hiç bir vesile ile de olsa öf bile deme yetkisine sahip değildir. Ana baba asla azarlanmayacak ve Onlarla konuşma tarzı “kerîm” söz ile olacaktır.
Bunun dahası vardır. “Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve ey Rabbim, “Onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse Sen de onlara öyle merhamet eyle, de.” Bunlarla beraber kadınlar için de“Hanımlarınızla örfe uygun kurallarla güzel geçinin.” (Nisâ:4/19) emri verilmektedir. “Haçlılar” korkuyorlar.
Evet, Batı haçlıları, maddi alanda kuvvetten, manevi alanda da hak ve hakikatten korkarlar. Onun için İslam âlemini, hak ve hakikatin Kitabı Kur’an’dan koparmayı başardılar.
Akıl, vahye tabii olur medeniyet kurulur, yalın kullanılır korku sistemi oluşur.
Onun için şiddeti önlemenin yegâne çaresi, ceza yerine aklı, vahyi ile buluşturma yolundan geçer.
Şiddetin çaresi, aklı kullanıp vahyi uygulamaktır. !
Esselamu aleykum
İlhan ORAL
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…