Kur’anî İman ve ahlâkı ahlâkını gündeme bile getirmeyen yöneticilerin, İslâm’a kapalı ama küfrün ve ahlâksızlığın her çeşidine açık maddeci düzenin sırtlan) payı var hamile kadının ırzına geçme olayında. Allah’ı hukuka, ahlâka, eğitime, devlete karıştırmayanlar, siz, evet siz suçlusunuz, bu katilleri siz yetiştirdiniz, onları bu hale siz getirdiniz, dolayısıyla katil sizsiniz.
“Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde dokuz aylık hamile Suriyeli Emani Al-Rahmun adında bir kadın, tecavüz edildikten sonra on aylık oğlu ile birlikte başı taşla ezilerek vahşice katledildi.” (Gazeteler)
Kur’an bu ırz düşmanı, vahşi katillere “hayvandan da aşağı” der. Hayvan böyle bir vahşet sergilemez çünkü. İyi, tamam da, bu ırz düşmanı katiller uzaydan gelmedi. 9 aylık hamile bir kadına ve 10 aylık bir bebeye saldırabilecek ortamı, aslında Allah korkusu diye bir anlayış bırakmayan Batı kriterlerine, Atatürk ilkelerine borçluyuz. Yönetime, okullara, mahkemelere, meclise, sokaklara, kamusal alana İslâm’ın müdahale etmesini yasaklayın, daha ne hamile kadınlara ve on aylık bebelere saldırılar ortaya çıkacak. Devlet ve medya ektiğini biçiyor.
“Bu gidiş nereye?” diye kimse sorgulamıyor. Sebepler aynı kalsın, bu sebeplerin doğal neticesine karşı çık! Böyle bir ucube yaşanıyor.
Sınır tanımaz cinselliği ve her çeşit haramı özendiren dizilerle, teşhirciliği moda olarak görenlerle tahrik edilirse, özgürlük adı verilen Hevâ/Nefsi arzular tanrısının emrine girilir ve hazcılık din haline getirilirse olacağı budur. Azgın köpekler, tedbir alınacağına, tam tersine, saldırması için kışkırtılırsa köpekler kadar onları kışkırtanlar da suçlu değil midir?
Fıkra gibi kıssayı ya da kıssa gibi fıkrayı bilirsiniz: Nasreddin Hoca bir gün büyükçe bir köye gitmek için yola çıkar. Köye yaklaştığında, köyün dışında aç köpekler hocayı kendi usullerine göre “hoş geldin” karşılamasına çıkarlar. Hoca, üzerlerine doğru parçalayacakmış gibi gelen köpeklere “hoşt, hoşt, hoştbulduk” demeye çalışırken, elini yere uzatır. Yerde duran kocaman taşlardan birini alıp korkutmak için köpeklere atacaktır. İyi de, büyük köyün yolları parke taşlarıyla kaplıdır. Hangi taşa uzandı ise, hiçbir taşı yerinden sökemez. Molla Nasreddin şöyle der: “Ne biçim köy burası, taşları bağlamışlar, itleri salıvermişler!” Hâlbuki taşları değil, köpekleri bağlamaları gerekiyordu.
İki Ayaklı Hayvanlar
Evet, iki ayaklı hayvanlara alabildiğine hayvanî özgürlük serbest ve kanun teminatında olacak; Haramlara karşı nehy-i ani’l-münker yapıp bunu Allah’ın suç saydığını söylemek ise kişilerin özgürlüğünü kısıtlamak kabul edilip suç sayılacak… Müslümanlara Müslümanca faâliyet konusunda nice zorluklar, yasaklar, kınamalar, cezalar revâ görülürken; her türlü ahlâksızlığa, cinsel azgınlığa özgürlük veriliyor. Bir Müslüman, Müslümanca, günaha girmeden caddeye çıkamaz, denizden, deniz kenarından gereğince istifade edemezken; inlerinden çıkmış iki ayaklılar sokakta teşhir ve sevişme özgürlüğünü doyasıya kullanıyor.
