ŞİDDETLE ŞİDDET ÖNLENEMEZ

Evet, şiddetle şiddet önlenmez. Fizikî kuraldır; şiddet şiddeti tetikler. Şiddet, insan metabolizmasını ve aklî dengelerini alabora eder. Şiddette, gerilim âniden tavan yapar. Bu durumda sekinet devre dışı kalır ve denge kaybolur. Saldırı başlar ve önlenemez boyutlara ulaşır, nice değer harap olur. Şiddet, şiddete sebep olduğu için adaletle bağdaşmaz.

Zamanımızda aile müessesinin çökertilmesi için bir çok proje uygulanmaktadır. Bilgi kıtlığı, inanç zafiyeti, sabır kaybı ve aşırı ekonomik doyumsuzluk tatminsizliği ön plana çıkarır. Gelir gider arasındaki kara delikler aile birliğini ve dirliğini sarsıyor. Kadın kocasını habire zorluyor. Koca karısının sınırsız istekleri karşısında bunalıma giriyor. Aralarında sevgi bağları kopuyor, Nezaket muhabbet ve merhamet duyguları buharlaşıyor. Karı koca arasında huzursuzluk zirve yapıyor. “Kocam bana şiddet uyguluyor diye kadın, polise bir telefon açıyor, biraz sonra polis gelip adamı evinden alıp götürüyor. Daha sonra mahkeme kararı ile adama, “altı ay süreyle evine, beş yüz metre yaklaşamaz” cezası veriliyor. Ya da yuvasından kadını alıp “sığınma evine” yerleştiriyorlar. Kanun niteliği olmayan bu uygulama batıldır.

Böyle muameleyi medeni bir toplumda görmek, gerçekten ürkütücü ve korkutucu boyutuyla şaşkınlık vermektedir. Beyefendiler ve hanımefendiler ne vahim hata yaptığınızın farkında mısınız? Yarı gecelere kadar kadın yabancı erkeklerle çetleşecek, kocası onu uyaracak, kadın zılgıtı çekecek ve kavga başlayacak! Zaten şiddette gerilimi ayarlama formülü yoktur. Sinir sistemi ârıza yapınca insanın her hareketi, raydan çıkmış trenin haline benzer. Esasta bunun kaynağına inmek gerekir. Neden insanlar şiddetten medet umarlar?

Şiddetin kaynağına inmedikçe, şiddeti tetikleyen etken ve sebepleri tesbit edip temel değerlerle gidermedikçe, zecri tedbir ve âdil olmayan “sözde kanunlarla” şiddet önlenmez. Bu mümkün değildir. Hatta her insan başına bir değil, iki polis de görevlendirseniz yine de şiddeti önleyemezsiniz. Hele insanın kalbini paslandırır, kilitler ve karartırsanız, iç âleminden iman, takva ve Allah korkusunu çıkarırsanız onu, leş yiyen yırtıcı hayvanlardan daha vahşi canavara dönüştürürsünüz. Daha yeni bir haberde kendi çocuğunu döverek öldüren kadına; “niçin öldürdün” diye soranlara verdiği cevap dehşet vericidir. “Canım istedi öldürdüm!”

Farkındasınız! Belgesellerde yavrusunu öldüren aslan, kaplan, sırtlan, çakal, kurt gördünüz mü? Bir karga bile yavrusunu tehlike altında görünce kendinden güçlü olanlara saldırmakta hiç tereddüt etmez, pike yaparak tepesine darbe indirir. Şimdi gelecek ayete dikkat edelim, nasılda bu gibi olaylara ışık tutuyor. “Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan çoklarını cehennem için hazırladık, onların kalpleri vardır ki, onlarla anlayamazlar ve onların gözleri vardır ki, onlarla göremezler ve onların kulakları vardır ki, onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidirler, hayır onlar, hayvanlardan daha aşağılık sapıktırlar. İşte gâfil olanlar onlardır.” (Araf:7/179) İşte, meseleleri algılamayacak kalp, gerçekleri görmeyecek göz ve hakikati duymayacak kulak sahibi olan insanların toplumundan daha ne beklenir?

Her hangi bir toplumun, böyle olmaması için yaratan, yaşatan, yöneten ve öldüren Allah Teâlâ’nın sistemine uyması gerekir. Bugün toplumumuzda önlenemeyen şiddet çok karmaşıktır. Çocuğa şiddet, doktora şiddet, kadına şiddet, ana babaya şiddet, öğrenciye şiddet, öğretmene şiddet, işçiye, askere şiddet, mahkûma şiddet velhasıl hayvana şiddet gittikçe artarak yayılmaktadır. Elbette “rüzgâr eken fırtına biçer” kabilinden her şeyi maddeleştiren toplum, dünyalığın elden gitmesi korkusu ile şiddete karşı şiddetle ceza verilmesini isteyecektir. Buna karşılık biz mümin müslümanlar, inandığımız Rabbimizin buyruklarına uyarak huzur dolu bir hayatı yeğlemeliyiz. Uyacağız da bu gibi kamuyu ilgilendiren konuyu acaba kime havale edeceğiz. Havale edeceğimiz sorumluları yeniden aramaya gerek yok.

Düsturumuz, yanı başımızdadır. Bunu uygulaması gereken başta Diyanet İşleri başkanlığıdır. Bu aslî görevimiz için Başkanlık, yeniden birey ve aile eğitimi programı hazırlamalıdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının mevzuatı buna uygun değildir. Şiddet arızıdır. Arızı olanlarla düzen sağlanmaz. Şiddetin tedavisi vardır ve en etken tedavi, Kur’an tedavisidir. Haftaya işleyeceğiz. İnşâ Allah. Esselamu aleykum.

İlhan ORAL

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

7 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

8 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

11 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

12 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

13 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

13 saat ago