Suriye’de Şehit Olan Beş Askerin Acı Haberleri Ailelere Ulaştı
Suriye’nin İdlib kentinde rejim tarafından yapılan yoğun topçu atışı sonucu şehit olan Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Halil Açıkgöz‘ün (22) şehadet haberi Gaziantep’teki ailesine ulaştı. Piyade Uzman Onbaşı Fatih Saylak‘ın (26) Kahramanmaraş’taki baba ocağına ateş düştü. Şehit olan Uzman Onbaşı Enes Alper‘in (23) acı haberi memleketi Niğde’de, uzman Onbaşı İbrahim Albayrak‘ın ise Kayseri’deki babaevine ateş düştü. Ve son olarak Piyade Uzman Onbaşı Davut Özcan’ın şehadet haberi Kırıkkale’de yaşayan ailesine verildi.
Suriye Devleti ile Savaşa mı Girdik?
Sevgili Okuyucularım;
Şehit düşen askerlerimizin her biri vatan evlatlarımızdır. Şehitlerimize Allah’tan namütenahi rahmet, yaralı Mehmetçiklerimize acil şifalar ve kederli ailelerine sabrı cemil diliyorum.
Daha bir hafta önce Sayın Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın günü birlik Ukrayna ziyareti arifesinde yine gözlem noktalarına yönelik topçu ateşi sonunda 8 şehit vermiştik. Gerçi bu saldırıya topçu atışlarıyla karşılık verildi ve Suriye rejimine bağlı birçok asker öldürülmüştü ama bu olay Rusya ile resmen savaş hâlinde olan Ukrayna ziyareti ile ilişkilendirilebileceği için, Suriye rejimine ve ordusuna her türlü destek veren Rusya ile aramızın iyiye gitmediğinin açık bir işareti olarak görülebilir.
Türkiye, Suriye’de Rus askeri birlikleriyle direkt olarak çatışma noktasına girmek istemediğini ve Soçi mutabakatına riayet edilmesi gerektiğini söylemiş ve sorunun çözümü için ümidini Rus heyetinin Ankara’ya gelmesine saklamıştı. Ama bu heyet ile görüşmeler sürerken, Suriye’de yine beş şehit verildiğine dair haber geldi. Suriye rejimine bağlı askerler, ya Ruslardan bağımsız/habersiz olarak böyle bir harekete girişmekte, ya da Rusların onayı veya en azından sessiz kalmalarına bağlı olarak Türk askerimizi şehit etmektedir. Diplomatik görüşmelerin fayda sağlayamayacağı bir döneme girildiğinde, karşılıklı güven tamamen sıfırlanır ve herkes birbirini suçlar ve son çare olarak silahlar konuşur. Yoksa böyle bir sürece mi girdik?
Biz Türkiye olarak Suriye rejimiyle direkt olarak diplomatik ilişki kuramadığımız sürece Rus yetkililerin beyanlarına bağımlı kalacağız. Ama öyle görülüyor ki onların açıklamalarına da inanmak artık hayli güç. Esed ile Putin arasında Türkiye aleyhine gizli bir anlaşma mı yapıldı acaba gibi akla bin bir türlü soru geliyor ister istemez. Zor bir durumdayız.
Dün akşam geç vakitlerde Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan başkanlığında güvenlik zirvesi yapıldı. Buna göre bu zirvede rejim unsurlarının İdlib bölgesine takviye olarak gönderilen Türk askerine düzenlediği saldırıya karşı atılacak adımlar ele alınmıştır. Edinilen bilgiye göre, toplantıda şehitlerin kanının yerde kalmaması ve saldırıya misliyle karşılık verilmesi kararlaştırıldı. Verildi de. Haince yapılan saldırılara karşı silahlı mukabelede bulunuldu ve 101 rejim unsurunun etkisiz hale getirildi. Gördüğünüz gibi kullanılan dil her ne kadar resmi bir nitelik taşısa da söylenen şu: Biz de 5 şehit askerimize karşılık olarak Suriye devletinin ordusuna mensup 101 asker öldürdük
Suriye devleti ve ordusu diyorum çünkü biz Suriye rejiminin başında olan şahsa her ne kadar katil Esed diyorsak da Birleşmiş Milletler nezdinde kendisi halen Suriye devletinin başkanıdır. ABD, ne kendi inisiyatifi ile, ne de Libya’da Kaddafi’ye yaptıkları gibi NATO’yu devreye koyarak, Esed rejimini devirmeye yaklaşmadı. Kaldı ki Esed rejimi, Rusya ve İran tarafından desteklenmektedir. Bu durumda Suriye’ye karşı her türlü silahlı eylem, Rusya ve İran ile ilişkilerimizi de fevkalade bozacaktır. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali hakikaten zor durumdayız.
ABD ile de aramız hiç iyi değil. Biz Türkiye için bir tehdit unsuru olan terör örgütü PKK-YPG ile Suriye topraklarında savaşırken, Pentagon, 2021 mali yılı için Kongreden YPG/PKK terör örgütü dâhil Suriye’de ABD’nin desteklediği güçler için, 200 milyon dolar fon talebinde bulundu. Geçmiş yıllarda da NATO müttefikimiz ABD, sözde DEAŞ’a karşı YPG/PKK’yı silahlandırmıştı. Bugün emperyalist yabancı güçlerin yürüttükleri vesayet savaşlarının bir sonucu olarak Suriye devleti, birkaç parçaya ayrılmış durumdadır. Ya Esed rejimi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü yeniden sağlayacak, ya da iç savaş daha yıllarca şu veya bu şekilde devam edecektir.
Sulh sağlanamadığı sürece bu topraklarda Müslüman kanı akmaya devam edecek. Unutmayalım Suriye rejimine bağlı askerlerin ismi de Ahmet ve Mehmet’tir. Altını çizmeye devam ediyorum. Sulh sağlanamadığı sürece sivil halktan da binlerce masun Müslüman ölmeye devam edecektir. Sulh sağlanamadığı sürece bırakınız mevcut göçmenlerin Suriye’ye geri dönmelerini beklemek ülkemize yine milyonlarca Suriyeli göçmen akın edecektir. Sulh sağlanamadığı sürece göçmenler için daha çok kaynak ayırmak mecburiyetinde kalacağız, askeri harcamalarımız artacak ve ekonomimiz daha da kötüye gidecektir.
Suriye’de bu karışık durum hâkim iken yurt içinde milli birlik havası arzu ettiğimiz seviyede seyrediyor mu? Kıbrıs Barış Hareketinde ve sonrasında zorlukları milletçe aşabildik. Ya bu sefer? Muhalefet her ne kadar şehit haberleri karşısında üzüntülerini ifade ediyorsa da hükümetin Suriye politikalarına ta baştan beri destek vermiyor. Suriye’de yaşananlar, korkarım iç siyasetimizi de daha da alevlendirecek. Bunun için hükümetimize büyük görevler düşüyor. Muhalefeti aydınlatmak, meclisi daha etkin hâle getirmek ve Suriye ile ilgili kararlar alınırken, mutlaka Türkiye ittifakı ruhuna riayet etmek gerekir. Hükümetimiz, bu zor geçidi ancak akli selim ve istişare ile aşabilir. Allah, bizleri bu müşkül durumdan kurtaracak kolaylıklar ihsan etsin ve Suriye ile savaşa girmekten korusun. Amin.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi