SİZ BU DİRİLİŞİN NERESİNDESİNİZ?

Sana karşı olan mahcubiyetim bana yeter. Başkasının önünde beni mahcup etme. Beni sen kaldır ki kimseler düşürmesin. (Sadî-i Şîrâzî)

1,5 milyar Müslüman Nil ve Fırat arasındakini emanetini 8 milyon insafsıza nasıl bırakır?

Her türlü siyasi kavganın, dini ve etnik taraftarlığın üzerinde gerçekleşen insani aydınlanmanın fitilini yakmalıdır Gazze.
Filistin’de on yıllardır devam eden ve hassaten on beş gündür Gazze’de yaşanan vahşette, Kudüs ve Beytülmakdis toprakları üzerinde tasarlanan ve siyasi olarak hayallerini gerçekleştirmek üzere çabası olan her gurubun icraatlarını tecrübe edecek kadar uzun zamanlar geçti. Bunlar yüz yılları devirdi. Şahit olunan o ki İslam’ın, Hristiyanlığın ve Yahudiliğin ve dahi en dehşet siyasi uzantısı Siyonist güdümün hakim olduğu zamaların insanlığa ulaşan katkı ve selameti hususunda verilerin net çıktıları alınabilir düzeyde. Bu üç büyük dinin halen mabetleri ve hac merkezleri ile tüm canlılığını sürdürerek varlığını devam ettirdiği en kozmopolik topluluk ancak bu kadar şeffaf bakışla izlenen haliyle bu kutsal topraklar üzerinde. Ve bu topraklar üzerinde tasarlanan ve siyasi olarak hayallerini gerçekleştirmek üzere çabası olan her din ya da ideolojik gurubun zafere ulaşıp iktidara geçeceğinde nasıl bir strateji ile davranacağı tarih boyunca ve hassaten yakın tarih merkezli günümüzde istatistiksel olarak net görülür düzeyde.
İslam alemi, insanlığa yansıyacak ahvali ile huzurun, barışın, adaletin en üst seviyede dünya ve uhrevi icraatları ile kendini kanıtlamış topluluktur ve Türkler uzun zamanlar boyunca gerek boy olarak gerek Türk oluşumları olarak her daim kutsal mabetlere saygı ve hürmet makamında tertemiz bir tarih yazmıştır. Hassaten Selçuklu ve Osmanlı döneminde her milleti bir anne timsali sevgi ve kardeşlik ikliminde adalet, barış savunucuları olarak yüzyıllarca tutmayı başarmıştır. Her vakit bu birliğe ulaştıracak maddi ve manevi özverinin bedeli olacak icraatların en güzel yerlerinde mevki tutmuştur. Biz Osmanlı torunları içimizde bulunan bu ruhun en tabii haliyle İslam topluluklarını birleştirmiş ve bunun için teşekkür beklemeden istikamete devam edebilmişizdir. Bu bizim asaletimizdendir.

Şimdi bu tarihi şerefi reddeden, kendini tek başına kahraman ilan eden, küçücük kârları kendine menfaat bilip dünya fatihi olabilme görgüsünü kaybeden ve sonra ilkel kavimler gibi maymunlaşan kimselere şaşmamak gerek. Onlar kendine bir tane muz atan efendilerinin kendilerine ya da kendilerinden daha şerefli insan topluluklarına yaptığı zulmü umursamadan bir tane mümkünse iki tane muz daha yiyiverme derdine. Boğazınıza duracak, burnunuzdan gelecek.

Daha kursaktan mideye, mideden bağırsağa geçmeden sizin de ipinizi çekecek, boğazınızı kesecek cellatın daha ne kadar boyunduruğu altında olma zilleti devam edecek.
Daha ne kadar sürecek celladının uşağı olup insanlığın ve ecdadının hakkını vermeden yaşamak?
Türklüğü, Kürtlüğü, Araplığı İslam’dan ayırmaya kalkan herkes nefsine zulmetmiştir. Neslinin köküne kibrit suyu dökerek öz evladına ihanetle gübre vermiştir. Ekini büyümez, nesli semirmez hainin. Kafire, Siyonizme hizmet eder zalim fakat iyi bilinsin ki Anadolu’dan Türkistan’a, Balkanlardan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Uzak Asya’ya kadar tek bir ümmetiz. Tüm zaaflarımıza rağmen inşeallah yeniden dirileceğiz.
Peki siz bu dirilişin neresindesiniz?
Bunu azıcık bir muhasebe ediverin!
Kimin çarkına su veriyorsunuz bunu iyi tahlil edin.
Türklere ihanet ettiler diye hala devam edecekseniz, Çanakkale’nin şehitlerine iyice tekrardan bakıverin.

Topkapı Sarayı’nın kapısında “Tüm Mazlumların Sığınağı” yazar.

Türkler dünyanın vicdanıdır. Nerede bir mazlum nerede bir ezilmiş varsa ırk fark etmeksizin Türkler oradadır. Biz her millete yardım eder, saygı gösteririz.Her biri bir gül tomurcuğu şehadet şerbetini ab-ı hayat suyu gibi içen Gazzeli bir çocuk, bir genç, bir anne, bir dede, bir nine deve dikeni gibi acısı takılır da parçalar ciğeri iner en derin acı ile sinemize.
Bu dehşete rağmen halen hangi er kişi, Filistin bizim meselemiz değil ki demeye nasıl cüret edecek ki?
Bu insanlığın meselesidir ve biz de insanız insan olarak yaşamaya devam edeceğiz.
Gazzeli bir kardeşim diyor ki:
“Doktor, bebeğim ile ilgili bir ümit var dedi. İyileşir diye, gidip geldim. Ne bebeğim kaldı ne doktor kaldı ne de hastane kaldı.”
İsrail’in Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesini bombaladığı saldırı sonrası bölgeye ulaşan sağlık görevlisi, şahit olduklarını anlattı⁠:
— Tam olarak ne olduğunu anlatır mısınız?⁠
— Bir katliam gördük. Kimse yaralı değil. Her birisi öldürüldü. Bu bir soykırımdır.⁠
Bizden yaralı var mı diye sormayın hepsi öldü ve hiçbirinin vücut bütünlüğü yoktu.”
Bir poşete sığdırılan 3-5 bedenin et parçalarını toplayanlara karşı hala toprak sattı mı diyoruz?
Bütün aileyi tek bir kefene koymuslar… Majida Fatma Belsem Enes Ahmed Muhammed
Harvard Üniversitesi öğrencileri tüm baskı ve tehditlere rağmen Filistin’e destek gösterisi düzenledi. Peki biz ne zaman gayrimüslimden daha çok zalim olduk. Bekir Develi kardeşimin ifadesi ile:

‘’Bizi soran olursa
Aksa esaret altındayken kolesterolden ölen bir garip müslümanlardı.” mı? dedirteceğiz tarihe ve mahşere…

Birlik ve beraberliğimiz elbet bozulmasın. Kendimizi taşıyamayacağımız büyük bir savaşın içine elbette itmeyelim. Emniyet mensuplarımızla karşı karşıya gelmek de doğru değil. Eylemlermizi yapacağız fakat asla İsrail’i sevindirmeden yol almamız gerektiğini unutmayacağız.

“Hayat devam ediyor neden bu kadar Kudüs, Gazze ve Filistin için üzülüyorsunuz?” diye soran ve ‘’Herkes kaderini yaşıyor.’’ diyen kardeşlerimle beraber açık zihin ve olgun ruhlar ile düşünelim. “Yıllardan Beytulmakdis, Aylardan Kudüs, Günlerden Gazze. Saatler şehidi yetim geçerken binlerce çocuk ölüyor, katlediliyor; anneler, babalar, dedeler, nineler şehadete yürüyor. Ya da yaşayanlar canlı bir cenazeye dönüyor iken “ÖZGÜR, HÜR, FİLİSTİN için ne yapabiliriz?” sorusunu devam eden hayatımız içinde soramayanların, içinde bu konuda bir kaygı bulunduramayanların, yaşıyorken ölmüş olduklarını esef ile görüyoruz.
Çanakkale şehitliğine bie bakın da zafer nasıl Filistin, Yemen, Suriye, Fas, Cezayir vb. toplıluklar ile birlik halinde olunca zafer olur anlayalım.
Evet HAYAT DEVAM EDİYOR.
Bir farkla:

MAZLUMUN AHINDAN YUDUMLADIĞIMIZ HER ZERRE, YEDİĞİMİZ HER LOKMA ÜZERE VEBALDE OLDUĞUMUZU UNUTMADAN OLMALI.
İŞTE YAŞAM BİZDE DEVAM EDECEK İNŞALLAH

Her kes BEYTÜLMAKDİS, KUDÜS ve GAZZE’NİN üzerindeki insana utanç veren Siyonist katilin zulmünü konuşmalı ve zülmün karşısında durmalı.
Kudüs’te yaşlısıyla, genciyle, kadını ile erkeği ile nasıl zorluklar ve meşakketler içinde kendi şehir ve mabedlerine giriyor çıkıyor iken bir millet nasıl hakkını savunmaz? Rabbim bu insanlık suçunun işlendiği beldeye bir an evvel Nusret nasip etsin.
‘’Küçük çocukları küçük kurşunla mı vuruyorlar anne?’’ diye soran savaşın çocuğunu anımsıyorum.
Tabi ki huzurlu bir yaşam her çocuğun hakkı…

Onlar korku ve acı içinde ölümü tattılar şu yalan dünyada.
Cahit Zarifoğlu diyor ki:
‘’Çocukları ürkütülmüş bir dünyanın denizi mavi olsa ne yazar, olmasa ne…’’

Sabahlar hayr olsun üzerimize diyeceğim de Vallahi yüreğim taşımıyor, biz bu vebalden ne yaparız bilemedim.
Ancak Bizi azad et Rabbim, nusret nasip et biz aciz kullarına Amin Amin diyerek şu ‘’kelamı kadim’i ‘’Zihnimden, kalbimden ayırmıyor ve dilimden düşmüyorum:

‘’KAHROLSUN ASHABI UHDUD’’ diyor ve Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye’nin temenni ettiği kader AMİN diyoruz.

Buyrun:

-Direniş, el Aksa Tufanı operasyonu ile tarih yazıyor. Bu da topraklarımızın ve Kudüs’ümüzün işgalden kurtarılmasının başlangıcıdır.
Düşman ordusu cesur savaşçılarımızla yüzleşemedi, bu yüzden katliamlara başvurdular. Düşmanın ABD’nin desteği ile yaptıklarına rağmen kurtuluş ve işgal edilmiş topraklarımıza dönüş stratejimizi yeniden başlatacağız.

– Mısır’daki kardeşlerime şunu söylüyorum: Bizim kararımız topraklarımızda kalmak.

– Hamas olarak her zaman vurguladık: Sivilleri hedef almıyoruz, yetişkinleri de çocukları da vurmuyoruz.

– Tüm dünyada çağrımıza karşılık vererek Filistin’e destek gösterilerine katılanlar oldu. Gazze’ye desteğini ifade eden halklara teşekkürlerimizi iletiyoruz ve onlara: “Durmayın, devam edin!” diyoruz.

– Batı Şeria’dan veya Gazze’den göç olmayacak. Mısır’a göç olmayacak. Devletimizin kurulacağı, tutsaklarımızın ve kutsallarımızın özgürleşeceği, yerinden edilmiş insanlarımızın evlerine döneceği güne kadar mücadelemizi edeceğiz. İsrail medyasının kara popagandasının önünde diz çökmeyeceğiz.

Yak sinemi ateşlere, efganıma bakma
Ruhumda yanan ateşe, nîrânıma bakma
Hiç sönmeyecek aşkıma, imanıma bakma
Ağlatma da yak, hâl-i perişanıma bakma
Ağlatma da yak, hâl-i perişanıma bakma
Yaşlar akarak belki uçar zerresi aşkın
Ateşle yaşar, yaşla değil, yaresi aşkın
Yaşlar akarak belki uçar zerresi aşkın
Ateşle yaşar, yaşla değil, yaresi aşkın
Yanmaktır, efendim, biricik çaresi aşkın
Ağlatma da yak, hâl-i perişanıma bakma!
Ağlatma da yak, hâl-i perişanıma bakma!

Hatice Şebnem Diktürk

YAZARIMIZIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

MİRATHABER.COM – YOUTUBE