Medeniyet, suyun etrafında şekillenmiştir. Suyun olmadığı yerlerde hayat devam etmez. Yaşamın devamlılığı suya bağlıdır. Bütün kadim medeniyetlerin kadim kentlerine ya da onların kalıntılarına bakın ya suya komşu ya da suyla iç içedirler. Sanat, mimari, tarım, temizlik, sağlık yani yaşamla ilgili nerdeyse her faaliyet su olmadan gerçekleşmez. Dünya suyla kaimdir, dersek abartmış olmayız. Hayatı oluşturan dört unsur sayılırken önce su sonra toprak, ateş ve havayı saymamız da bundandır. Hâsılı hayatın merkezinde su vardır.
Su; bu kadar önemliyken ona sahip çıkmamak, onu bilinçsizce kullanmak akıl karı bir iş değildir. Hem ‘’ dünya bize atalarımızdan miras değil, gelecek nesillerin emanetidir’’ diyeceğiz hem de temiz su kaynaklarını insafsızca kullanacak ve kirleteceğiz, bu olacak iş değildir. Üstelik geçmişte insanlar suyun ayağına gidiyorlarken şimdi su, insanların ayağına geldiği halde bir kıymet bilmezlik, bir israftır sürüp gidiyor. Suyla öylesine haşir neşir bir geçmişimiz var ki köylerimizin, yerleşim yerlerimizin adlarını sudan ayrı düşünmemişiz, pek çok yerde. Birkaçını sıralayayım: Dereyanı Köyü, Gölbaşı, Söğütlü Çeşme, Güneysu, Çeşme Durağı, İkizdere, Çoban Çeşme…
Kıblemiz Kâbe’nin Hz. İbrahim tarafından yeniden inşası öncesi zemzem suyunun ortaya çıkması da su-hayat ilişkisinin ilahi göstergelerinden biridir. ‘’Allah gökten su indirdi de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti. Şüphesiz bunda dinleyecek bir toplum için ibret vardır.’’(Nahl 65) ayeti ve bu doğrultuda nazil olmuş diğer ayetler de suyun insan hayatındaki önemine ayrıca vurgu yapılmaktadır.
İnsanın suyla ilişkisi kendisinin yaratılışında başlamıştır. ‘’Biz canlı her şeyi sudan yarattık.’’ (Enbiya 6) ayetinden hareketle öze bağlılığının belki bir ifadesi olarak da insan, su üzerine sayısız eser vermiştir. Hatta inananların hayatlarını düzenleme konusunda rehberlik yapan ilmihal kitaplarında su konusunda özel bölümler dahi bulunmaktadır. Herkes ondan güzelce yararlansın diye şehirlerin pek çok noktasına çeşmeler yaptırılmıştır. Bunun en güzel örneklerini pek şehirde olduğu gibi Bursa’da da görmek mümkün. Ahmet Hamdi TANPINAR, Bursa’nın suya suyun da ona olan aşkını hem Beş Şehir adlı eserinde hem de Bursa’da Zaman şiirinde çarpıcı bir biçimde dile getirmiştir. Suyun ve su sesinin bir şehre kattıklarının en nadide örneklerinden biri de Bursa’dır diyebiliriz.
Su bu kadar kıymetli ve gerekliyken modern insan suyla olan imtihanını kaybetti. Temiz su kaynaklarını çok hor kullandı. İnsanların bir kısmı temiz su bulamazken bir kısmı kontrolsüz bir şekilde kullandı. Şimdilerde sıkıntı büyümekte daha da büyüyecek gibi görünüyor. Bize bahşedilen ve bir bakıma emanet edilen bu hayati önemi haiz nimeti korumak ve sonraki nesillere ulaştırmak konusunda sınıfta kaldık dersek yeridir. Tüm uyarı ve yasaklamalara rağmen temiz suyu yerinde kullanma hususunda gerekli hassasiyet maalesef gösterilmemektedir.
İsrafın her türlüsü kötüdür ve yasaklanmıştır. Suyun israfı ise günümüzde üzerinde en çok durulması gereken husustur. Son dönemlerde suyun bizden çektiklerini bizim anlatmamız pek mümkün görünmüyor. Trabzon’da görev yaptığım yıllarda bazı arkadaşlarla zaman zaman hafta sonlarında doğa yürüyüşleri yapardık. O yürüyüşlerden birinde bir arkadaşın dağlara dönerek yöreye has ifadeyle ‘’hey gidi dağlar, olsa dilleriniz de konuşsanız!’’ sözünü bugün biraz değiştirerek su için söylesek sular acaba dile gelir mi? Hey gidi sular olsa dilleriniz de konuşsanız! Çevremizde bizim hizmetimize sunulan her varlığa bir emanet gözüyle bakmalı, onları itinayla kullanmalıyız. Özensiz kullanımlarımızın bir zulüm olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Onların da bir cana sahip olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu bilince sahip bireyler yetiştirmek için de var gücümüzle çalışmalıyız. İsmet ÖZEL, kanaatimce bu bilincin ilk adımı olabilmesini umarak ve taşlara işlenmiş sözler gibi zihinlere işlensin diye yazmış şu dizeleri:
Sızıyı gideren su/ Suyun sızladığını kimseler bilmez.
Dünyanın her türlü kirini, pisliğini temizleyen suyu temiz bırakmak görevimiz olsun. Suya acı çektirmekten vazgeçelim. EYYUP YÜKSEL
Teşekkürler