<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
Prof. Dr .Şener: PKK Meselesi, Türkiye’nin huzur ve güvenliği için halledilmesi gereken bir mesele. Fakat, bu meselenin 30 yılı aşkın bir süredir sona ermemesi, Terör olayının başta Amerika olmak üzere, Batılı ülkelerin bu hareketi maddi ve siyasi olarak desteklemesi ve bu hareketi, kendi politikaları için bir dayanak görmeleri sebebiyle gerçekleşmiştir. Terör faaliyetleri, bir manada, batılı ülkelerin emperyalist hedef ve politikalarının yeni bir versiyonu olarak gerçekleşmekte ve Batı’nın, hakimiyet ve fayda merkezli bakış açısının sonucu olarak karşımızdadır. Konu, sadece Kürt meselesi olmadığı; PKK ve onun türevleri olan illegal gruplarındaki militanların sadece kürtlerden oluşmadığı, ermeni ve diğer batılı ülkelerden paralı askerlerden oluştuğu, olayın kürtlerin haklarının ötesinde uluslararası bir planın parçası olmasından anlaşılmaktadır.
Prof. Dr. Şener: Devlet Bahçeli’nin silah bırakma daveti, herkesin arzu ettiği bir konudur. Fakat, şimdiye kadar; askere, polise, öğretmene ve çeşitli halk kesimlerine yönelik şiddet ve katliam hareketini yapan PKK ve eşdeğer terör gruplarının Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile silah bırakacaklarını düşünmek, pek mümkün olamayacak bir konudur. Bahçeli, herkesin gönlündeki “ümit ve beklenti”yi dile getirerek, toplumun hissiyatını dile getirmiştir. Fakat, bu davetin muhatabı; uluslararası güçlere dayalı bir hareketdir. Bu yüzden Abdullah Öcalan’ın da, hareketin bir elemanı olması dolayısıyla, tüm terör örgütlerine sözü geçecek biri olmadığını bilmek gerekir. Böyle önemli ve kökü yıllara dayalı uluslararası bir konuda onun sözünün, çok başlı ve farklı ülkelerce desteklenen bir harekete etki edemeyeceğini düşünüyorum.
Konunun, hükümete destek veren televizyon ve diğer yayın mecralarında büyük bir ümit ve beklentiye yol açmasının da, terör destekleri gruplara “meşruluk kazandırdığı”nı da dikkate alınması gerektiğini söylemek istiyorum.
Prof. Dr. Şener: DEM Partisinin, eski HADEP’in devamı olarak, Türkiye’nin Siyasetinde, sadece PKK ile bağlantı, ona destek olma ve Türkiye’nin toplumsal konularına duyarsız, “ideolojik yönelimli” bir parti olduğunu birçok olaydan biliyoruz. Özellikle, Güney Doğu’daki devlete isyan hareketlerine önderlik yaptığı ve Parlamento’da, hiçbir ülke meselesine samimi ve çözüm getirici bir tutum ortaya koymadığı herkes tarafından bilinmektedir.
Öcalan ile görüşme konusunun, PKK nın silah bırakması ve Türkiye’de “terörü bitirecek” bir politika oluşturması konusunda DEM’in, samimi olamayacağını düşünüyorum. Çünkü, onların geçmişi, geleceklerinin de bir göstergesi olmaktadır. Her ne kadar hükümeti teşkil eden siyasi partilerin konu hakkında ümit ve beklentileri varsa da, ben karşı tarafın; kemikleşmiş ve terörize edilmiş fikri ve siyasi anlayışı ile bu konuya samimi yaklaştıklarını düşünüyorum. Keşke, benim bu tahminim yanlış çıksa da, ben hata yaptım diyebilsem!..
Özellikle, DEM Partisi heyetinin, Kuzey Irak’a gitmesi ve sanki Türkiye’nin önemli bir meselesini yüklenmiş gibi, boy boy poz verip, açıklama yapmaları onların yeni bir taban ve kendilerine meşruluk kazandırma isteklerinin bir parçası olarak düşünüyorum. Bu konu ile ilgili açıklamalarda, Türkiye’nin meşru bir partisi gibi rol almaya çalışması, şahsen; beni şüpheye düşüyor. Özellikle, Türkiye dışındaki hareketleri de konuya dahil etmeye çalışmaları, doğrusu olmayacak bir duaya amin gibi görünmektedir.
Umarım, geçmişte olduğu gibi, sahte birtakım söylemler ile, toplumu ve özellikle Kürt kardeşlerimizi aldatıcı bir oyunun peşinde değillerdir.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-