Geçen sene aralık ayında, bu başlıkla bir yazı yazdım ve yazıya aşağıdaki ifadelerle giriş yaptım; “Şiddete karşı koymakla, Şiddete başvurup diretmekle şiddeti önleyemezsiniz. Fizik kuralıdır. Bir nesneyi ne kadar iterseniz o oranda tepkisi ile karşılaşırsınız. Kadına yapılan şiddeti üretenler vardır. Kadına uygulanan şiddeti üretip artıran lobiler belirlenmeli ve bunlar kaynaklarıyla kurutulmalıdır.” Bu ifadeleri yazımın girişine ekleyerek devam ettim.
Zihniyetinin ne olduğu ve niçin eleştiri yaptığı belli olmayan kimileri hakarete varan ifadelerle beni ve yazdıklarımı eleştirmişlerdi. Onlar bir tarafa işin içinde olanları izah etmek için zamana bırakmayı yeğlemiştim. Şimdi burada, Şeyh Edebali’nin yüzlerce sene önce birey ve devlet ilişkilerini kenetleyen tesbitini hatırlatıyorum “kişiyi yaşat ki, devlet yaşasın,” Bu tesbit çok büyük önem taşımaktadır. Bunun önemi, cinsiyet imajı uyandırmadan ifade etmek gerekirse başta “ana” gelir. “Rumeli’yi”, “Anadolu” yapan zihniyetin temeli, İslam dinidir. Kadını ana olmaktan ve analık ruhundan soyutlayıp sokağa indiren zihniyet ise ruhu, kin ve düşmanlıkla kirlenmiş haçlı mücadelesidir. Haçlılar seferleri, savaşlar, kapitülasyonlar, demokrasi ve laiklik saldırı ve illetleri ile üzerimize geldiler hiçbirinde başarı sağlayamadılar. Osmanlı Devletini yıkıp İslam’ı yok etmeyi planlıyorlardı.
Bu kin ve kan kokulu mücadeleyi ancak 1932 yılının “Dünya Güzellik Yarışması” ile ilan etmişlerdi. Haçlı bozuntuları, 31 Temmuz günü Belçika’da “Türkiye Güzeli!” Keriman Halis’i (Ece) “Dünya Güzellik Kraliçesi” seçti. Fakat ilginçtir. Onu “Türkiye Güzeli” seçenCumhuriyet Gazetesidir. “28 ülkenin katılmış olduğu bu güzellik yarışmasına, Türkiye’den bu bayan katılmış, yarışma bitmiş, iş sonucu açıklamaya gelmişti. İşte o zaman jüri başkanı kürsüye gelip, şöyle konuşma yapmış: “Sayın Jüri üyeleri! Bugün Avrupa’nın ve Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiştir.” Bunları söyledi ve devam etti.
Bir zamanlar sokağı bile kafes arkasından seyredebilen müslüman kadınların temsilcisi Türk Güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu Türk kızını zaferimizin tacı olarak kabul edeceğiz ve onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş, bu hiç önemli değil… Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdahale eden Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu, işte mayo ve sutyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın bu coşkulu zaferi için kaldırıyoruz.” Bu ifadeler İslam dünyasını uyarmalıdır.
Bunu yaptılar ve başardılar. Türkiye yönetimi bu meşum olayı büyük bir coşku ile kutladı. Bu kutlama ile Keriman Halis‘i müslüman kadınlarına rol model gösterip uygulamaya başladılar. Büyük bir oranda başardılar. Fakat yer yer planları arıza yaptı. Adnan Menderes olayı ile karşılaştılar. Onu engelleyip yerli işbirlikçilerine idam ettirdiler. Fakat bugüne kadar tahribat devam etti. İşte bugün ki Türk kadının hatta dünya İslam kadınlarının hercümerç hali bundan kaynaklanmaktadır. Bundan da vahim olanı, bu meselelerin dedi kodusunu yapan sözüm ona bizim sorumlularımızdır. Bu karanlık ve iğrenç bozguncu lobiler hâlâ işin peşini bırakmıyorlar. İstediklerini yapıyorlar. Buna rağmen Türkiye’de İmam Hatip Okullarının sayısı artınca telaşlandılar ve yeni ve köhne planlarını devreye soktular.
Allah aşkına bir bakar mısınız? Kadının İnsan Hakları, Yeni Çözümler Derneği, Feminist Bilgi Üretimi ve Paylaşımı dernekleri kuruyorlar. Hatta müslüman milleti oyalamak ve yanıltmak için “Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı” kurdurtup Ona görev veriyorlar. “şiddeti abartın devleştirin ve şiddet üretin ve dolayısı ile “sosyal politikalarını beceri ile yürütün. Toplum değerlerini tarumar edin. Kocayı evinden uzaklaştırın. Böyle vahşi bir ceza ile cezalandırın. Karısı isterse sığınma evine yerleşsin ya da evinde kalsın” Haftaya, İnşaellah, İslam’ın yüce ilkeleri ışığı altında konu hakkında değerlendirme yapıp hakikat boyutuyla insan idrakine sunmak üzere! Esselamu aleykum.
İlhan ORAL
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi