SÖZ BÜYÜDÜR

Biz nefsimize zulmettik.
Güvenli sıcacık evinde oturan adam, makyaj salonundan çıkmayan kadın, Filistinli direnişçileri kınıyor, yetmedi akıl da veriyor.
Asla unutmamak gereken o ki kimse yaşamadığı imtihanın masumu değildir. Filistin’de yaşananları bulunduğunuz şartlara göre değerlendirmek tam bir cehalettir.
Akşam olunca güvenli eve girip sıcak yemekler yiyip rahat koltuğuna yayılıp evine bomba düşme riski olmayan adam Filistinli direnişçilere akıl veriyor. Akla zarar bir durum bu.
Sizin ve yakınlarınızın çocukları hiç İsrail’in attığı bir bomba ile öldürüldü mü?
Eşiniz İsrail tarafından atılan bir fosfor bombası ile yanarak öldü mü?
Hiç eşiniz bir İsrail askeri tarafından yerlerde sürüklenip tecavüze uğradı mı?
Katliam işkence taciz tecavüz 70 yıldır yaşıyorlar. Siz olsanız çıldırırdınız, neye nasıl tepki vereceğinizi şaşardınız.
Israrla soracak, sormaya devam edeceğiz. Meselemiz; mazlumun, masumun beklediği, hayata tutunmaya vesile olacak nefesi, insanlık ve necip millet olarak verebilmektir. Hakkın ve adaletin bakışında hangi merkezde olduğumuzu görebilmek, mutlak gerçek olan Gazze halkına uygulanan bu soykırımın acı dolu bekleyişine cevap verecek, dünya kamuoyunda kelebeğin rezonans etkisi timsali olabilmek. Çabalarımızı küçümsemek Rahman’ı gücendirir çünkü çaba bizden sonuç Allah’tandır. Kelebekler gibi kanat çırpmayı başarabilen noktaya gelerek dünya da barış rüzgarını estirecek devinime katkı sağlayabilmek ne kadar güzel bir nasiptir.
Onun için can yakıcı ve rahatsız edici soruları sorarak kalbi mutmaine yürüyecek sorulara cevap aramaya devam edeceğiz.

Yaşamadığınız acılar ve olaylar var iken bu tarifsiz facialar üzerinden ahkam kesebilmek mümkün değildir. Yaşamadığınız acılar ve olaylar hakkında akıl vermek bizi acınası durumlara maruz bırakabilir. Kişi kınadığını yaşamadan ölmeyecektir. Filistinlilerin yaşadıklarının %10’unu yaşarsanız nasıl bir denge kaybı yaşardınız, hayal edebiliyor musunuz? Yalnız olan, dünya milletleri tarafından yalnız bırakılan ve şartlara göre ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan Gazze halkına, Filistin halkına konformizmi ideal edinmiş, hedonizmi din edinmiş erkek veya kadın olarak rahatça koltuğuna yayılmış, empatiden uzak akıl vermenin kozmik alemde bir dönütü olacak. Endişelenmeliyiz!
Ünlü aktör Mel Gibson: ‘’Eğer dünya barış istiyorsa Müslümanlara karşı değil İsrail’e karşı birleşmeli.’’ diyor. Doğru söylüyor fakat Gazze ve İsrail meselesinde, hak ve batıl, karanlık ve nur çarpışır iken kılıcın mazluma dönük olması ne ile açıklanabilir?
Olayın gerçeği şu ki: ’’Söz büyüdür.’’
Müthiş bir algoritma çalışıyor, bütün dillerde feci hileli yönlendirme yaparak gençlere, çocuklara, yetişkinlere, yaşlılara, Kemalistlere, Ülkücülere, Nurculara, Renksizlere, Kimliksizlere, her türlü Irkçıya, PKK’ cılara özel argümanları derleyerek nötron bombardımanına tutarcasına üzerimize yolluyorlar. Bombardımanın şiddetinden akıl ve izan dengesini yitiren hasta adamlar gibi şok tesiri altında kalmış kimse misali donmuş bakıyoruz. El, bacak, kol, kafa kopuyor aklımızda son kalan ve halen ninni gibi şeytan ve aveneleri tarafından kulaklarımıza fısıldanmaya devam eden, yalan yanlış bize empoze edilen hipnoz cümlelerini nakarat etmiş tekrarlıyoruz. Bir bebeğin çığlığı, bir kadının feryadı, bir babanın aslanlar gibi onurunu yitirmeden acıyla kükreyişi dahi bizi kendimize getirmeye yetmiyor. Durum silkelenerek büyük resme bakabilen için besbelli. Sadece Türkiye’de olmayan, dünyanın bütün ülkelerinde ve dillerinde çalışan ve her nabza ayrı şerbeti yudumlatarak sarhoş eden şarabın kimyasını bulan ve bilincimize zerk eden bu algoritmalar durmaksızın çalışıyor. Bu gerçek bu kadar net ve acımasızca her birimizi yutmaya doğru çıldrmışcasına üzerimize geliyor iken sosyal medya savaş alanında bu denli renksiz kalmak nasıl mümkün olabilir?

