“İsrail ordusunda dağıtılan tişörtler, barbarlığın korkunç bir ifadesi. Örneğin bir tanesi, karnının üzerinde hedef olduğunu gösteren artı işareti bulunan bir Filistinli kadını resmediyor ve üzerinde “tek atış, iki ölüm” sloganı yazılı.
Hatırlanacağı üzere 16 Ekim 2004’te George W. Bush, Küresel Antisemitizm Değerlendirme Kanunu’nu imzalamıştı. Kanuna göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’na antisemitizmi dünya çapında takip etme görevi yüklüyordu. Öteden beri İsrail, antisiyonizm ile antesemitizmi aynı şey sayıyor yani İsrail’i Siyonist ideolojisi ve yaptığı katliamlar dolayısıyla eleştirenleri antisemitik diye damgalıyor.
Bush’un imzaladığı kanuna göre Amerikalıların, İsrail’in Filistinlilere yaptığı muameleye ve topraklarının çalınmasına dair gerçekleri dile getirmesi suç haline gelecekti. Bunun yanı sıra “Yahudi soykırımı”ndan şüphe duyanlar, Yahudilerin Amerika’da medya, finans alanında ve dış politikada aşırı şekilde temsil edildiğini dile getirenler suçlu sayılacaktı. Tabiatıyla kanun, Yahudilere mahsus, ifade özgürlüğünü ve hükümetin icraatlarını sorgulama hakkını ortadan kaldırıyordu. Dahası İsrail’in, Gazze’nin sivil halkına yönelik katliamına dair tahkikat talep eden Kızılhaç, BM İnsan Hakları Komisyonu ve birçok insan hakları kuruluşunu suçlu pozisyonu düşürüyordu. Oysa 2004 saldırılarında BM’nin hazırladığı raporda, İsrail’i, Gazze’deki BM binalarında gerçekleşen ölüm ve yaralanmalardan dolayı sorumlu tutuyordu.
Fakat genellikle İsrail’in müdahil olduğu olaylarda mızrağı çuvala sığdırmak mümkün olmaz. 7 Ekim 2023’e yakın 2004’te de İsrail Gazze’de katliama girişmişti; askerleri, medyası ve rabbileri ile İsrail hunharca Filistinli katletti. O tarihlerde İsrail Genelkurmay’ının askerlere dağıttığı tişörtlerde Müslüman kadın resmi üzerinde şunlar yazılıydı: “Tek atış, iki ölüm.”
Elbette bunlar savaş suçuydu, fotoğrafları sayfalarca İsrail medyasında yer alan söz konusu tişörtler “kadınların ve çocukların taammüden öldürülmesinin İsrail ordusunun kültürünün korkunç bir belgesi, İsrail’in asıl hedefinin Filistinlileri tümüyle yok etmek olduğunun ifadesi”ydi.
Amerikan ve Avrupalı kamoyunun beyni sistemli ve sürekli olarak “masum İsraillileri terörist Filistinlilerin öldürdüğü” propogandasıyla yıkanmaktadır. Buna göre “Filistinlilerin en azılı teröristleri de Hamas” gösterilir. Hamas “hem terörist, hem siyasal İslamcı” diye kodlanır ama siyonizmin Yahudi ve Hıristiyan (Evanjelik) versiyonuyla tamamen dini referanslar kullandığı göz ardı edilir.
Kimse “siyasal Yahudilik”ten veya “siyasal Hıristiyanlık”tan söz etmez; siyasetin kasıtlı ve kötü bir biçimde “din”le ilişkilendirilmesi müslümanlara hasredilir.
Bu aptallaştırıcı, eşekleştirici (istihmar) propgandaya maruz kalan zihinler, İsrail’in her saldırısının nasıl binlerce masum sivile mal olduğuyla ilgil bilgi ve haberlerin sansürlenmesini “savaşın lüzumlu bir parçası” görür; İsrail’e karşı böylesine “acımasız Müslüman terörizmi” varsa, bazı şeylerin sansürlenmesini anlayışla karşılamalı. Tam bu noktada ifade özgürlüğü, gösteri hakkı ve savaş suçlarının kayda geçirilmesi antisemitik suç kabul edilir. Hatta ifade özgürlüğü, gösteri hakkı ve savaş suçlarının kaydını savunanlar, “teröristlere yardım ve yataklık yapmakla” suçlanabilir. Demokratik temel haklar ve özgürlüklerin sağlanması için asırlarca kanlı mücadeleler vermiş batılı iktidar seçkinleri, sıra İsrail’e geldiğinde bunların hepsini unutuveriyorlar.
Zaman zaman işin çığırından çıktığını dile getirme cesaretini gösterenler, anında susturulur; mesela 2004 yılında Norman Finkeistein, İsrail’in kudretli lobisini eleştirmeye kalkıştığı için hemen Katolik Üniversitesi’ndeki görevine son verildi. 2023 katliamında da batıda İsrail’in Gazze’deki barbarlığını eleştiren çok sayıda sanatçı, sporcu, gazeteci, öğretim üyesi işini kaybetti. İsrail’in ayrıcalıklı konumu bazen öylesine aşırılaştırılır ki, İsrail adına casusluk yapanlar dahi korunur. Mesela iki Yahudi AIPAC görevlisini, Steven Rosen ve Keith Weissman’ı casuslukla suçlamak antisemitik tutum kabul edildi; gizli belgeleri iki Yahudi casusa veren Amerikalı Larry Franklin, 12 yıl 7 ay ceza alırken, casusluk yapan yahudilerin davası düşürüldü. Paul Craig Roberts’a göre Amerikan kamuoyunun doğru yönde sosyalleşmeme gibi ciddi bir surunu var ve bunun da önemli sebeplerinde biri İsrail lobisinin ağır propogandasına maruz kalmasıdır.
Bush’un imzaladığı yasanın yerküresi ölçeğinde yöneldiği hedef İsrail’in kayıtız şartsız koruma altına alınmasıydı. Benzer kanunlar değişik ifade biçimleriyle Avrupa’nın neredeyse her ülkesinde el’an yürürlüktedir. Dünyada herkes eleştirilebilir ama İsrail asla. Mesela Nazi katliamı konusunda farklı şeyler söylemek, 6 milyon sayısının abartıldığını belgeler eşliğinde dahi olsa gündeme getirmek ya da İsrail’in Filistinlilere reva gördüğü insanlık dışı katliamları, işlediği savaş suçlarını konuşmak suçtur ve buna hiçbir batılı hükümet izin vermeyecek, izin vermeyeceği gibi İsrail’i eleştirenleri cezalandıracaktı. Rahmetli Roger Garaudy gibi seçkin bir şahsiyet, bu yüzden Fransa’da yargılandı ve mahkum edildi. Batı dünyasında sadece “soykırım”la ilgili bilgileri değil, İsrail’in her türden politik ve askeri cinayetlerini, Filistin halkına reva gördüğü zulümleri eleştirmek de suçtur.
Metin Göçmen