Erdoğan: Milli Gelirimiz İçindeki Sosyal Yardımların Payını Yükselttik
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Engelli Vatandaşlarımızın ve Devlet Korumasından Yararlanmış Gençlerimizin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Töreni’nde gündeme dair şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye’yi büyütürken, üretimi artırırken, milli gelirimizi 3 kattan fazla yükseltirken, istihdam yelpazesini genişletirken, tüm vatandaşlarımızı kucaklamaya gayret ettik. Dünyanın en iyi sosyal güvenlik ve sağlık sistemini kurmamızın amacı da budur. Sosyal yardımlar için ayırdığımız yıllık bütçeyi 2 milyar liradan 55 milyar liraya çıkardık. Son 17 yılda tam 339 milyar liralık sosyal yardımda bulunduk. Milli gelirimiz içindeki sosyal yardımların payını yüzde 0,3’ten yüzde 1,2 seviyesine yükselttik.”
Sosyal Yardımlar Arttığı Halde Neden Gelir Dağılımındaki Adalet İyileşmiyor?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en son yayınladığı 2018 yılına ait Gelir ve Hayat Şartları Araştırması, memleketimizdeki en yüksek ve en düşük gelir gruplarının toplam millî gelirden aldığı pay farkının daha da arttığını ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçlarına göre; en yüksek gelir düzeyine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla (2017) göre 0,2 puan artarak yüzde 47,6’ya yükselirken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay 0,2 puan azalarak yüzde 6,1’e geriledi. Bu ne anlama geliyor?
Zengin olanlar daha da zenginleştiği gibi yoksulların durumu daha da kötüye gitmektedir. Demek ki son 17 yılda milli gelir artış oranının biraz üzerinde seyreden sosyal yardım oranları, bu hâliyle zaten kötü olan mevcut sosyal adaleti iyileştiremediği gibi gelir dağılımındaki adaletsizliği daha artırmıştır. Nitekim biz bunu bir ülkenin milli gelirinin ülkede yaşayan vatandaşlar arasında dağılımını ölçen bir uluslararası mukayesede de kullanılan bir istatistiksel hesaplama yöntemi olan Gini Katsayısından da ispat edebiliriz.
İtalyan istatistikçi ve sosyolog Corrado Gini’nin 1912 yılında geliştirdiği Gini Katsayısı, 0 ile 1 arasında bir sayı vermektedir. Bu sayı, sıfıra ne kadar yaklaşırsa o ülkede meydana gelen milli gelir, vatandaşlar arasında baya eşit paylaşılıyor anlamına gelmektedir. Tam tersine 0’dan uzaklaşan ve 1’e doğru ilerleyen katsayı ise bir ülkedeki milli gelirin tamamına yakın çok az kişilere (zenginlere) kaydığını göstermektedir. Türkiye’de zaten yüksek (kötü) olan Gini Katsayısı, 4 yıldan beri maalesef daha da kötüye gitmektedir. 2019 yılına ait istatistikî veriler, henüz yayınlamadığı için 2018 ve 2017 yılına ait değişime yönelik bilgiler size verebilirim. Buna göre Gini Katsayısı bir önceki yıla göre 0,003 puan artış göstererek, 0,408 olarak gerçekleşmiştir.
Bu veriler üzerinden uluslararası bir kıyaslama yapmaya ne dersiniz? Eğitim seviyesinin yanında ekonomide verimliliği yüksek olan gelişmiş Avrupa ülkelerinin hemen hepsinin Gini Katsayısı, 0.250 ile 0,300 arasında seyretmektedir. Bu ülkelerde Gini değeri düşük olduğu için, en yüksek ve en düşük servet sahipleri arasında büyük bir oran farkı söz konusu olmamaktadır. Yani bu ülkelerde yoksul kesimin sosyo-ekonomik durumu fevkalade olduğu için, bütün temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanında yüksek bir hayat standardına sahip olmalarına bağlı olarak onlara yoksul bile diyemeyiz belki ülke içinde zenginlere göre nispeten yoksul ifadesi kullanabiliriz. Buna göre Türkiye’nin gelir dağılımı karnesi, OECD ülkeleri açısından baktığımızda en kötü durumda olduğunu söyleyebiliriz.
