Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın Dünyada çevre, iklim ve sıfır atıkla ilgili konulara gönül vermiş, bu konularda gece-gündüz mesai harcayan, kafa yoran dünyadaki tek first lady olduğunu ifade ederek, “Hanımefendinin yaptığı güzel bir iş dünyanın 197 ülkesinde ses getiriyor” şeklinde konuştu.
Antalya’da düzenlenen Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi’nin 22. Taraflar Konferansı (COP22) kapsamında açıklama yapan Birpınar, sıfır atık projesinin çok kıymetli olduğunu belirtti. Birpınar, “Ekonomimizin gelişmesi, çevre kirliliğinin azaltılması ve depolanan çöp miktarının azaltılması lazım. Türkiye ve dünyada ortalama kişi başı bir kilogram günlük çöp üretiyoruz İstanbul’da günlük 18 bin ton civarında çöp çıkmakta. Bu nüfusla ilgili. Yani 22 bin ton çöp geliyorsa o gün orada yaşayan fiili insan sayısı 22 milyon. Çöp miktarını da azaltmamız lazım” diye belirti.
Avrupa Birliği’nin çöp depolamayı bıraktığını açıklayan Birpınar, “Çöp depolanıyor ya da yakılıyor. İstanbul’da 3 bin tonluk çöp yakma tesisi açıldı. Orada da emisyon problemiyle karşılaşılıyor, dünya bu yakma tesislerini bile kapatmaya başladı. Bizim en önemli işimiz sıfır atık, bu işi bu ülkenin başarması lazım” dedi.
Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan’ın Sıfır Atık Projesi’ni himayesine almasının tüm kamu kurumları, belediye ve vatandaşları daha duyarlı hale getirdiğine belirterek, “En üst seviyeden bir sahiplenme olarak görülüyor. Emine hanım sıfır atıkla ilgili bütün toplantılarımıza katılıyor ve uluslararası toplantılara geliyor. Buralarda da Türkiye’deki tecrübeleri kıyıdaş ülkelerle de paylaşılıyor. Hanımefendi, “Bakın biz bunları yapıyoruz” diyor ve oradaki karar alıcılara güzel örnekler teşkil ediyor. Bence çok kıymetli bir işi başarıyor. Dünyada çevre, iklim ve sıfır atıkla ilgili konulara gönül vermiş, bu konularda gece-gündüz mesai harcayan, kafa yoran dünyadaki tek first lady. O manada kıymetli, önemli bir işe imza atıyor” dedi.
Çevre meselesinin siyaset üstü bir mesele olduğunu belirten Birpınar, “Yapılan bu iş hem burada hem uluslararası arenada kıymetli oluyor. Daha önce de BM’de COP26 başkanlığını yürüten Alok Sharma, Emine Erdoğan ile bir görüşme yapmıştı. O görüşme de çok faydalı olmuştu. Dünya, Emine Erdoğan hanımefendinin bu konularda duyarlı ve etkili olduğunu biliyor. Bunun için Sharma gibi bir isim özellikle hanımefendi ile görüşerek bir saat boyunca Türkiye’nin desteğini istedi, en azından manevi desteğini… Çevreci bir tavır izlemesinden dolayı onunla görüşmek istedi. Hanımefendinin yaptığı güzel bir iş dünyanın 197 ülkesinde duyuluyor ve ses getiriyor. Bakanımız Murat Kurum’un çıkardığı bir karar dünyaya anında geçiyor. Bence sıfır atık meselesi sadece sıfır atıkla kalmayıp sıfır Atık mavi denizlerin korunması meselesini de daha fazla tecrübelerini paylaşmak olarak değerlendirecek” şeklinde konuştu.
Emine Erdoğan’ın sadece ülkenin first lady’si olarak değil çevre konusunda önemli işler yapan bir isim olarak COP 22’ye katılım gösterdiğini ifade eden Birpınar, “Bu konulara duyarlı, yıllardır emek vermiş, çaba harcamış biri. Himayesine aldığı işleri taçlandırmaya geldiğini ve bunu hak ettiğini düşünüyorum. Sadece protokol olarak gelmiyor verdiği emeğin karşılığı olarak geliyor diye düşünüyorum” dedi.
Atık toplayıcıların her dönemde faaliyet gösterdiğini açıklayan Birpınar, konunun son dönemde gündemde olmasının sebebinin atığın alınıp, satılabilen değerli bir şey ve hammadde olduğunun görülmeye başlanması olduğunu belirtti. Birpınar,sözlerini devam eden:
“Pet şişe bir şekilde elyaf oluyor ve yüzde 99’u geri dönüştürülerek gres yağı, kalıp yağı oluyor. Bunlar geri dönüştürülüp satılabiliyor. Hammadde fiyatları da artınca geri dönüştürülmüş ürünlerin daha kıymetli olduğunu görmeye başlandı. Kağıt toplayıcısı bugün bir yere satıyor, daha sonra o karton olup buzdolabının dışında size geliyor ve ya dünyaya üretip satıyorlar. Şu an Türkiye’de bence en çok para kazanan ve mal bulamayan sektör kağıt sektörü. Sokaktan toplanan temiz kağıtların dönüşmesi ve ihraç edilmesi meselesi var. Türkiye’nin kağıt fabrikaları inanılmaz ihracat yapıyor. Bu sektör çok fazlaca büyüyor. Aynı şekilde pet şişelerin geri dönüşümü meselesi de bir o kadar kıymetli hale geldi.” dedi.
Bakanlıklarının koordinatör bir bakanlık olduğunu ve çevre konusunun yatay bir mesele olduğunu belirten Birpınar, “Avrupa Birliği ile çevre müzakerelerini 2004’te açmış bir ülkeyiz. Türkiye 72 Chapter açmış ve AB’nin bütün kanunlarını, yönetmeliklerini, tebliğlerini uyumlu hale getirmiş durumda. Şu anda kapanmak üzere olan bir chapter bu. AB ile uyum içerisinde hareket ediyoruz. Türkiye, çevresini iyi koruyan, yönetmelikleri sürekli güncelleyen bir ülke ve örnek bir ülke aslında. Ama tabii 85 milyonluk kıyıları çok uzun olan bir ülke. Kıyılarımızı ve çevremizi ne kadar korursak ekonomimiz o kadar düzelir, sağlık harcamalarımız azalır, gelen turist sayısı artar.” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Laboratuvar Ölçüm ve İzleme Daire Başkanı Soner Olgun yaptığı açıklamada şunları belirtti:
“Müsilaj çalışmaları tüm tarafların üzerinde hassasiyetle çalıştığı bir konu.Yüzeyde müsilaj kalmadı ve biz eşzamanlı olarak sürekli su kolonunu da tarıyoruz ve yüzeyde yoğunluk ölçerek çeşitli su kesitlerinde dipte de kontrol ediyoruz. Yüzeyde kaybolduktan belli bir süre sonra dipte de azalmaya başladı ve dipte de şu anda müsilaj problemimiz yok. Ama Marmara Denizi’ne gelen kirlilik yükünün azaltılmasına ihtiyaç var. Marmara Bölgesine yeni getirdiğimiz bir yükümlülüğümüz var, atık su arıtma tesislerinin çıkış sularını online izliyoruz. 10 bin metreküp/gün ve üzeri debili atık su arıtma tesislerinin çıkış sularını online izliyoruz. Bunu bu sene getirdiğimiz bir tebliğ değişikliği ile 5 bin metreküpe kadar indirmiştik Marmara’daki özel durumdan dolayı da Marmara bölgesindekileri 1000 metreküpe kadar çektik. Marmara’nın atık sularının tamamının bu yılın sonuna kadar izlemeye aldık. Buna yönelik çok ciddi tedbirler geliştirdik. Bunun devamında Marmara’nın özel çevre koruma bölgesi ilan edilmesi gibi ciddi, radikal şeyler var. En kısa sürede istenen seviyeye getiririz diye düşünüyoruz. Marmara denizinin dijital ikizini çıkarıyoruz. İlave izlemeler de yapıyoruz, trendi de takip ediyoruz. Bu yıl içinde yeni bir müsilaj öngörmüyoruz, önümüzdeki yıl da olağanüstü bir durum olmazsa inşallah el birliğiyle istenen seviyeye getireceğiz. 45 gün gemimiz kesintisiz Marmara’yı dolaştı, sadece yüzeyden değil çeşitli derinliklerden su aldı. Marmara’nın en derin çukuru Çınarcık çukurundan 1200/ 1300 metreden örnekler topladı. Fiziksel parametreler dipte müsilaj olmadığını ortaya koyuyor. Hidrojen sülfür oluşturur mu tartışması oldu, en derin çukurda bile hidrojen sülfür gözlemedik” dedi.