‘’SÖZ BÜYÜDÜR. ‘’ de ondan mümkün işte.
Peki ‘’BÜYÜ KİME TESİR YAPAR?’’
Ciddi bir topluluk olarak içindeki egonun tutsağı olmuş, aklı dumura uğramış halde halen İsrail yanlısı, soykırım sevicisi, dişine kan değmiş akbaba timsali, kimilerine yaranmışlık hesabı yapan, kandan, gözyaşından sermaye biriktirmeye çaba sarf eden her kişiye bu büyü tutar. Bir de maalesef ki cehaletin esiri olmuş, asli renkleri ayıramayan, bu sebeple renk körü gibi gezerek hastalığını da kabul etmeyen Ebu Cehillere bu büyü tutar. Bu büyülü halin faturası ne bedeller ödetecek?
Küçücük bir alanda 2,5 milyonun yaşadığı Gazze’ye uçak gemisi göndermek.
Korkaklığın ve vahşiliğin en açık göstergesidir çünkü işgalci topluluk suçludur. Suçlu kişi korkaktır. Uluslararası Ceza Soruşturmaları Enstitüsü’nde eğitmen ve askeri danışman Garlasco, İsrail’in yaklaşık bir hafta içinde Gazze’ye attığı 6 bin bombanın, ABD’nin Afganistan’a bir yılda attığına eşdeğer olduğu söyledi.⁠
Ayrıca çok dar bir alanda 2,5 milyonun yaşadığı Gazze’ye uçak gemisi gönderme ve bu denli tahrip edici bombardımana maruz bırakmak, bizlere de gözdağıdır. Gazze’nin dünya sahnesinden çekilmesi, Kudüs’ün düşmesi ile İstanbul’un işgali sahnesine gidişat evrilecek . Konunun uzmanlarından dinlediğimizde büyük resim binlerce yıldır değişmeyen siyasi bir kader olarak tescilli. Bugün safın net değilse ne zaman net olacaksın?
Soru işaretlerin olabilir, sorunların olabilir ama kardeşim savaş zamanında konuştuğun her bir kelimenin, cümlenin ve dahi sustuğun her bir lahzaya yansıyan beden dilin suyun akış yönünü belirleyecek. Söz büyüdür derler. Ekleyelim biz de: ‘’SUSMAK DA BÜYÜDÜR’’.
ABD Başkanı Joe Biden ve Batı medyası Hamas’ın İsrailli 40 çocuğun başını keserek öldürdüğüne dair kara propaganda yapmıştı.
Çocuklarla ilgilenen Hamas savaşçıları:“ Biz çocuklara dokunmayız.” mesajını verdi.

Buna karşılık İsrail bombalarıyla son 1 hafta içinde en az 500 çoçuğun öldüğü rapor ediliyor.
Medeniyet ve Tarih Araştırmacısı Musa Biçkioğlu hocamızın bir paylaşımında bu iftiranın asılsızlığı mübin delillerle ispat edilir iken konunun asılsızlığına rağmen söylemlerin sebep olduğu ve zalimin tarlasını sulayan değirmenin çarkına hizmeti fevkalade bir iç muhasebeye sevk ederek veballerinden bizleri ürkütüyor. Buyurun:
‘’Bu (çocuk kesme) iddiası dahil bir çok iddianın yalan olduğunu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bir çalışmayla ispat etti. Çalışma günlerce evvel haber sitelerinde yer aldı.’’ der ve ekler:
‘’Üç noktaya dikkat edilebilir:
Birincisi, fasık biri haber getirse hassasiyetimize rağmen İsrail ve yandaşları iftiralarıyla biz Müslümanların küçümsemeyecek bir kısmının duruş ve söylemini sarsabilmiştir. İkincisi bir Müslüman olarak son olaylarda gerçekte de suç işlenmiş olabilir ve/veya muhtemel “işlenmiş bir suç(!)” olsa da (karşı çıkarız ayrı bir durum) bu suçun İsrail’in zulmüne keffâret sayılarak yeni zulümlere referans teşkil ettirilip katilin masum ve mazlum çizgisine çekilmesine zemin hazırlayacak bir duruşun mazur görülebilir bir yanı olabilir mi?
Üçüncüsü, atılan iftiraların ortaya çıkarılması konusunun ehemmiyeti, devlet olarak Türkiye’nin konuyla ilgilenmesini gerektirecek bir ehemmiyete haiz olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak (özellikle ilk günlerde) bazı kardeşlerimizin duruş ve/veya tutumlarını, ne insaf ve vicdan çizgisinde ne de devlet millet hassasiyeti bağlamında doğru bir yere konumlanamadıklarını göstermektedir.‘’
https://m.haber7.com/amphtml/dunya/haber/3358577-sosyal-medyada-yayilan-israil-yalanlari-iletisim-baskanligi-dogrularini-paylasti
Sadece bu mu? Elbette hayır. Siyonizm karşıtı ünlü Yahudi psikolog Gabor Mate konuşmuş:

“İşgal altındaki topraklarda Filistinlilerin maruz kaldıklarını gördüğümde iki hafta boyunca ağladım. Bu, 20 ve 21. yüzyıldaki, hala devam eden, en uzun etnik temizlik operasyonudur.”

İskoçya Başbakanı Hamza Yusuf, sosyal medya platformu X’ten Filistinli eşi Nadia El-Nakla’nın Gazze’de mahsur kalan annesinin videosunu paylaştı.
Elizabeth El-Nakla, gözyaşlarına hakim olamayarak konuştuğu videoda, şunları söyledi:
“Bu benim son videom olacak. Gazze’den herkes bizim olduğumuz yere doğru ilerliyor. Bir milyon insan. Yiyecek yok, su yok ve hâla giderken onları bombalıyorlar. Onları nereye koyacağız? Ama kızlarım, hastanedeki tüm bu insanlar tahliye edilemez. İnsanlık nerede? Dünyanın neresinde insanların kalbi var da bu çağda buna izin veriyor? Allah yardımcımız olsun, hoşça kalın.”
Olaylara İslamofobik bakanlar açısından; ‘’Bu masum kadın da mı hakikati görmek üzere şartlanmış perdenizi yırtarak, içinizi sızlatmıyor?’’ sorusunu soruyoruz.
Filistin Dışişleri Bakanlığı’ndan haber olarak gelen ve gözlerimizin önünde gerçekleşen vahşette de mi hakikati görmüyoruz? İşgalci İsrail, Filistinlilere karşı -Gazze’nin kuzeyinde Kerame bölgesinde- uluslararası yasaklı olan beyaz fosforu kullandı. Fosfor bombası, savaş suçu kapsamına giren kimyasal bir silah. Beyaz fosfor olarak da anılan patlayıcı, infilak ettikten sonra yanarak havadan yere doğru iniyor.
Dumanıyla perdeleme işlevi gören fosfor bombası, 155 milimetrelik top mermisi patladığında oksijenle temas kurarak ateş alıyor. Bu ateş, geniş bir alanı kaplıyor. Yerde de patlamalar meydana geliyor. Fosfor bombasının çıkardığı dumana maruz kalanlar boğularak can veriyor. Vücut, cilt altından içten dışa doğru yanıyor ve yanma durdurulamıyor. Beyaz fosfor yalnızca yakıcı değil, böbreği ve karaciğeri de etkiliyor. Organ yetmezliğine neden oluyor ve ölüme yol açıyor.
İşgalciler bu silahı Gazze’de masum sivillere atıyor. Biz yine bizi uyutan ninnileri mi söyleyerek yanı başımızdaki cellatın katliamını ve feryatlarını işitmeden bilmezden gelen haller ile afetin fitilini ateşlemeye devam eden üç maymunu oynayacağız.

Dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden #Gazze Şeridi, çok dar bir alanda 2,3 milyon #Filistinliyi barındırıyordu?! Nufusu hızla azalmakta.

Gerçekten şok edici bir sessizlik ve sanki ölü toprağı var üzerimizde. Ne oldu bize?
Bu gidiş nereye?
Whats up durumlarında kahvelerini bile paylaşan insanlar bir bebeğin ölümünde nerede?
Pire için yorgan yakan, söz de ‘’zulme karşı aslanlar gibi olan cesur kahramanlar(!)’’ nerede?
Rabbimiz bize acısın, bize şuur versin, çok ürkütücü bir sessizlik var.
Yapılabilecek hiçbir şey yok mu?
Hayır, var.
Tekrardan silkelenerek cenahımızı mazlumdan yana belli edelim. Hak ve batıl, karanlık ve nur çarpışır iken kılıcımız karanlığa hizmet etmesin, mazluma dönük olmasın.
Hamas: “Topraklarımızı terk etmeyeceğiz, zorunlu göç yaşanmayacak. Kahraman #Filistin halkını #Gazze’den güneye veya Mısır’a gitmeye çağıran işgalcinin isteğini reddediyoruz.’’ Derken esaretten usanmış onurlu bir toplumun ölümü göze alan, kutsallarına ve vatanına adanmış şerefli mücadelesini görüyorsunuz. Şehadet ile dünya ve ahiretin kurtuluşunu kazanan Gazze ve Filistin’in masum halkı bizi tekrardan düşündürmeli. Dünya görevlerini Gazze Halkı tamamlamaya yemin etmişler belli. Sahneden büyük bir onur ile selam vererek çekiliyorlar. Gazze’nin dünya sahnesinden çekilmesi, Kudüs’ün düşmesi ile İstanbul’un işgali sahnesine gidişatı tetikleyecek.
Hazır mıyız böyle bir felakete? Filistin ve Gazze halkı için söylediğimiz haklı haksız tüm ithamlar ile kendi öz vatanımızda yüzleşmeye? Bence hiç hazır değiliz. O vakit Efendimiz Hz. Muhammed as’ın duası ile dua edelim. Allahümme Amin,
Ey Kitabı indiren, bulutları gökyüzünde, gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allah’ım!
Düşmanı perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl. (Buhari)
Rabbimiz!
FİLİSTİN’e merhamet, mücahidlere zafer nasip et. Onları yenik duruma düşürerek dünya ve ahiret vebalinin omuzlarımıza yüklenmesi ile belimizi bükücek yüzümüzü kara edecek, dünya ve ahiret zilletini üzerimize celb edecek afetten koru.
Selam ve dua ile kalın.

#gazze #filistin #israil #aksatufanı #anadoluajansi #anadolu #gazze #gazaunderattack #RecepTayyipErdoğan #Gaza #palestine #israel