Sigara içenler, sigaranın çok yönlü zararlar verdiğini bilirler. İnançları ne olursa olsun bilim insanlarının değişik yerlerde bu zararları dile getirdiklerini de bilirler. Bilirler ama iradelerini kullanarak sigarayı bırakamazlar.
Sigarayı bırakanların çoğu, ilmen sigaranın zararlarına inananlardır. Dinen de haramlığını veya mekruhluğunu kabul edenlerdir.
Bu sebeple biz Hayrettin Karaman hocamızın ilgili makalesini sunarak sigara ile mücadeleye katkı vermek istiyoruz:
[ SİGARA HARM MIDIR?
Erkeklerde tüm kansere bağlı ölümlerin yüzde 35’inin, kadınlarda ise yüzde 15’inin nedeni sigaradır. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 90’ının nedeni sigaradır. Sigara içmeyen ancak dumanına maruz kalanlarda akciğer kanseri riski 3 kat artmıştır.
Sigara içenlerde akciğer kanseri dışında ağız, dil, dudak, gırtlak, yemek borusu, pankreas, mesane, böbrek, prostat ve rahim ağzı kanseri riski de 30 kat yükseliyor. Sigara, kronik bronşit ve amfizem gibi nefes darlığı yapan akciğer hastalıklarının en önde gelen sebebidir. Kullananlarda bu hastalıklardan ölüm riski, içmeyenlerden 40 kat fazladır. Bağımlılık ortaya çıkarma özelliği açısından sigaranın, eroin, kokain ve alkolden hiçbir farkı yoktur. Sigarayı ilk kez deneyen her üç kişiden birinin tek bir sigara ile bağımlı hale geldiği biliniyor. Bir dal sigara içildiğinde, ortalama 10 saniye gibi kısa bir sürede yanaktan emilen nikotin beyne ulaşarak etkisini gösteriyor.
Şimdi sigara hakkındaki görüşlerini ve fetvalarını nakledeceğim alimler, İslam dünyasında fıkıh konusunda söz sahibi olan alimlerdir:
Bu seviyede daha birçok alim benzer fetvalara imza atmışlardır.
İlmi ve cihadıyla meşhur olan Yusuf el-Karadâvî de sigara içmenin ve ticaretinin haram olduğuna dair fetva veren ve uzunca makaleler yazmış bulunan bir alimdir. Bu alim fetvasına bazı önemli kayıtlar koymuştur ki, bunları da özetle aktarmam gerekiyor:
Bazı kimseler sigaranın zararlı ve haram olduğunu bildikleri halde bağımlı hale geldikleri, bırakmayı istedikleri halde iradeleri buna yetmediği için içmeye devam ederler. Bu kimselerin bırakma niyetleri, mücadeleleri ve aciz kalmaları ölçüsünde mazeretli olduklarını düşünüyorum.
Fıkhın usulünü ve bilimin verilerini göz önüne alarak sigaranın haram olduğunu açıklıyoruz, ancak bunun zina, hırsızlık, sarhoşluk veren içkileri kullanma derecesinde haram olduğunu söylemiyoruz. İslam’da haramların da büyüğü ve küçüğü ve her birinin kendine mahsus hükümleri vardır.
Bugün zararı kesinleştiği için haram dediğimiz sigaraya eskiden bilgi eksikliği yüzünden mübah, tenzihen mekruh diyenler de olmuştur. Bazı kimseler bunlara itibar ederek içmeye devam ediyorlar; bunlara fâsık denemez ve bu yüzden şehadet ehliyetini kaybetmezler; çünkü ittifaklı haramlar ile ihtilaflı haramlar hüküm bakımından aynı değildir.
Bazı kimseler de bir kısım alimlerin ve tıp adamlarının adlarını vererek “Bunlar da sigara içiyorlar” diye mesned ve mazeret arıyorlar. Ancak bilinmelidir ki, bu alimler ve uzmanlar kendilerini günahsız ve hatasız ilan etmiyorlar. Muhemeldir ki, onlar da bilgi eksikliği yüzünden ve ya gençlik saikasıyla zamanında buna alışmışlardır ve bırakmaya iradeleri yetmemektedir. Mesela Şeyh Şeltût gibi kendisi içtiği halde haram olduğuna fetva verenler de vardır.
Sorular:
Diyanet İşleri Başkanımızın açıklamasından sonra ortaya çıkan sorulardan ikisi tekrarlanmıştır:
Kendi açımdan kısaca cevap vereyim:
Marketlerde satılan ürünlerin zararlı olanları hakkında tıbbın tespitleri, sigaranınkine eşit veya yakın hale gelirse hükmü de eşit veya yakın olur. Şu anda durum böyle değildir. Ayrıca bazı ihtiyaç ürünlerin herkes farklısını bulamayacağı veya alamayacağı için zaruret de söz konusu olabilir.
Diyanet bir muhalefet partisi veya bir medya organı değildir. Onun İslam’ı açıklama ve öğretme üslubu kendine yakışan şekildedir ve sayılan konularda tekrar tekrar açıklamalar yapmıştır. Yayınlarını ve fetvalarını okuyun. Ayrıca bir şahıs veya kurumun bir haramı açıklamasının şartı daha önce bütün haramları açıklamış olması değildir, olamaz.]
Hayrettin KARAMAN