İlmi dayanaklardan yoksun ve keyfi yorumlarla dolu olarak gördüğüm son dönemlerde kaleme alınmış Edip Yüksel’in, Mesaj Kur’an Çevirisi; İhsan Eliaçık’ın, Yaşayan Kur’an Türkçe Meal/Tefsir; Hakkı Yılmaz’ın, Nüzûl Sırasına Göre Necm Necm Kur’ân’ın Türkçe Meâli; Gazi Özdemir’in, Son Davet Kur’ân; Erhan Aktaş’ın, Kerîm Kur’ân Türkçe Çeviri; Mustafa Cemil Kılıç’ın, Anlamak İçin Türkçe Kur’an; Ahmet Hulusi’nin, Allah İlminden Yansımalarla Kur’an-ı Kerim Çözümü; İskender Evrenesoğlu’nun, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali; İsmail Dinçer’in, Tevhid-i Kur’an Meali; Mesut Yılmaz’ın, Kur’an’a Sor; Sonia Cihangir’in, Sonsuz Rahmet; Mert Yüksel’in, Kur’an’ı Kerim’in İnsanca Çevirisi; Mustafa Çevik’in, Nüzul Sırasına Göre Kur’an’ı-Kerim Meali; Yaşar Nuri Öztürk’ün, Kur’an’ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri); Mete Firid’in, Kur’an’ı-Kerim’in Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali; Mustafa Sağ’ın, Evrensel Çağrı; Ali Rıza Safa, Kur’an-ı Kerim Gerçek gibi meallerle ilgili birkaç kelam etmek ve bu meallerin sakıncalı gördüğüm bazı yorumları hakkında okuyucuları bilgilendirmek istiyorum. Zira bana göre bu meallerin hepsi meal adı altında dinin temel dinamikleri ile oynamaktadırlar… Vereceğim örnekleri okuduğunuzda siz de bana hak vereceksiniz.
İlk ve son dönem tefsirleri arasında “el kesme” cezasına ilişkin herhangi bir ihtilaf vaki olmadığı ve bu konuda ümmetin icmâsı bulunduğu halde hırsıza verilecek cezanın ifade edildiği Maide 5/38. Ayetin mealinde Edip Yüksel, “ellerini/güçlerini kesin”; Gazi Özdemir, “toplumla ilişkisini kesin”; Hakkı Yılmaz, “gücünü/güçlerini kesin”; İsmail Dinçer, “o hallerini yok etsinler”; Sonia Cihangir, “ellerini keserek çizin” yorumunu yapmaktadırlar.
Nur, 24/31. Ayette geçen ve “humur” kelimesi ile ifade edilen “başörtü” kelimesine ısrarla “örtü” kelimesi ile karşılayan bu mealler “başörtüsü” yerine “göğüs örtüsünü” uydurmuşlardır. Ayetle ilgili olarak Edip Yüksel, “örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar”; Erhan Aktaş, “örtüleri ile göğüslerini örtsünler (amaç; göğüs yırtmacının örtülmesi)”; Gazi Özdemir, “göğüslerini geleneksel olan örtülerinin bir ucu ile kapatsınlar”; Hakkı Yılmaz, “örtülerini de göğüs yırtmaçlarının üzerine sarkıtsınlar”; İsmail Dinçer, “içlerinde taşıdıkları değerleri örtsünler ve açığa vurmasınlar”; Mesut Yılmaz, “örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar”; Mert Yüksel, “örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar”; Mustafa Cemil Kılıç, “örtüleri ile yakalarının üzerini kapatsınlar”; Sonia Cihangir, “örtülerini yakalarının üzerine koysunlar”; Yaşar Nuri Öztürk, “örtülerini/ başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar” yorumunu yapmaktadırlar.
1400 yıllık içki yasağı konusundaki ümmetin icmaı ve sahih hadislerin aksine Özdemir, Bakara 2/219, Nisa 4/43, Maide 5/90. Ayetlerde geçen içki yasağı hakkında “içki azında fayda var dolayısı ile aklı bulandıracak kadar içilmesi yasaktır. Tamamen yasaklanması doğru değildir. Ayette, sarhoş olacak şekilde içmek, içkinin devamlı kullanılması, alkolik olmak ve sarhoşluk yapıcı miktarı red edilmiştir” açıklamasını yapmaktadır. Ali Rıza Safa, Nisa 4/43. Ayetin “sınırı aşmadan içki içmenin yasak olmadığını çok açık biçimde belirttiğini” ifade etmektedir.
Faiz ile ilgili olarak Özdemir, Rum 30/39. Ayet bağlamında “devlet eliyle belirlenen banka faizinin Kur’an’da belirtilen riba kapsamına girmediğini, devlet eli ile belirlenen faizin meşru olduğunu” ifade eder. Erhan Aktaş; Ali İmran 3/130, Bakara 2/275, Rum 30/39. Ayetler bağlamında “banka faizinin riba olmadığını, haksız fazlalık kapsamına girmediğini, bir hizmet karşılığında alındığını” söyler.
Miras paylaşımı konusunda Erhan Aktaş, Nisa 4/11. Ayet bağlamında “mirasta erkeğin iki kadının bir almasının toplumsal işlevsellik üzerinden ortaya çıktığını, belirleyici rolün erkek ve kadın olmak değil onların toplumsal rolleri olduğunu, günün koşullarında miras paylaşımının yarı yarıya yapılabileceğini” ifade eder.
Kimi ayetlerin günümüzde hükümsüz olduğunu belirten Mustafa Cemil Kılıç, Nahl 16/101. Ayet bağlamında “14 yüzyıllık dönemde hiçbir ayetin hükmünü yitirmediğinin savunulamayacağını, Kur’an’da tarihsel ayetlerin bulunduğunu” söyler.
Kıble konusunda Eliaçık, Bakara 2/115. Ayetinin tefsirinde; “Gerekirse yeryüzünün her tarafında, hatta her yöne durularak namaz kılınabilir” yorumunda bulunmakta ve Kıbleye dönmenin farz olmadığını anlatmaktadır.
Namaz ile sorunları olan meal yazarları Kur’an’da namazı ifade eden “salat” kavramı ile ilgili tutarsız ve mesnetsiz yorumlarda bulunmaktadırlar. Ali Rıza Safa, En’am 6/52; Nur 24/58 ve Kehf 18/28’e dayanarak “namazın günde iki vakit olduğunu ve namazı herkesin kendi dilinde kılması gerektiğini” söyler. Özdemir; Maun 107/4; Araf 7/170 ve Fatır 35/18. Ayetler bağlamında “salat” kavramı için; “salat sosyal dayanışma ve yardımlaşma toplantısına katılmak”, “ekamu’s- salate” ifadesini “sosyal dayanışma ve yardımlaşma ile ilgili kurumları dernek, vakıf, yurt, huzur evi, bakım evi vs. oluşturun ve devam ettirin” anlamına geldiğini ifade eder. Edip Yüksel, “salat” kavramı için “toplumsal politik, psikolojik, sosyal ve ekonomik dayanışma” anlamını verir.
Erhan Aktaş, Lokman 31/17. Ayette geçen “salatı ikame et” lafzının “yardımlaşmayı, dayanışmayı sürdürmek, destek olmak” anlamına geldiğini, namaz kılma anlamının da verilebileceğini; Hac 22/35 ve Tevbe 9/71. Ayetler bağlamında “salatı ikame ederler” ayetine, “yardımlaşmayı dayanışmayı destek olmayı canlı ve diri tutarlar” anlamını vermektedir.
Hakkı Yılmaz, “ikametu’s-salat”, zihni ve mali yönlerden yapılan yardım ve destekle sorunların üstlenilerek giderilmesi işlerinin gerçekleştirilmesi, bunun sürdürülmesi ayakta tutulması zihni yönden okul halk evleri, halk eğitim merkezleri açılması ve bunların desteklenmesi, mali yönden ise emekli sandığı, bağkur, ssk, gibi sosyal güvenlik sistemlerinin teşkil edilmesi yoksul ve yetimlerin desteklenmesi, bekâr ve dulların evlendirilmesi, sorunların sırtlanılması, dertlerin deva bulması için kurumların oluşturulması ve bunların yaşatılması ayakta tutulması” anlamına geldiğini söyler.