Siz Allah’tan korkmazlar, siz jakoben laikler, Batıcılar! Övünün eserlerinizle. Bu katiller sizin eseriniz. Siz eğittiniz, siz yetiştirdiniz bunları. Allah’ın emir ve yasakları yerine temelsiz ilkeler öğrettiniz. İslâm ahlâkı yerine, sınırsız özgürlüğü sevdirdiniz. Siz azdırdınız bu gençleri. Açıkta bırakılan yerlerinin örtülen yerlerinden daha çok olduğu sözüm ona giysilerle siz baştan çıkardınız bu gençleri. Bakılacak yeri okunacak yerinden çok fazla olan boyalı basın, sanal medya aracılığıyla ve gâvuru bile utandıracak TV. programlarıyla, siz özendirdiniz fuhşu. Ahlâk nutukları atmaya hakkınız yok. İmansız ahlâk mı olurmuş hiç? Olsa olsa ne idüğü belirsiz “etik” olur. İmanın olmadığı ahlâk, delik kaba su doldurmaya benzer.
Niye ahlâklı olsun ki çağdaş insan?! Hem, çıplaklık, zina, içki ahlâksızlık mıdır ki? Ahlâksızlık olsa, devlet ve hükümet ahlâksızlığa müsaade eder mi hiç?
Kur’anî İman ve ahlâkı ahlâkını gündeme bile getirmeyen yöneticilerin, İslâm’a kapalı ama küfrün ve ahlâksızlığın her çeşidine açık maddeci düzenin sırtlan) payı var hamile kadının ırzına geçme olayında. Allah’ı hukuka, ahlâka, eğitime, devlete karıştırmayanlar, siz, evet siz suçlusunuz, bu katilleri siz yetiştirdiniz, onları bu hale siz getirdiniz, dolayısıyla katil sizsiniz.
Ey bu maddeci düzenin bekçileri! Siz nefis muhasebesi yapmayın, kendinizi temize çıkarmak için çabalayın. Suçu kendinizde aramayın da, bu yazıdaki suçlamalarda suç unsuru var mı, onu arayın; olur mu?
Avrupa Birliğine kabul etmeseler de, Avrupa ve Amerika’daki cinsel suçlara hayli yaklaştı bu ülke. Tâciz ve tecavüzde, kadına karşı şiddet uygulamada Batı standartlarını yakaladı sayılır. İşte, çağdaş uygarlık hedefine ulaşıldı. Bir başlık da bu konuda açılmış olsaydı, Avrupa Kirliliğine hemen alırlardı. Girmek istenilen Avrupa Birliği ülkelerinde ve Amerika’da cinayetler tepki alsa da, namus kavramı olmadığından ırza tecavüzler artık pek yadırganmıyor. Amerika’da her 45 saniyede, bir kadının ırzına geçiliyor. Zina, karın doyurmak gibi kabul ediliyor.
Cezalar Yetersiz
Yürürlükteki kanunları suçluya hak ettiği cezayı vermiyor, suçları önle(ye)miyor. Bu olay da gösteriyor ki, gayr-ı İslâmî düzen ve beşerî kanunlar suçları önleyemez, tam tersine; suç üretir, suçlu yetiştirir.
İşin bir de, bu ülkeye sığınmış mazlum insanlara karşı işlenmiş olması var. Size aman diyene, sizden yardım isteyene, sizin evinize misafir gelene, zâlimden kaçıp sizin merhametinize sığınan insana karşı yapılması… Düşünün (hayır, düşünmeyin, düşünülmesi bile çirkin!) Suriyeli erkekler intikam almaya kalkıyor… Bazı şeylerin intikamı olmaz, ama insanı Türklüğünden utandırmaya kimsenin hakkı da yoktur. Alın size altından kalkamayacağınız ağırlıkta bir soru: Bu Suriyeli Müslümanları kendi ülkelerinden kovan, gitmeyenleri acımasızca katleden Esed mi daha zâlimdir, kendi ülkelerine sığınan bu zavallı insanlara tecavüz edip başlarını ezen gençler mi?
