Kur’an, tarihin derinliklerinden bugüne uzanan insan davranışlarına ve sosyal etkileşimlerine dair eşsiz bir ayna işlevi görür. Ayetlerin sunduğu çeşitli anlatılar, insan topluluklarının birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerine, değerlerine ve karşılaştıkları etik sorunlara ışık tutar. Bu bağlamda Kuran’ın sunduğu olumlu / olumsuz insan tipolojileri, tarih boyunca insanların hangi etik ve ahlaki sınırlarla karşılaştıklarını ve bu sınırları nasıl aştıklarını gözler önüne serer. Bu yazı, Şuayb kıssasının anlatıldığı pasajda yer alan Hûd 11/87 ayet çerçevesinde Medyenlilerin atalarından devraldıkları dine bağlılıklarını, ilahi risalete karşı çıkarken sergiledikleri negatif tutumlarını ortaya koymaktadır. Yazının odak noktası, Hz. Şuayb’ın ıslah çabalarına karşılık aldığı ironik yanıt ve bu yanıtın Müslümanlar için dinî, ekonomik ve iletişimsel açıdan ne ifade ettiği olacaktır. Bu analiz, Medyenlilerin Hz. Şuayb’ın dini ve ekonomik eleştirilerine direnç gösterme biçimlerini ve bu direncin, onların sosyal ve dini yapıları üzerindeki etkisini daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Ayrıca bu çalışma, Şuayb kıssasının günümüz Müslümanlarına yönelik olumsuz tutumlara nasıl projeksiyon tuttuğuna ilişkin bir değini de içerecektir.
Medyenlilerin atalarının ibadet ettikleri şeyler putlardır. Atalardan devralınan mirasın hakikat olarak algılanması zihne vurulmuş bir prangadır. Hâlbuki ataların söyledikleri ve yaptıklarının doğru olanları alınır, yararlanılır, yanlış olanları (putperestlik gibi) ise bir kenara bırakılır. Ne yazık ki bu prangayı kırmaya çabalayan Hz. Şuayb’ın tevhid ve adalet çağrısına aldığı yanıt alay olmuştur: “Dediler: Ey Şuayb, atalarımızın ibadet ettiklerini ve mallarımızda istediğimizi yapmayı bırakmamızı sana namazların mı emrediyor? Şüphesiz sen, gerçekten yumuşak huylu, aklı başında bir adamsın.” (Hûd 11/87). Medyenliler iyice yoldan çıktıkları için tevhidi, israf etmemeyi, namaz kılmayı akıllı adamın yapacağı bir şey olarak görmemektedir. “Ayetteki namazdan kasıt namazın da dâhil olduğu dindir.” şeklindeki görüş esas alınırsa Medyenlilerin alay ettiği şey İslam olmuş olur. Zaten kelime anlamı olarak salat (namaz), “önde giden atı takip eden at” demektir. Bu durumda namaz kılan kişi, dinin gereklerine dikkat eden kişidir. Onların, “mallarında istedikleri gibi tasarruf yapmalarına” dinin engel olduğunu düşünmeleri, Hz. Şuayb’ın onların ekonomik alandaki adaletsizliklerine dair eleştirilerinden hoşlanmadıklarını göstermektedir. Bir ihtimal de onlara, yoksulların hakkı olan zekâtın verilmesinin emredilmiş olması ve onların buna karşı direnmesidir. Her hâlükârda “ölçüde ve tartıda hile” yapmak çabalarına ket vuran dinî söylem, onları rahatsız etmiştir. Alay ettikleri şeyin Şuayb’ın namazı değil, “namazları” oluşu, onun çokça namaz kıldığını gösterir. Onların bu çıkışı, günümüzdeki “Bu çağda bu kafa!” şeklindeki Müslümanlara dönük aşağılamayı çağrıştırmaktadır. İnkârcılar, “yumuşak huylu, aklı başında” sözleriyle ironi yapmaktadır. Benzer şekilde alçak durumdaki cehennemliklere “Tat bakalım, hanı sen kendince üstündün, şerefli idin.” (ed-Duhân 44/49) denilirken de ironi yapılmıştır. Medyenliler, gerçekten Hz. Şuayb’ın yumuşak huylu ve akıllı olduğunu düşünselerdi onun getirdiği dine iman ederlerdi. İroni yapmadıkları düşünülürse bu durumda Hz. Şuayb’ı beğenmiş ama dinî söylemine karşı çıkmış olurlar. Bir ihtimal de müşriklerin, “Müslümanların Hz. Şuayb’ı yumuşak huylu ve akıllı görmeleri” ile alay ediyor olmalarıdır. Ayetteki “Şüphesiz sen, gerçekten yumuşak huylu, aklı başında bir adamsın.” sözü bir nakil olmayıp, yüce Allah’ın söylediği bir söz olduğu varsayılırsa bu durumda Hz. Şuayb övülmüş olur.
Şuayb kıssasına dair bu yazıda ele alınan Hûd 11/87 ayetindeki incelikler, Kur’an’ın tarihsel ve modern bağlamlarda geçerli olan etik ve sosyal etkileşimlere dair zengin bilgiler sunduğunu ortaya koymaktadır. Medyenlilerin hak dine karşı dirençli tutumu, mevcut inanç ve uygulamalara sıkı sıkıya bağlılığın genellikle yeniliklere karşı kapalı oluşun resmidir. Hz. Şuayb’ın ıslah çabalarına gelen ironik yanıtlar, Allah’ın rızasına uygun dinî ve ekonomik dönüşümlerin genellikle mevcut güç yapıları tarafından alayla karşılandığını ve bu durumun günümüz Müslümanlara yönelik tutumlarına da yansıdığını göstermektedir. Özetle bu ayet, Kur’an’ın evrensel etik ve sosyal öğretilerine ayna tutmanın yanında toplumların dinî, ekonomik ve sosyal reformlara verdiği olumsuz tepkilerin ahlaki değer eksikliklerinden kaynaklandığına işaret etmektedir.
Anahtar kelimeler: Tefsir, Şuayb, Hûd Suresi, Namaz, Din, İbadet.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…