Siyasi mecra, dikenli bir yol gibidir. Çoğu zaman ayağınıza dikenler batıp kanatsa da yürümek zorundasınızdır. Hatta bazen o dar patika yolda ilerlerken iki tarafın da uçurum olduğunu görürsünüz. Ama o yoldan geri dönemezsiniz ve iki tarafı uçurum da olsa o yolu geçmek zorunda olduğunuz bilinciyle devam etmek zorundasınızdır.
Bu yolu yürürken bazen de kocaman kayalar gelir önünüze, bazen de devrilmiş kocaman bir ağaç. O kayayı parçalayıp, o ağacı yolunuzun üzerinden kaldırıp yolunuza devam etme cesareti ve başarısı gösteremezseniz, siyasi tarihe başarısız biri olarak geçersiniz ve size gönül vermiş, arkanızdan gelen insanları da üzmüş olursunuz.
Gün gelir üç beş ağacı bahane eden bir Soros artığı Gezi zekalı grup çıkar karşınıza ve yakar, yıkar, yağmalar ve ülkenizi milyar dolarlar zarara sokarlar… Gün gelir 15 Temmuz gibi kocaman bir kaya oturuverir önünüze. Gün gelir, PKK ve siyasi uzantısı HDP bir dolu gibi öyle bir yağar ki üzerinize, sizi gittiğiniz yoldan geri çevirmeye çalışırlar. Olmadı, vatan toprağınızı parçalamak adına sizden özerklik isterler… Daha da olmadı, ABD’den hibe olarak aldıkları binlerce tır silah ile askerinize polisinize ve sivil halkınıza saldırlar. Sanki karşılarında muz Cumhuriyeti varmış gibi, sırtlarını pkk’ya dayadıklarını, pyd’ye dayadıklarını söylerler. İşin ilginç yanı Cumhuriyetin kurucusu olduğunu söyleyen CHP ise sorulan bir soru karşısında “pyd terör örgütü değildir.” Açıklaması yapar…
Böyle bir durumda dik durmak ve savaşmak zorundasınızdır. Siz PKK ve PYD’ye terör örgütü bile diyemeyen gafillere inat, ayağınıza batan dikenlere aldırış etmeden yolunuza devam edersiniz. Daha doğrusu vatanınızı ve milletinizi seviyorsanız, her türlü zorluğa rağmen yolunuza devam etmek zorundasınızdır.
Halkın lehine büyük sıkıntılar çekerek mega projeleri hayata geçirirsiniz ama o; Twiter hesabından çeyrek domuzu yedi dakikada yemekle övünenlere ses çıkarmayanlar, siz yatarken kaymak ve kestane balı yediğinizi söyleyince, sosyal medyada kıyameti kopartırlar.
Mesela sizi dini siyasete alet etmekle suçlarlar ama “Akşamları bir iki kadeh alkol aldığını söylese bu adama bu kadar kızmayacağız” mealinde konuşarak, jakoben laikliği size dayatmaktan da geri durmazlar. Hem de bunu köşe yazarları vasıtasıyla yaparlar.
Dedik ya siyaset dikenli bir yol diye…
Bazen de yollarınıza kırmızı güller sererler. Buna çok sevinmenize gerek yoktur. Çünkü gül yapraklarının altında dikenler durmaktadır. Bunun sebebi ayaklarınızın kanadığını, çoğu zaman da ayak acısının yüreğinizi yakmaya başladığını, halkın görmemesi içindir. Kan kırmızı, gül yaprakları kırmızı… Dışarıdan bakanlar gül yaprakları üzerinde yürüdüğünüzü sanır ama ayaklarınızın acısının artık yüreğinizi yaktığının farkında bile değillerdir. Siz ise sendelemeden ve acınızı mimiklerinize dahi yansıtamadan yürümek zorundasınızdır. Çünkü siyaset, sizin için halka hizmet etme sanatıdır ve bu sanatı icra etmek için ne yorulduğunuzu belli edebilirsiniz ne de yüreğinizin derinden yandığını.
Bazen çıkar, Hz. Ömer’leri Hz. Haticeleri aradığınızı söylersiniz ama hasbi olanlar ile hesabi olanları pekte ayırt etmeye vaktiniz yoktur. Bir kısım hesabiler yine kalır bir köşelerde ve sahte dava adamlığı rolünde devam ederler koltuklarında. Bunlar güçlerini oturdukları koltuktan alırlar. Yaptıkları hataların sonuçları da bir gün gelir yine sizi bulur. İşte bu sebeple dikenlidir siyasetin yolu…
Siz “One minute” demek gereği hissedersiniz bazen, bazen de “Dünya beşten büyüktür” diye bütün dünyaya haykırmak… Kuyruğu dışarıda olanların bu sözler pek hoşlarına gitmez ama kendi çıkar ve menfaatleri için alkışlarlar sizi…
Siz de siyasetin kompetanı olmuşsunuz ve en ufak bir mimik hareketinden insanların samimiyetsizliğini anlar konuma gelmişsinizdir ama ne çare ki bazen susmak zorunda kalırsınız. Konuşsanız İslam ve Müslümanlar zarar görecek, konuşmasanız Müslüman aleminin aleyhinde olduğunuz kanaati oluşacak… İslam aleminin zarar görmesindense, Müslümanların aleyhine olduğunuz kanaati oluşmasına göz yumarsınız.
Siyaset dikenli bir yol olmakla birlikte, vefasız da bir mecradır. Öyle bir zaman gelir ki, yola çıktığınız arkadaşlarınız ve dost bildikleriniz dahi vefasızlık yaparlar size…
Her şeye rağmen insansınızdır ve hata da yapabilirsiniz. Bazen bu hata kendinizden kaynaklanabilir bazen de etrafınızda ki insanların sizi yanlış yönlendirmesinden…
Dedik ya siyaset dikenli bir yoldur diye…
O dikenli yolda, hiç ayakları kanamayan siyasetçilerde vardır. Zira onların, dışarıda ki dostları tarafından kendilerine gönderilen marka ayakkabıları vardır ve o dikenli yolun dikenli olduğunu bile fark etmezler. Hatta fark etmedikleri gibi ayakkabılarının ve markalarının verdiği rahatlık ile halka şov yapmaktan da geri durmazlar.
Yalnız halkımız basiret sahibidir. Siyasi yolda ayakları kanayanlar ile marka ayakkabılar ile halka şov yapanları, seçim zamanı çok iyi ayırt eder.
Selam, saygı ve muhabbetlerimle….
Şaban DOĞAN
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…