Konrolsüz Beladır
Kontrolsüz güç, belâdır. Kişi arzularını, hevâsını dizginleyemezse, hem kendini ve hem başkalarını mahveder. Allah korkusu olmayan insanı nasıl frenleyeceksiniz? Bugün özgürlük diye yüceltilen anlayış, aslında hayvanî özgürlüktür. Afedersiniz eşek, istediği zaman anırır, istediği yere pisliğini yapar; özgürdür çünkü. Günümüz gençliği de bu tür özgürlüğe can atıyor, doğurmaya az kalmış bir hamile kadının ırzına geçme özgürlüğünü kullanıyor; bu özgürlük de kesmiyor, onun ve on aylık oğlunun başını taşla ezerek öldürme hakkını da kendinde görüyor. İki dakikalık hayvanî bir zevk için alçaldıkça alçalabiliyor. Eski câhiliyye döneminde insanlık bu kadar alçalmış mıydı acaba, ben sanmıyorum.
Her şeyi paraya, kendi çıkarlarına âlet etmek için, duyguları da sömüren Batı tarzı siyasal ve sosyal yapı, hem kadını hem erkeği cinsel yönden sömürmeyi onlara “hak” olarak, “özgürlük” olarak kabul ettirdi. Bu yönlendirme ile erkekler teknolojik aygıtların kendilerini kullanmasının da katkısıyla, bayanların kıyafet ve davranışlarındaki tahriklerin kurbanı oldu. Cinsel özgürlük denilen şey erkeği hep kışkırtır. Kışkırtılan, tahrik edilen genç çıldırır ve saldırır. Doğaldır, tahrik edilen tatmin yolu arayacak. Cehennemden hapishane kadar bile korkmayan, günahı suç ve ayıp kadar önemsemeyen insan, beş dakikalık bir zevk için masum canların başlarını ezecek.
İslâm Olsaydı Hayatımızda
İslâm olsaydı hayatımızda, Kur’an’da belirtilen Allah’ın hükmü/ cezası uygulanacaktı. Ama önce okullarıyla, İslâmî yayınlarla, Müslümanca bir hayatla suça giden yollar tıkanacaktı. Erkeği kışkırtan çirkinlikler ortaya çıkmayacaktı. Bu pis zânîler, vahşi cânîler; katil düzenin zavallı kurbanlarından sadece iki tanesi. Esas bunları yetiştiren düzeni ve düzenbazları cezalandırmak gerekiyor. Bu gençleri assan ne olacak? Bundan sonra bu sebepler duruyorken benzer neticeler olmayacak mı? Sigaranın üzerine “öldürür, süründürür” yazınca sigarayı vatandaş terk mi ediyor? Okullar, internet, sokaklar, çarşı-pazar; özgür gençler tabii ki azar. Çözüm İslâm’dır. Sadece ahlâkıyla değil; hukukuyla, insana ve hayata bakışıyla, evliliği kolaylaştıran özellikleriyle, inanç ve ibadet sistemiyle, hanımların yüzünde haramların isi, erkeklerin gözünde haramların izi bulunmayacak şekilde yetiştiren takvâ bilinciyle İSLÂM.
Kız-erkek ayrı okullarda okumalı, isteyen bayanlar için sadece hanımlara ayrılmış Belediye otobüsleri ve dolmuşlar olmalı. Erkekleri kışkırtıp tahrik eden fesat unsurlarına izin verilmemeli… Tamam da, bunlar da çözüm getirmez. Her şeyden önce insanı, özeli ve resmisi ile hayatı İslâmlaştırmalı, insanlara Allah korkusu ve sevgisi aşılanmalı. Allah’tan korkmayanların her türlü zararından korkulur çünkü. Ama, herkes Batılı olmaya can atıyor; kurtuluşu hâlâ Avrupa Birliğine katılmakta görüyoruz.
Gelecek yazımızda Avrupası ve Amerikasıyla Batı bu konularda nasıl? Amerika örneğiyle bakmaya çalışalım.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…