Mucizeleri aklileştirmeye çalışan meal yazarları maalesef düştükleri gülünç durumun farkında değiller… Eliaçık; “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol dedik.” (Enbiya 21/69) Ayetinin tefsirinde; “aslında Hz. İbrahim’in ateşe atılmadığını, onu sadece ateşe atmaya teşebbüs ettiklerini ve belki de yağan bir yağmur ile ateşin söndüğünü ve İbrahim’in böylelikle yanmaktan kurtulduğunu” iddia eder. Hâlbuki ilahi emir İbrahim’e selamet olması için ateşe yapılmıştı, yağmura değil. Özdemir; Enbiya 21/68. Ayet bağlamında Hz. İbrahim’in ateşe atılmasını, “ateşin ıstırap ve işkence sembolü olduğunu dolayısı ile Allah’ın onu zindan ve işkenceden kurtardığını” ifade ettiğini, ateşin zindan ve işkence ıstırabı olduğunu ileri sürer.
Hz. Musa’nın mucizeleri ile ilgili olarak Özdemir; Araf 7/107, Taha 20/23. Ayetler bağlamında “Hz. Musa’nın asası gerçek ilahi bilgiyi sembolize eder, asanın ortaya atılması tebliğin yapılması, yılan ise yaşamsal kudreti, değişimi sembolize eder. İns/öğrenci dünyaya gelmeden önce ruha yüklenen bilginin açıklanmasıdır, elin beyaz olması artık bilinçaltındaki bilgileri hatırlayabileceğinin ifadesidir. Hz. Musa; Firavun’un âlimlerini ilahi bilgilerle yenmiş ve cahilliklerini ortaya çıkarmıştır.” yorumlarında bulunmaktadır. Hakkı Yılmaz; Hz. Musa’nın asasının, birikimi, deneysel bilgi birikimini ifade ettiğini çünkü klasik kaynaklara göre asanın tam karşılığının “birikim, sıkı tutulan şey” anlamına geldiğini ifade eder. Eliaçık; “Sağ elindekini at, onların yaptıklarını yakalayıp yutsun. Çünkü onların yaptıkları yalnızca sihirbaz hilesidir. Sihirbaz ise her nerede olsa felâh bulmaz.” (Tâ-Hâ 20/69) ayetinin tefsirinde; Hz. Musa’nın buradan başka hiçbir yerde sihire başvurduğu görülmemiştir yorumunda bulunarak asa mucizesi diye bildiğimiz şeyin aslında Hz. Musa’nın yaptığı bir sihir olduğunu söylemektedir.
Özdemir; A’raf 7/138 Ayet bağlamında denizin yarılması mucizesinin Hz. Musa’nın med-cezir olayını, evren bilgisini ve denizde normalde suyun altında olan kaya yolunun ne zaman belirginleşeceğini bilmesi sonucu gerçekleştiğini ifade eder. Hakkı Yılmaz, denizin yarılması mucizesini farklı anlatmaktadır. Ona göre Allah’ın Hz. Musa’ya Nil üzerinde baraj yapmasını emretti, Hz. Musa barajı yaptıktan sonra baraj yıkıldı, böylece Firavun ve askerleri de helak oldular.
Hz. Salih’in devesi ile ilgili olarak Hakkı Yılmaz, “Allah’ın devesinin, sosyal destek ve yardım kurumları; devenin sulanmasının bu kurumları yaşatmak; devenin kesilmesinin ise kurumların yaşaması için gerekli olan zekât, vergi, aidat vs. gelir kaynaklarının yok edilmesi” anlamına geldiğini ileri sürer. Erhan Aktaş; Kamer 54/27. Ayet bağlamında “dişi devenin günümüzün modern deyimi ile “kamuya ait bir mal”, toplumun ortak malı, diğer bir ifade ile ihtiyaç sahiplerinin yararına sunulan bir imkân olduğunu ve dokunulmazlığının bulunduğunu” ifade eder.
Hz. İsa’nın mucizeleri ile ilgili olarak Özdemir; Enam, 6/111. Ayet bağlamında Hz. İsa’nın ölüleri diriltmediğini cehaleti ortadan kaldırdığını; Ali İmran 3/49. Ayet bağlamında Hz. İsa’nın mucizelerinin tıp bilgisinin insanlara iletilmesi olduğunu ifade eder.
Özdemir; Kehf 18/17. Ayet bağlamında Ashabı Kehf’in uyumadığını, toplumdan uzak yaşam sürdüklerini söyler. Özdemir; Enbiya 21/96. Ayet bağlamında Yecüc-Mecüc’ün olumsuz uzay varlıkları olduklarını, uçan daire, ufo veya deve hörgücü şeklindeki araçları ile geleceklerini iddia eder.
