Müslümanların bütünlüğünü parçalamak için, kendilerini -sözüm ona- “İndirilmiş din” mensubu, kendi dışındakileri de “Uydurulmuş din” yanlısı olarak ilan eden bir güruh; İstanbul’un Edirne Kapısında inşa ettikleri mescitlerinde her hafta okudukları hutbelerinde, 1400 yıllık ümmetin tarihinde hakkında icma edilmiş inanç değerlerine, dudaklarını büzüp gözlerini süzerek, saldırmaktadırlar. Hiç hoşlanmadıkları Emevi saltanat döneminde okunan hutbelerde Peygamber ailesine küfürler edildiği gibi, bunlar da her fırsatta sünnete ve onun sözlü ifadesi hadislere hakaretler yağdırılmaktadır.
Yakın geçmişte, Sünnete karşı olan hıncını bir oryantalistten daha ileri giderek dışa vurmuştu. “Tarih boyunca dünyada hiç gazete yokken, bu coğrafyalarda, dünyanın en çok satan gazetesi ‘fısıltı gazetesi’ idi. Peygamberinin diline 1.5 milyon hadisi uydurup koyan tipi, sözlü kültür üretti”, “Ebu Hureyre, beşbin hadis yumurtladı” demişti. Son örneğine de geçtiğimiz günlerde şahit olduk. Hadis kitaplarını “Paralel Kur’an” diye vasfeden bu hadis inkârcısı, kinini öfkeyle mezcederek şöyle diyordu: “Ben lafı eskiden çok dolandırırdım, şimdi lafı küt diye koyuyorum. Hadis usulü, yalan söyleme usulüdür. Tamam mı? Yalanı tumturaklı söyleme usulüdür. Öyle bir usul filan yok ortada…”
İşte bu son sözlerini duyunca içim cızz etti. Çok acıdım. “Yarabbi, verdiğin akıl nimetinden kimseyi mahrum etme” dedim. Bu arkadaş bir zamanlar Müslümanların takdirle andığı ve bağrına bastığı, özüne ve sözüne inanılan biri idi. Kitapları ve köşe yazıları zevkle okunurdu. Ne olmuş buna yarabbi! Aklını iyice oynatmış. Sünnet düşmanlığı buna kafayı yedirtmiş. Bir insanın aklı alındığında demek ki böyle ürünler ortaya çıkmakta..
Hadislerin sahihini sakiminden ayırdetmek için usul âlimlerinin kılı kırk yararak ortaya koyduğu metodu toptan reddetmek akıl işi mi? Geçmişteki yazılarında ve televizyon programlarında “Biz, geçmişi toptan kabul veya toptan reddetmeyiz. Bu hastalıklı bir ruh halidir. Elma kurtlu diye toptan atmayız, kurdunu temizler elmayı alırız. Pirinçte taş var diye çöpe atmayız. Taşını ayıklar, pirinci kullanırız. Çocuğumuz bezini kirletti diye bezle beraber çocuğumuzu çöpe atmayız. Bezi çıkarır atar, çocuğumuzu bağrımıza basarız. İşte geçmiş âlimlerimizin de hatalarını ayıklar, doğrularını baş tâcı ederiz” diye beylik laflar ederdi. Şimdi ise Usuldeki yanlışları atıp doğrularını almak varken fırıldak gibi görüş değiştirerek reddi miras üzere yeni bir din inşa etmeye çalışıyor. Ben de işte bu durumuna “Fikri döneklik bu olsa gerek” deyince de, Rasûlullah’a en büyük edepsizliği ve saygısızlığı yapan ahlak âbideleri (!) bana edep dersi vermeye kalkışıyorlar.
Daha önceki bir yazımızda da bahsettiğim gibi İhsan Süreyya Sırma hocanın “Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri” adlı eserinde; “İngiliz ajanları hükümete, Müslümanlarla ilgili yirmi yedi maddelik bir rapor sunarlar. Bu maddelerden biri “İslam’ı Müslümanların gözünden düşürmek için, İslam âlimleri itibarsızlaştırılmalıdır” dediği gibi bunlar İngiliz projesindeki bu maddeyi tıkır tıkır çalıştırıyor. Bilerek yapıyorsa ihanet içinde, bilmeden yapıyorsa gaflet ve dalalet içindedir. Her ikisi de İslam’a ve Müslümanlara büyük zarar vermektedir.
Asırlar boyu bütün âlimlerin yanlış yapması, Kur’an’ı ve Sünneti hep yanlış anlamaları, hepsinin yanlış metotlar geliştirmesi ve sadece bu yeni yetmelerin doğru anlaması ve doğru usuller geliştirmesi akla ziyan bir iddiadır ve bir akıl tutulmasıdır. Bireysel hataları anlarım da âlimlerin topluca hata etmiş olmalarını külahıma anlat. Bunları ancak seni kahkahalarla dinleyenlere anlatırsın. On bir asır çöplükte olan Sünnet düşmanlığını tekrar gündem yapmak mümince bir duruş değil. Allah sana şifa versin.
Bu adamın son çıkışlarıyla ilgili olarak, Necmettin Erbakan Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Profesörlerinden Orhan Çeker hocanın sözleriyle yazımıza son verelim: “Hey ‘Hadis usulü, yalan söyleme usulüdür’ diyen kişi! Bu söz oryantalist ağabeylerinin sana üflediği bir söz. Bu söz Kazfu’l-Muhsanât’tan (namuslu kadına zina iftirasından) daha ağır bir iftiradır. Çünkü Hadis usulü kitapları ‘yalan söyleyenin rivayeti reddedilir’ der. Yani hadis usulü yalan sözü doğru sözden ayırma usulüdür. Yani hadis usulü tümden yalan ve şov olan seni reddettiği için sen bu sözü söylüyorsun. Sen tümden yalan ve iftirasın, iftiranın taa kendisisin. Cami duvarına pislemeyi marifet sayan birisin. Ağabeylerinden hayli aferin aldığın çok kesin! Ben asıl senin bu şovlarına, sanki vahiy imiş gibi tabi olanlara acıyorum. Sen zaten mühürlüsün. Hakka dönmen imkânsız ama her şeye rağmen sana tevbe tavsiye ediyorum. Malumdur ki çıkmadık candan ümit kesilmez. Mahşerde beni uyaran olmadı dememen için seni uyarıyorum. Yani sana da acıyorum.”
Haklı söze ne denir? Sünnet inkârcıları iyice zıvanadan çıktılar, diline, gönlüne sağlık Orhan hocam. Gerisi lâf-ı güzaf.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…