Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Batı emperyalizminin üzerimizdeki baskısını dile getirdi:
“Türkiye’nin güçlü olmaması için elinden geleni yapan emperyal güçler var. Batı asla Türkiye’nin güçlenmesini istemiyor. Biz dayanışma içinde olmazsak ülkemizin geleceğine yazık olur. ”
Aslında bu söz, bir toplantıda söylenip geçilecek bir ifade değildir. Bu, geleceğimizin ufkunu kontrolde tutmamız gerektiğini gösteren bir temel uyarı işareti olarak hep gözümüzün önünde olmalıdır.
Bakınız, İngiliz Ajanı Hemphe’in hatıralarını “Ahtapot” adıyla romana dönüştürdüm. 1910 yılında İngilizler bu ajanı Müslüman olmuş bir İngiliz olarak İstanbul’a gönderiyorlar. Müslümanları avlamanın yolu buydu: Bir Gâvur Müslüman olmuş gözüküyorsa, biz ona medyunu şükran oluruzya; nitekim bu adam, İstanbul’da öylesine kabul görür ki, gittiği caminin imamı ‘İki kızım var birisiyle evlendirelim seni’, diyecek kadar cömert bir teslimiyete yönelir.
İngiltere, “Üzerinde güneş batmayan Britanya İmparatorluğu olarak kalacaksak, Osmanlı’nın ortadan kaldırılması gerekir”, diye bir ideali ajanlarına ana hedef olarak gösterip telkin ediyor. 5 bin ajanla başlattıkları yıkım faaliyetini hemen o yıllarda 100 bin ajana çıkardıklarını açıklıyorlar. Hedef açık: Osmanlı Devleti ne şekilde olursa olsun, ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için de toplumun yumuşak karnı olan dini kullanıyorlar. Adamın hikâyesi uzun kırk yılı bulan bir zaman dilimi içerisinde Suudi’leri organize ederek iktidara getiriyorlar. İngiliz ajanın hatıralarında anlattığına göre 1744 yılında Muhammed bin Abdülvahap’ın öncülüğünde bu tarihte Suudilerin büyük dedesi Muhammed Bin Suud’un Dir’iyye emirliğine getirilmesi, bu ülkenin başlangıcı olarak görülür.
Böylece Arapların Türklere düşmanlığının fitili ateşlenmiş oluyor. Bununla da yetinmiyorlar İstanbul’u işgale kalkıyorlar. Çanakkale Savaşları neyin nesiydi? 250 bin vatan evladımızın kanıyla koruduğumuz bu boğazda onlar başarılı olsalardı, Osmanlı 1915’lerde yok edilmiş olacaktı.
“Batı Türk’ü Tanıdıkça”da, Batılı aydınların yine Batılı emperyalistlere tepkisini dile getiren yüzlerce ifadelerinden bir kısmına yer verdim. Birçokları şunları söylemektedir:
VOLTAIRE: “Bütün Tarihçilerimiz, Osmanlı İmparatorluğu’nu istibdada dayanan bir devlet olarak göstermekle bizi çok aldatmışlardır!”
CAHEN: “Batı’da her şey birbirine karıştırılmış ve Türkler yanlış yorumlanmıştır. Bu yanlışlığı düzeltmek gerekir!”
DURANT: “Yaptıkları Abideler, Türklerin ’Barbar’ Olduğunu İddia Edenleri Hayal Kırıklığına Uğratmaya Yeter!”
RICAUT: “Tanrı, Türkleri, Hıristiyanların Kusurlarını Cezalandırmak İçin Yüceltip Desteklemiş Gibidir!”
HAMMER: “Kolları Avrupa ve Asya’yı kuşatan Osmanlı yıkıldığı zaman, enkazı dünyanın üç kıtasını örtecektir!”
RACZYNSKİ: “Osmanlıları barbarlıkla ya da bilgisizlikle suçlamak, onlara karşı yaptığımız haksızlığın en büyüğüdür!”
LAMARTINE: “Anadolu’ya yerleşen Türkler, İslamiyet’in aşılmaz kalesi olmuşlardır!”
FONTMAGNE: “Türklerde eski çağların irfanı hissedilir, alınlarında ise kökten gelen bir aydınlığın asaleti parlar!”
MULLER: “Türkiye, onu yutmak isteyenin boğazından geçmeyecek kadar büyük ve sert bir lokmadır!”
RAMBER: “Batılılar, Türkiye’ye söz dinletecek durumda bulundukça haksız imtiyazlarını koruyacaklardır!”
BALIVET: “Avrupa’nın Türk’e düşmanlığı, dün olduğu gibi bugün de sabit kalmış bir söylemdir!”
ALDERSON: “Batı, Osmanlı’da devletin devamlılığı için gerekli olan evlat katlini sürekli istismar etti!”
D’OHSSON: “Beşeriyeti lekeleyen, mahkemeleri dehşete düşüren kötülükleri türkiye’de göremezsiniz!”
IMBER: “Çöküş döneminde bile Osmanlıların ordularını ikmal ve arazide tutabilme kabiliyeti hayranlık uyandırmıştır!”
DABAĞYAN (Ermeni Yazardır): “Dönemin batılı devletleri Osmanlı’yı yıkabilmek için Ermenileri kullanmışlardır!”
NEAVE: “İslamiyet’in ve Türklerin korudukları değerler, modern medeniyet adına merhametsizce kenara itildi!”
Ne var ki, bizim aydınımızın bir kesimi batıya kuklalık yaptığının belki de farkında olmayarak kendi kendimize düşmanlık etmekteyiz. Sömürgeciler bu günkü ihtişam ve zenginliğe bizim gücümüzü sınırlayarak ulaştıklarının farkındalar, şimdi aynı şeyi devam ettirmek istiyorlar. Sonuç itibariyle, devlet aklının farkına varabildiği “Batılı Sömürgeciler Güçlü Türkiye’yi İstemiyor!” ifadesi, var olma şablonu olarak sürekli milletin ve devletin gözümüzün önünde bulundurulmalıdır. Çünkü bizim bizden başka dostumuz yoktur!
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…