Biraz teselli olmak istiyorsanız, şunu söyleyebilirim. Gelir dağılımı açısından Türkiye’den daha da kötü durumda olan ülkeler var. Besin kaynaklarının yetersiz olduğu Afrika ülkelerinin hemen hepsi, bazı Güney Amerika ülkeleri (Şili, Meksika) , Hindistan ve Çin gibi yüksek nüfuslu ülkelerin Gini Katsayısı oldukça yüksek seviyelerde seyretmektedir (0,450-0.501),
Yoksulluğun Giderilmesi ve Sosyal Adaletin Temini İçin Ne Yapmalıyız?
Şüphesiz milli gelirin yıllar içinde artırılması önemli. Kaldı ki milli gelirimizin 17 yılda 3 kat artması da yeterli değildir. Eğer 17 yıl zarfında ekonomide her yıl % 5 ile % 10 arasında istikrarlı bir şekilde artış sağlanmış olsaydı milli gelirimizin bu zaman zarfında belki de 5 ve hatta daha fazla olacaktı. Ancak milli gelirimizi ne kadar da artırsak artıralım yoksulluğu ortadan kaldıracak âdil gelir dağılımına yönelik sosyal politikalar geliştirmediğimiz sürece Gini Katsayı hep yüksek çıkacak ve dolayısıyla artan milli gelirden yoksullar nasiplenemeyecek. Bizde eksik olan işte gelir dağılımı politikalarının yetersiz olmasıdır.
Belli bir ülkede, belirli dönemlerde meydana getirilen millî gelirin, fertler, gruplar veya üretim faktörleri arasında, mümkün mertebe âdil bir biçimde bölünmesi, gelir dağılımı politikalarının özünü teşkil etmektedir. Gelirin âdil dağıtılmasındaki maksat, fertler, sosyal sınıflar veya gruplar arasındaki eşitsizlikleri minimum seviyesine, bir başka ifadeyle farklı seviyedeki hayat standartları asgarî düzeye çekmektir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, belli oranda nüfusun, millî gelirden aldığı pay ile aynı oranda başka bir nüfusun millî gelirden aldığı pay arasındaki farklılığı ifade etmektedir. Bu farklılığa sebep olan olumsuz unsurları bilirsek, sosyal adaletinin nasıl temin edilebileceğinin politikalarını da ortaya koyabiliriz. Mesela kamusal sosyal yardımların milli gelir içindeki payının düşük olması ve vergi sisteminin gayri âdil olması (asgari ücretlilerden vergi alınması, temel ihtiyaç ürünlerinden KDV alınması, yüksek gelir gruplarını kayıran düşük vergi oranları vb) gibi.
Çare, buna göre zenginlere değişik yeni malî yükler getirmek ve elde edilen kaynakları yoksullara dağıtmaktır. Bilhassa hiç geliri olmayan sosyal kesimlere dolaysız veya dolaylı olarak aktarılan sosyal gelirlerle bu kesimin alım gücü ve hayat kalitesi yükseltilebilir. Belki çok bilimsel laflar ettik ama tavsiye ettiklerimiz aslında Allah’ın bize buyurduklarının ta kendisidir. Bakınız ilgili âyet, yoksullara yönelik kamusal sosyal yardımların yapılmasının gerekçesini nasıl açıklıyor:
“…Ta ki (elde edilen millî gelir) sizden sadece zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet (güç, tekel) olmasın…” (Haşr: 7).
Velhâsıl, milli gelirin dağılımını âdilane bir şekilde yapamayan bir devlet, ister istemez sadece zenginlere ilave güç katan kapitalist bir devlet olur. O halde Gini Katsayısının aşağıya doğru çekilmesini ve faizin sıfırlanmasını temin eden iktisadî kalkınmaya dayanan sosyal yardım politikaları geliştirip uygulamalıyız.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments