SİYASİ MÜCADELEMİZ DE EKONOMİK KRİZ DE ULUSAL DEĞİL KÜRESELDİR

Siyaset çözülmesi zor çok rakamlı matematiksel bir denklemdir. Bu denklemin içerisinde herkes sadece kendi varlığını görür. Denklemin sadece kendi dünyasından ibaret olduğu ve problemin çözümü kendisinden ibaretmiş gibi zanneder. Halbuki denklemdeki çoklu rakamlar arası sıralamanın ve sonuca ulaşmanın zaman alacağı ayrıca rakamlar arası çözümlerde sürenin farklılık göstereceği siyasi atmosferde başarısızlık ve adaletsizlik gibi algılanacağı kaçınılmazdır. Ama sonuç itibariyle süreçte ki aksamalara ve süre uzamalarına rağmen problemin bir bütün olarak çözüme kavuşturulmasıdır siyasette önemli olan. Önemine binaen siyaset maharet ister. Mahareti görüntü ve laftan ibaret olanlar çözüme ulaşamaz. Ümit bağlayanları hayal kırıklığına uğratır. Devleti acze düşürür. Velev ki dünyaya nizam veriyor olsa dahi koskoca bir milletin çaresizliğin girdabına terk edilmesine sebep olur. Sonrasında ise telafisi çok ağır bedeller ödetir ve zaman alır. Altıyüz yıl dünyaya nizam veren bir medeniyetin içler acısı çöküşü sonrasında yeryüzü hakimiyetini eline geçiren deccal düzeninin insanlığı günümüze kadar getirdiği tarihsel döngü içerisinde son yirmi yıldır yeni bir telafi etme ve bedel ödeme riskini inandığı değerler adına iktidarında muktedir olmayı başaran maharetli Lider Recep Tayyip Erdoğan üstlenmiştir. İnşallah başaracaktır.

Recep Tayyip Erdoğan‘ın mahareti sayesinde devlet yönetiminde idari zaafiyet ve siyasi kifayetsizlik yoktur. Kısmi meharetsizlik vardır. Buda azda olsa yerel bazda ki siyasette ve bürokraside ki yetkili kişilerin kabiliyet yetersizliğinin varlığındandır. Halkımızın genelinin cebini yakan canını acıtan pahalılığın kaynağı ise küresel idari ve ekonomik krizin ülkemizin ekonomik hayatına bire bir yansımasıdır. Bu süreçte devlet yönetiminde zafiyet ve kifayetsizlik olsaydı krizin bize yansıması bire bin oranında olurdu. Ayrıca siyasi ve toplumsal kaos tüm ülke genelini sarmalardı. İnşallah bu ekonomik türbülanstan iktidarında muktedir bir siyasetçinin devlet yönetimindeki varlığı sayesinde hızla çıkılacaktır. Milletimiz küresel krizin ülkemiz lehine önümüzdeki süreçte fırsatlara dönüşeceğini yaşayarak görecektir.

Osmanlı’nın hem dünya hakimiyetini hem de Afrika’dan Avrupa’ya uzanan dünya insanlığını besleyecek topraklarını bir avuç Anadolu hariç tamamını kaybetmesine sebep olan ayrıca yüzlerce yetişmiş münevver insanın bertaraf edilmesine neden olan Abdülhamit düşmanlığı üzerine kurgulanan ittihatçı zihniyetin iktidar olmasına katkı sunan zamanın bir çok maneviyatcı münevver insanların düştüğü siyasi hataya düşüp de Recep Tayyip Erdoğan aleyhine geçenler ve siyasi kadrosunun içerisinde geçmişte bulunmuş ve halen bulunmakta olup siyasi ve idari makam mevki alıp bugün sessizliğe bürünenler gibi olmanın dünyanın yeni bir medeniyet çağı değişim sürecinde mazlum ve mağdur insanları çağın firavunları ve karunlarının insiyatifine terketmek olur. İnsanlığın rahmeti ve selametini kendisine hedef koymuş bir dava insanının gerektiğinde bir ordu komutanının atının nalının çivisi olmayı kabullenip koskoca bir insanlığın vebaline girenlerin tarafında yer almamalıdır! Osmanlı hanedanı gibi gerekirse sürgünü; Rahmetli Menderes gibi gerekirse idamı göze alıp bu milletin, ümmetin hatta insanlığın zelil olmasında pay sahibi olmamalıdır! Aktif siyasette ve idarede görev alan kişilerin dadanmış değil adanmış dava adamı olmaları onurlu ve haysiyetlice dünyadaki ömürlerini tamamlamaları olmalıdır amaçları!

Yüz yıldır kurdukları üç kağıt para düzeniyle insanlığın alınteri emeğini faiz ve benzeri masa başı uygulamalarla sömüren bu çağın bir avuç karunları sömürü çarklarını insanlığın ulaştığı sibernetik çağın dijital medeniyet düzeninde de devam ettirmek için kurguladığı insanlığın canına kastedici yakıcı ve yıkıcı planlarının işleyiş süreci ile boğuşurken bizim iç siyasette muhalefetin küresel krizi ulusal krizmiş gibi iktidar değişikliği için politik malzeme olarak kullanması en hafif ifadeyle siyasi sahtekarlıktır. Bu süreçte ki bir iktidar değişikliğinin ülkemiz açısından bedeli ağır sonuçlar doğuracaktır. Bu sürecin insanlığın aleyhine işlediğinin farkında olan dünyada ki birçok ülke başkanlarının Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde yeni bir adil dünya düzeninin kurulması için sürekli arayış içerisinde uluslararası siyasi çalışmalarını sürdürürken ve ciddi mesafelerde kaydedilmişken ulkemizde R.Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerine kurgulanan muhalefetin; dünyanın içerisine girmiş olduğu küresel iktisadi ve idari kriz sürecinde ülkemize yansıyan kısmını bertaraf edecek ne güçte ne de dirayettedir. Yüz yıl önce benzer bir süreç yaşayan ülkemizde ki İttihatçı siyasi kadroların Osmanlı yeryüzü hakimiyetini on yıl gibi kısa bir sürede nasıl yıkıp bir milyon metrekare vatan topraklarını nasıl kaybettilerse bugün de benzer bir iç politika çekişmeleriyle tamamen yok olmaya bilinçli veya farkında olmadan sebep olacakları tarihin şahitliğinde çok açıktır.

Bugün siyaseten bir takım noksanlıklar olsa da inancımızla çakışan bir takım icaraatlar bulunsa da ümmetin ve insanlığın selameti için elde edilen kazanımlar küçümsenmeyecek ölçüde olup gelecekte ki çok büyük lehimize kapılar aralayacağından hangi konumda olursak olalım mensubu bulunduğumuz İslam medeniyetinin gereği R.Tayyip Erdoğan’ın sürdürdüğü siyasetin destekçisi olmak zorunluluğu ve sorumluluğunu tarih omuzlarımıza yüklemektedir.

FEHMİ YAĞLI