Bu meal yazarlarının bazıları hızlarını alamamış olmalı ki dünyanın sonu ve cennet-cehennem hakkında da birkaç kelam etme gereği duymuşlardır… Edip Yüksel, Bakara 2/25-26. Ayet bağlamında cennet ve cehennem tasvirlerinin birer kinaye ve mecaz olduğunu ileri sürer. Edip Yüksel, Hicr, 15/85-88, Zuhruf 43/61, Enbiya 21/97. Ayetler bağlamında dünyanın sonunun 2280 yılında geleceğine dair bilgi vermektedir.
İskender Ali Mihr, Nahl 16/93. Ayet bağlamında doğuştan bütün insanların dalalette olduğunu söyleyerek her insanın İslam fıtratı üzere yaratıldığını reddeder. Müfessirlerin “Allahtan başka ilah yoktur” şeklinde tercüme ettiği “la ilahe illallah” ifadesini Ahmed Hulusi, Ali İmran, 3/62. Ayetin mealinde “İlâhiyet (tanrı – tanrısallık) kavramı geçersizdir; sadece Allâh! Gerçek ki Allâh “HÛ”dur” şeklinde çevirmiştir.
Bu meal yazarlarından bazıları en son Kur’an’ın da tahrif edildiğini söyleyecek cesareti kendilerinde bulmuşlardır. Edip Yüksel, Tevbe 9/128 ve 129 ayetlerin metne birer ekleme olduğunu ileri sürerek bunların meallerini ayet sayısını zikretmeden verir. Haşr 59/23. Ayet bağlamında Kuran’ı okumada bazı hataların bulunduğunu iddia eder. Allah’ın sıfatının mümin (güvenen) değil (mümen) güvenilen, Hz. Muhammed’in Muhammed (övülen) değil muhammid (öven) şeklinde yazılması gerektiğini belirtir.
Ali Rıza Safa, Kuran çevirisinin Kur’an’ın kendisi olduğunu ifade eder. Oysaki çeviri hiçbir zaman Kur’an olarak değerlendirilemez. Zira tercüme mütercimin Kur’an’da anladığıdır, Kur’an’ın kendisi değildir. Lafzı muciz olan bir kitabın benzeri getirilemeyeceği gibi çevirisi de aslı ile eşdeğer olamaz.
Ali Rıza Safa, Yunus 10/99, Zümer 39/41 ve Bakara 2/256. Ayetlerin laiklik vurgusu yaptığını; Yunus 10/108. Ayetin ise Hz. Muhammed’e laikliğe bağlı kalmasını öğütlediğini iddia eder.
Özdemir, Fil, 105/3. Ayet bağlamında Ebabil kelimesinin, mikrop veya uçaklar/uçan daireler anlamına geldiğini ileri sürer.
Özdemir, Araf, 7/22. Ayet bağlamında ilk yaratılan Âdem ve nesli çift cinsiyetli idiler, cinsel organları vücutlarında gizli idi ve bu yapılan hata üzerine cinsel organları açığa çıkıp dişi ve erkek cinsiyetlere ayrıldılar şeklinde açıklamalarda bulunur.
Ali Rıza Safa, Nisa 4/1. Ayette kadının erkeğin benliğinden yaratıldığının ifade edildiğini ileri sürer. Benlikten var etmek ise maddi değil manevi bir olgudur.
Yukarda nakledilen referansı ve temeli olmayan birçok görüşü eleştirme gereği dahi duymadık. Zira kişisel görüş ve indi yorumlarla yapılan aşırı çeviri-yorumların bilimsel dayanaklardan uzak oldukları görülmektedir. Söz konusu mealleri ele almamızın nedeni, yaygın olmaları, kısmen ücretsiz dağıtılmaları ve gerek yazılı gerekse sanal yollarla erişime açık pozisyonda bulunmalarıdır. Çalışmanın amacı, her seviyedeki insana ulaşma imkânına sahip, içinde birçok hata, yanlış ve aşırı yorum bulunan bu çevirileri kamuoyuna arz etmek ve neden olabilecekleri spekülasyonların önüne bir nebze de olsa geçebilmektir.
Bu konuda geniş bilgi için Yakındoğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisinde yayınlanan ve İSAM makale veri tabanından da ulaşabileceğiniz; “Son Dönem Meallerinde Kur’an’ın Yeniden Yorumlanması Çabaları: Tahlil ve Tenkit” başlıklı makalemize bakabilirsiniz. Makaleyi indirmek için bk. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/815917
Cahit Karaalp
Bu hizmetinizdeyiz dolayısıyla teşekkür ederim. Çok güzel buldum.