islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4916
EURO
36,2572
ALTIN
2.963,26
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Siyaset Kavramının Analizi -2

Siyaset Kavramının Analizi -2
21 Nisan 2022 10:00
A+
A-

Bir Dünya Görüşü bağlamında siyaset kavramının tekabül ettiği yer…

Her hangi bir kavramı ele aldığımızda ona derinlikli anlamını kazandıran şey; içinde var olduğu o dünya görüşünün taşıdığı derinliktir. Siyaset kavramı da; içinde var olduğu dünya görüşü bağlamında kendi kavramsal derinliğini elde eder.

Siyasal kavramı, kendi başına bir değer olarak algılandığında neden olduğu sonuçlar bağlamında ciddi çatışmalar ve sorunları beraberinde taşımaktadır. Güç ile ilişkisi bağlamında siyaset, yıkıcı, yapıcı veya yok edici özellikleri ardı sıra gösterir. Siyasal olanda iktidar olanın belirleyiciliği eğer ahlaki zemin ile sınırlandırılmazsa, önünde durulamaz bir olguya dönüşüverir.

Modern düşünce bağlamında siyasal olan, sermayenin öne çıkardığı bir zemini muhafaza etmeye yönelik bir sorumluluk ile kurgulanmıştır. Modern düşünce, zemine iktisadi olanı, ortaya siyasal olanı, üste de etik ve hukuki olana yer vermiştir. İktisadi olan siyasi olanı belirlerken, siyasi olan ise etik olanı veya hukuki olanı belirler… Bu temel çerçeve içinde hukuk ve etik/davranışlar kalıbı, iktisadi olanın/sermayenin imtiyazlarını korumakla yükümlü kılınmıştır. Özgürlük, hukuk, demokrasi, eşitlik gibi kavramlar sadece sermayenin kendi gücünü oluşturacağı zemine kavuşmasına yardımcı araçlardır. Sivil toplum kuruluşları ve sivil haklar arayışı vesaire ise sermayeye yönelik yapılan hareketlerdir. Ancak sermaye sadece kendisine yöneltilmiş tehdidi bertaraf etme adına bazı göreli haklar vermektedir. Pandemi süreci bize bu hakların nasıl istisnai olan nezdinde yok sayılabileceğini göstermiştir. Ama kazanan yine sermaye olmuştur.

Örneğin, İslami Dünya Görüşünde ise sistem farklı kurulmuştur. Zemin ahlaki olana aittir. Bu ahlak üzerinden siyasal olan kurulmaktadır. Ve kurulan siyaset, iktisadi olanı belirler. Her iki dünya görüşünde de siyasal olan ortada durmaktadır. Ama zeminleri farklıdır; modern düşünce, zemine sermayeyi koyarken, İslami Düşünce ise zemine ahlaki olanı koymaktadır. Modern düşüncede ise ahlak siyasal olan üzerinden belirlenen sonda bulunmaktadır.

O yüzden, İslami dünya görüşünün ahlaki yapısını oluşturan metafizik ilkeler; imanın temel ilkeleri, ahlaki olanın belirleyicisi konumunu taşır. Müslüman ahlakı, imanından bağımsız ele alınamaz! Bu yüzden ahlaki olanı önceler ve siyasal olanı ahlaki olan üzere kurar ki çatışmanın yerini uyum alsın, parçalayıcılığın yerine ise bütünlük gelsin… Ama modern düşünce sermayeyi öncelediği için siyaset, sermayenin gücünü artıran ve önündeki engelleri kaldıran bir mekaniğe dönüşmektedir. Etik olan ise bu gücün gücüne güç kattığı oranda anlamlılığını kazanır. İşte modern düşünce kendi dışındaki bütün kültürler ile bu çerçeve içinde ilişki kurmaktadır. Değer verdiği tek bir şey vardır: sermayesinin gelişimine katkı sunulması, önündeki engelleri kaldırırken ise muhatabının önemi yoktur, ötekileştirilerek yok edilmesi gerekene dönüştürülü verir.

Siyasal kavramının dünya görüşü bağlamında ele alındığı zaman kazandığı anlamı iki farklı dünya görüşü bağlamında gözlemleme imkânımız oldu. Farklı dünya görüşlerinde de siyasal kavramı o dünya görüşünün hayat, varlık, tanrısallık, bilgi vesaire ile ilişkisi bağlamında konumunu elde eder.

Fakat şuna da dikkat etmekte yarar var: Siyasal olan, gücü ele geçirdikten sonra, kişileri etkisine alarak, yeni dünya görüşlerine yelken açar ve kendi gücünü artıracak yeni bakışlar, iktisadi arayışlar ve metafizik ilkeler de arayabilir. Ara dönemlerde bunu gözlemlemek mümkündür. Bu tür siyasal güçler, yıkıcı bir özellik taşıyarak, silip süpürürler… Tarihte bu tarz siyasal güçleri görmek mümkündür. Tarihe damga vururlar. Ama olumlu değil, bilakis olumsuz, yıkıcı, yakıp yıkan bir görüntü bırakarak…

Siyasal olanı öncelemek, siyasal olanın sağladığı imkânları dikkate alarak yol alındığı zaman önündeki engelleri kaldırma adına yeni meşru tanımlar, değerler, etik kurallar ve ritüeller bile üretebilir. Cumhuriyet Türkiye’si buna örnek verilebilir. Faşizm düşüncesi buna örnek verilebilir. Hatta sosyalizmin kurucu unsur olduğu Sovyetler de bunun tipik bir örneği görülebilir.

Tam bir hükümranlık arayışı, siyasal olanı öncelemek ve onu zemin kılma arayışının dışında anlaşılamaz! Bu yüzden siyasal olanın dünya görüşünü belirlemeye güç yetirdiği her zeminde çatışma ve kaos kol gezmiştir. Ama siyasal olan ahlaki olanın uzantısı olduğunda ise kaotik olma yerine düzen geçer. Bunun tarihteki örnekleri pek çoktur. Ahlaki olan zeminini koruduğu sürece düzen, ahlaki olan zeminini kaybettiğinde ise kaotik durum ortaya çıkmaktadır. Bunu Çin imparatorluğu tarihinde de, İslam tarihi bağlamında da örnekleri sayılabilir…

O zaman siyasal kavramını ahlaki olanın üzerine bina edebildiğimiz oranda yapıcı bir özellik kazanacaktır. Ama siyasal olanı sermaye veya başka bir şeyin güçlendirilmesi amacına matuf kıldığımızda ise zulüm baş gösterecektir.

Modern Müslümanlaşma serüvenine de bu açıdan bakıldığı zaman güçlü ve zaaf taşıyan yanları açığa çıkartılabilir. Yeni bir hareket için bu elzem bir öz eleştiri imkanı sunar…

Abdulaziz Tantik

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.