islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5209
EURO
36,4834
ALTIN
2.960,56
BIST
9.118,33
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

SİYASİLER SÖMÜRÜYORDU MÜSLÜMAN DOKTORLAR DA MI SÖMÜRMEYE BAŞLADI?

Yaşadığımız Covid-19 döneminde Sağlık Bakanlığı Bilimsel kurulu üyelerinin koronavirüsü yaratıcı haline dönüştüren maddeci ve batıyı taklitçi bilim dışı söylemlerinden bıktık.

SİYASİLER SÖMÜRÜYORDU MÜSLÜMAN DOKTORLAR DA MI SÖMÜRMEYE BAŞLADI?
24 Ekim 2024 10:00
A+
A-

Birbirinden ruhlu uyarıcı yazılar yazan Yakup Döğer kardeşimiz İslamsız Düzenin Toplumu Getirdiği Yer başlıklı okunmasını tavsiye edeceğimiz yazısının bir bölümünde şöyle diyor.

Sağlık sektörünü bir rant alanı haline getiren, hiç gereği yok iken hastalarını para karşılığı ameliyat eden, küresel kafir ilaç firmalarıyla ortak çalışan, ilaç firmalarından nemalanan doktorlara sorsanız, “Müslümanım” diyor.”

Bu yazı bizi de dertlendirip kalemimizi hareketlendirdi: Okuyalım:

Yakın geçmişte yaşadığımız Covid-19 döneminde Sağlık Bakanlığı Bilimsel kurulu üyelerinin koronavirüsü Yaratıcı/Halık  haline dönüştüren maddeci ve batıyı taklitçi bilim dışı söylemlerinden bıkmıştık.

Hele hele aşı konusundaki çelişik ve çıkarcı beyanlarını dinlemekten de yorulmuştuk.

Mademki tıp ve ilaç sömürüsüne takıldık, “Ben de Müslümanım” diyen  ve üstelik bir de namazlı  ve oruçlu olup tıbbı sömürenlerimizi konu edinelim.

Bu Böyle Gitmez… Âhiret Var

Yönetim kademelerinde ve bürokraside zirvelere tırmandık. Parasal imkânlarımız arttı. Akademisyenlerimiz, doktorlarımız, hukukçularımız çoğaldı. Artık her alanda iktidar olmaya başladık. Ne var ki imanımızı temellendiremedik, ahlâkımızı geliştiremedik. Âhireti unuttuk, Allah’ın rızasını düşünemez olduk. Hiç mi hiç ihtiyacı olmayanlarımız da sömürücü olmaya başladı.

Bu böyle gitmez. Ölüm var, âhiret var, sorgu var, ceza ve mükâfat var.

Müslüman doktorlarımız da sömürücü olmaya başladı. Bana intikal eden olaylar çok da bendeniz son dönemde yaşadıklarımla örneklendireyim sömürüyü.

Müslüman Eczacının Tavsiyesiyle Dindar Bir Doktora Gittik

Beş yıl kadar önce İslâmî hassasiyeti olan bir eczamızın tavsiyesi üzerine namazlı niyazlı bir doktorumuza giderek eşimin iki dizine ameliyat yaptırdık. Sigortamız vardı. Doktorumuzun özel hesabına makul bir ödeme yaptık. Yadırgamadık. Ama ameliyat sonrası iyi bir hizmet alamadık. Doktorumuzun hatasından kaynaklanmamakla birlikte pıhtı atması sebebiyle ameliyat masrafında çok maddi harcamalarımız oldu ve ailece çok da manevi çile çektik.

Üç yıl sonra tekrar aynı doktorumuza gittik, eşimin sol kalçasına protez takılması gerekli görüldü. Pazarlık yapmadık. Yalnız daha önce iyi hizmet alamadığımız için hastahaneyi değiştirmek istedik. Grubumuzun bir hastahanesi daha var, orda yapalım denildi. (O da sıradan bir hastahane.) Ertesi gün ameliyat olmak üzere hastahaneye yatacağımız akşam, bavulumuzla evden çıkmak üzere iken doktorumuzun yardımcısından aldığımız telefonda bize 58 000 Tl. ödeyeceğimiz bildirildi. Dona kaldık. Kabul etmedim, fiyat 35 000 tl’ye düştü. Onu da kabul etmeyince daha önce ameliyat olduğumuz hastahanede yapılması koşuluyla 10 000 tl’ye inilebileceği bildirildi.

Tek kelimeyle iğrendim. Tıp ahlâkı bu kadar ayağa düşürülebilir miydi?

Ünlü Akademisyen

Buradan vazgeçince ünlü ama ailece Müslüman kimlikli bir doktorumuza gittik. Doktor akademisyen ve ünlü olunca hastahane de ünlü. Biz fedakârlığı bir ölçüde göze aldık. Aldık da ne ödeme yapacağımızı ünlü doktorumuza sorduk. Hastahane yönetimi ile görüşerek iki üç gün içinde bize döneceğini bildirdi. Ama 15 gün geçmesine rağmen bize dönülmedi. Bu arada hastahaneye yatmamız için haber geldi. Doktorumuzu arayarak ne ödeyeceğimizi ısrarla sorduk. Doktorumuz, kendi alacağını söylemeksizin hastanenin alacağı parayı söyledi. Okuyucularımızı ürkütmemek için telaffuz edilen rakamı söylemiyorum.

Sömürü Yeni Başlamadı

Bu satırları yazarken dünürüm merhum Hakkı Saruhan aklıma geldi. Kendisi akrabasının hastalarının tedavileri ile yakından ilgilenir ve masrafların bir kısmını kendi cebinden karşılardı. Bir gün öfke patlaması içinde şöyle dedi:

“Falanca profesör doktorumuza hacıdır, ehl-i tariktir diye hastamızı getirdik, ameliyat gerekir, dedi. Toplam ne ödeyeceğimizi sorup öğrendik. Ameliyat sonrasında bizden söylenenin iki katı para tahsil etmeye kalktılar. Odasını basarak hakaretler savurdum,” deyiverdi.

Biz de Kalemimizi Kullanıyoruz

Bizim doktorlarımızı, hastahanelerimizi ıslah edecek, muayenehane basacak ve yürekli savcılarımız gibi işenen bebek cinayetlerini ortaya çıkaracak halimiz yok, ama kullanabileceğimiz kalemimiz var. Artık ne siyasilerimiz, ne yöneticilerimiz, ne vakıfçılarımız ve ne de doktorlarımız için kırılan kol yen içinde kalmayacak. Kalmamalı. Yeter artık sömürüldüğümüz.

Doktor ve Hastahane Diledikleri Parayı İsteyebilirler de…

Aziz okuyucum, doktor ve hastahane yönetimi dilediği parayı isteyebilir. Burada problem yok. Verecek olan verir. Ama sorulduğu halde fiyatı söylemeden insanları ameliyata alıp ardından itiraz edilebilecek fiyat çıkarmak veya bildirilenin iki katını tahsil etmeye kalkışmak… sonra da sembolik bir indirimle büyük meblağları ödemeye mecbur bırakmak etik değildir, İslâmî hiç değildir. Çünkü böylesi ihtilaf doğuracak sözleşme fâsiddir/geçersizdir. Ahiret sorgulaması ve azabına da sebeptir.

Bu yazımız ruhları kararmış tıpçılara  bir etki yapar mı? Bilmiyorum, çünkü sömürü hastalığı yaygınlaştı, kim kimi kınayacak? Biz vazifemizi yapalım da…

Aslında problemimiz başka değil Allah’a ve Âhiret hayatına yürekten ve  bilinçle iman edip etmemedir.

ALİ RIZA DEMİRCAN

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

Yorumlar
  1. Zafer Aydın dedi ki:

    Sn hocam bir başka yazınızda bu sürece götüren nedenleri de yazarsanız konu bütünlüğe kavuşur diye düşünüyorum.
    Kaleminize sağlık.