Allahtan başka hiç kimsede yaratma gücü yoktur. Yaratma gücüne sahip olmayan yönetme kudretine de sahip değildir. İnsanlık tarihinde ne kadar güçlü varsa hiç biri gücünü elinde tutamamıştır. Hiçbir yetkisini sürdürememiş her şeyinden sıyrılarak bırakıp gitmiştir.
Hristiyanlar Hazreti İsâ aleyhisselamı, ilâh tanırlar. Kendi tutarsızlıklarını bildikleri halde “baba ilâh olan Allah’tan” sonra Hazreti Îsâ aleyhisselamın kâinatın yönetimini üstlendiğini iddia ederler. Dolayısı ile yaratıcı olduğuna da inanırlar. Ancak yaratma izni olduğu bildirilmekte ve Kur’an’ı Kerimde meselenin aslı anlatılmaktadır. Yalnızca yaratıcılık yetkisi kendinde olan yegâne ilâh Allah Teâlâ, sorgulama günü Resûlleri mahşerde toplayıp sorguladığında Hazreti Îsâ aleyhisselam’a soru sorarak meseleyi şöyle açıklamaktadır;
Allâh der ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ, sana ve annene olan ni’metimi hatırla, hani seni Ruhu’l-Kudüs ile desteklemiştim; beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşuyordun; sana Kitabı, hikmeti, Tevrât’ı ve İncil’i öğrettim. Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun. Benim iznimle kuş oluyordu. Anadan doğma körü ve alacalıyı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri diriltip kabirlerden çıkarıyordun… (Maide:5/110)Bu ayeti Kerime, Haçlı blokunun ilginç bir sabıkasını vitrinler. Sanki yeri ve gökleri yaratan ve şaşmaz bir ahenk kuran, değişmez kanun yerleştiren, üstelik her şeye kâdir olan Allah Teâlâ, güç kaybına uğradı! Yerine bir kadından doğan ve insanların ağır baskılarına maruz kalan bir insan, evet bir insan yani Hazreti İsâ aleyhisselam göğe çekildi de oradan bu Kâinatı yönetir oldu! Artık iktidarı O ele geçirdi!?
İşte bu ayeti Kerime böylesi bir tutarsızlığı teşhir edip haçlıların uydurdukları zihniyetlerini sahnelemektedir. Yahudiler de Hristiyanlar da gerçekleri çarpıtarak haddi aştılar ve delilsiz iddiaları ileri sürdüler; Yahudiler “Üzeyir, Allah’ın oğludur” dediler. Nispet yapmaya özen gösteren “Nasrâniler de: “Mesih, Allah’ın oğludur” iddialarını ileri sürdüler. Tevbe suresinin otuzuncu ayeti bunları asli şekliyle anlatırken Yahudi ve Hristiyanlara da Allah’a oğul isnat etmekle i’tikadî dejenerasyonlarını önlerine koyup sergilemektedir. Demek ki daha temelde her ikisinin sapkınlıkları, i’tikadî değerlerinin önünü tıkamış ve gelecek nesillerin Hakkı olan tevhide ulaşmalarını tamamen bloke etmişlerdir. İşte bunun için Martin Luther bile “Eylemelerimiz veya düşüncelerimizle kurtuluşu hak edemeyiz, Sadece iman edebiliriz. Yalnız İmanla kurtuluşa ulaşabiliriz.” Savunması ile Katolik doktrinine karşı koymuştur. Bu çıkışı ile âdeta sapkınlara ve bozguncu haçlılara karşı savaşı başlatmıştır.
Böylece Katolik klisesinin sabıkası, bütün Avrupa’nın düşünce ve eylemlerini pazara çıkışının açık delillerindendir. Bir zamanların “Engizisyon mahkemeleri, suçsuz insanlara, akla hayale gelmedik işkenceler yapan ve Hristiyanlık‘tan uzaklaşan veya dinî esaslara aykırı davranan kimseleri cezalandıran çılgın bir tuzaktır. Bunların dışında insanlığı kana bulayan, Hitler, Stalin, Lenin, İvan, Neron, Kazıklı Voyvoda gibi zâlim vampirler hep Avrupa ürünleridir. Avrupalılar, Amerika’nın keşfinden sonra orada Maya, Aztek ve İnka medeniyetlerini yok eden ve yirminci asırda da İslam ülke ve medeniyetini alabora eden bozguncu vahşilerdir. Günümüzde bile kendi ülkelerinde müslümanların insanî haklarını gasp eden, hanelerini kundaklayan ve mabetlerini tahrip eden kâtiller ve haçlı bezirgânlarını unutamayız. Avrupa’nın Bize zoraki giydirdikleri “Demokrasileri” ve “Laiklik” gibi dayatmaları hiç kimseye artı bir değer katmamıştır. Üstelik faydasından çok telafisi olmayan çöküşleri tetiklemiştir. Onlar, bunları yaparken Müslümanlar ne yaptılar? Ve şimdi ne yapıyorlar? Yaptıklarının neler olduğuna Dikkat eder misiniz? Allah aşkına!
Doğum günü kutlarlar, güncelleme yaparlar, falanın iletisini yayınlarlar ve insafsızca birbirlerini hırpalarlar; Bütün bunlara rağmen Hâkimi mutlak Allah “Rahmeten’lilâlemin” ve kâffeten’linnas” olarak gönderdiği Resûlünü, mümin ve muvahhid kullarına uyulması gereken bir lider olarak göndermiştir. Peygamberlerini tanımayan, Azîz ve Kahhar Allah’ın ahkâmını kabul etmeyen bir toplumu ancak şeytanî düzen yönetir ve huzur kaybolur, gider.
Huzuru da ve güveni de yaratan Allah Teâlâ’dır.
Esselamu aleykum.
İlhan ORAL
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…