Sykes-Picot Anlaşması: Ortadoğu’nun Gizli Paylaşım Planı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda gerçekleştirilen Teknofest 2024 etkinliğinde yaptığı konuşmada, “Bölgemizin bir kez daha Sykes-Picot benzeri bir parçalanmaya maruz kalmasına asla izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri üzerine, biz de siz değerli Mirat Haber okuyucularına Sykes-Picot anlaşması konusunda bir dosya hazırladık.
Sykes-Picot Anlaşması Nedir?
Sykes-Picot Anlaşması, Birinci Dünya Savaşı sırasında Ortadoğu’yu şekillendiren ve bölgede hala etkilerini sürdüren gizli bir paylaşım anlaşmasıdır. 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında imzalanan bu anlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş sonrası topraklarının nasıl paylaşılacağını düzenleyen bir plandı. Bu anlaşma, Batı’nın, bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda parçalamak ve kontrol altına almak için yaptığı gizli bir düzenlemedir. Anlaşma, adını İngiliz diplomat Mark Sykes ve Fransız diplomat François Georges-Picot’tan almıştır.
Gizli Anlaşmanın Nedenleri
Sykes-Picot Anlaşması’nın gizli yapılmasının temel nedeni, bölgedeki Arap nüfusuna ihanet niteliğinde olmasıdır. O dönem İngiltere, Araplara bağımsızlık sözü verirken, aynı zamanda bu gizli anlaşmayla bölgeyi Fransa ile paylaşmayı planlıyordu. İngiltere’nin amacı, Osmanlı’ya karşı Arapları kendi saflarına çekmek, ancak savaş sonrası bölgede kendi çıkarlarını korumaktı. Bu nedenle Araplar, İngilizlerin kendilerine verdiği sözlerin aksine, Fransız ve İngiliz kontrolüne boyun eğmek zorunda kaldı.
Bir diğer önemli sebep ise, bölgenin stratejik ve ekonomik önemiydi. Ortadoğu, özellikle Süveyş Kanalı gibi stratejik noktaları ve zengin petrol yataklarıyla Batılı güçler için cazip bir bölgeydi. Anlaşma, bu stratejik kaynakların bölüşülmesi amacıyla yapıldı.
Anlaşmanın Maddeleri
Sykes-Picot Anlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nun Arap topraklarının Batılı güçler arasında nasıl pay edileceğini belirliyordu. Anlaşmanın başlıca maddeleri şunlardı:
- Fransa ve İngiltere’nin Nüfuz Alanları: Osmanlı topraklarının kuzey kısmı (bugünkü Suriye, Lübnan ve Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı) Fransa’nın nüfuz alanı olarak belirlendi. İngiltere ise Filistin, Ürdün, Irak ve Basra Körfezi bölgesini kontrol edecekti. Bu iki ülke arasında çizilen sınırlar bugünkü sınırların temelini oluşturdu.
- Uluslararası Yönetim Altındaki Bölgeler: Filistin, özellikle Kudüs ve çevresi, her iki ülkenin de stratejik ve dini önem atfettiği bir bölgeydi. Bu nedenle, Kudüs ve çevresi uluslararası bir yönetim altında bırakıldı.
- Doğrudan Kontrol ve Etki Bölgeleri: İngiltere ve Fransa, doğrudan kontrol edemeyecekleri bazı bölgeleri, yerel yönetimler üzerinden dolaylı olarak kontrol etmeyi hedeflediler. Bu bölgelerde İngiltere ve Fransa’nın etkisi altında kalacak Arap devletlerinin kurulması planlanmıştı.
- Petrol Yatakları Üzerindeki Kontrol: Özellikle Irak’ta bulunan zengin petrol yatakları, İngiltere’nin kontrolünde bırakıldı. Bu durum, İngiltere’nin enerji kaynaklarına erişimini garanti altına almak amacıyla yapılmıştı.
Anlaşmanın Sonuçları ve Etkileri
Sykes-Picot Anlaşması, Ortadoğu’da bugüne kadar süren sorunların temelini attı. Arap dünyası, bu anlaşmayla bölünmüş ve dış güçlerin etkisi altına girmiştir. Anlaşmanın gizli tutulması, savaş sonrası açıklandığında büyük bir hayal kırıklığına neden olmuş, özellikle Arap dünyasında İngiltere ve Fransa’ya karşı büyük bir öfke doğmuştur.
Bu anlaşma, bölgedeki halkların istek ve iradelerini yok sayarak, Batılı güçlerin çıkarları doğrultusunda çizilen suni sınırların ortaya çıkmasına yol açtı. Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Filistin gibi modern devletlerin sınırları bu anlaşma çerçevesinde şekillendi. Ancak bu sınırlar, etnik ve dini grupların doğal dağılımını göz ardı ettiği için, bölgedeki çatışmaların ve istikrarsızlıkların da temelini oluşturdu.
Gizli Anlaşmanın Açığa Çıkışı ve Tepkiler
Sykes-Picot Anlaşması, gizli bir anlaşma olarak kalsa da 1917 yılında Rusya’daki Bolşevik Devrimi’nin ardından Rusya, bu anlaşmayı ifşa etti. Bolşevikler, Çarlık Rusyası’nın dahil olduğu bu gizli anlaşmayı dünya kamuoyuna duyurdu. Bu durum, özellikle Arap dünyasında büyük bir hayal kırıklığı ve öfke yarattı. İngilizler tarafından bağımsızlık sözü verilen Araplar, bu anlaşmanın açığa çıkmasıyla Batı’ya karşı büyük bir güvensizlik duymaya başladı.
Anlaşma, aynı zamanda bölgedeki Müslümanlar arasında da derin bir kırılmaya yol açtı. Osmanlı’nın çöküşü ile birlikte İslam dünyası, Batı’nın emperyalist politikalarıyla baş başa kaldı ve bu süreç, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesinde önemli bir kilometre taşı oldu.
Bugüne Yansıyan İzleri
Sykes-Picot Anlaşması’nın sonuçları, hala Ortadoğu’nun siyasi haritasında görülmektedir. Bölgedeki pek çok çatışmanın temelinde bu yapay sınırlar ve dış müdahaleler yatmaktadır. Sünni-Şii çatışmaları, etnik gerilimler ve İsrail-Filistin meselesi gibi pek çok sorun, bu dönemden miras kalan tarihi travmaların bir parçasıdır.
Sonuç olarak, Sykes-Picot Anlaşması, Ortadoğu’yu uzun yıllar sürecek bir parçalanma ve dış müdahale dönemine sokmuş, bölgede kalıcı bir istikrarsızlık yaratmıştır. Batı’nın çıkarları doğrultusunda çizilen bu sınırlar, bölgedeki halkların kaderini belirlemiş ve bugüne kadar süren çatışmaların tohumlarını ekmiştir. Bu yüzden, anlaşma sadece bir tarihi belge değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun bugünkü sorunlarını anlamak için de kritik bir dönüm noktasıdır.
MİRATYOUTUBE
MİRATHABER.COM