islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5031
EURO
36,4292
ALTIN
2.955,81
BIST
9.302,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Tafdil’in El Değiştirmesi

Tafdil’in El Değiştirmesi
24 Ekim 2024 09:30
A+
A-

Beşer nev’ini çeşitli kıstaslara göre tasnif etmek mümkün. Kıstaslar, renk ve ırk, kavim, sınıf, zengin-fakir, köylü-şehirli, doğulu-batılı, cinsiyet (erkek-kadın), coğrafi bölge, sos-sop, meslek vs. olabilir.

Kur’an-ı Kerim, bunlarının hiçbirine hakikat zaviyesinden itibar etmez. Bakara (2) Suresinin ilk 29 ayetlerinde kendi değer yargılarına göre üç insan tipolojisi çizer: Mü’min (2-5), kafir (6-7) ve münafık (8-16).

  1. Ayete kadar Adem’in yaratılışı, ona isimlerin öğretilmesi ve meleklerin önünde selam durmalarının akabinde inkarcıların ve gizli inkarcı olan münafıkların tutum ve davranışlar gözler önüne serilir.

Geçen yazıda 40. Ayetten hareketle  İsrailoğullarına verilen referansla“üstünlük/tafdil” meselesini ele almıştık. Surenin 122. Ayeti bu konuyu, çerçeveyi biraz daha genişleterek ele alır:

 “Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) âlemlere muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın. Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının. (2/Bakara, 122.)

Bu ayet, sanki surenin 40,  47 ve 48. ayetlerin tekrarıdır. Burada akla gelen bir soru vardır:

Acaba Kur’an’da “tekrar” var mıdır? İlk bakışta, Bakara 47 ve 48. ayetler ile 122 ve 123. ayetlerin birbirlerinin tekrarı olduğu görülür. Nihayet ifade kalıpları birebir aynıdır. Yüce Allah için ifade kıtlığı düşünülemeyeceğine göre, tekrar gibi gözüken ifadeler hangi hikmete matuftur? Bunun üzerinde biraz durmakta fayda vardır.

Yukarıda Bakara suresinin, üç insan profilini anlatarak başladığını söylemiştik: Mü’min, kâfir ve münafık. Sonra melekut alemine mahsus olarak Adem’in yaratılışı, cennet hayatı ve eşi Havva ile yasağı çiğnemesi anlatılır.

Hemen arkasından İsrailoğullarına geçilir. Bu sıralama son derece önemli ve anlamlıdır. Bu çerçevede İsrailoğulları konusunun bu kadar geniş yer almış olmasının sebebi, Adem’in kişiliğinde verilmek istenen mesajın bu sefer beşeri topluluk üzerinden ve tarihte yaşanmış gerçek bir olay örnek gösterilerek anlatılmak istenmesiyle ilgilidir. Hakikat-i halde Âdem’in yaşadıkları ile İsrailoğullarının yaşadıkları mahiyetçe aynıdır. Adem ilahi emirlere isyanı kişisel olarak yaşadı, İsrailoğulları ise topluluk hayatı içinde aynı isyanı tekrar ettiler. İsyanları nankörlük, yasakları çiğnemek ve peygamberleriyle, dolayısıyla Allah’la sürekli mücadele içinde olmaktır.

O halde tekrar varsa, tekrar Kur’an’ın ifadelerinde değil, beşerin ve beşeriyetin hep aynı şeyleri yapıp etmesi dolayısıyla vardır. İsrailoğulları, beyerin bbsı Ademin günahkar, isyankar ve nankör tarafına karşılık düşmektedir.

İnsan ister Âdem gibi tek başına, ister eşi Havva ile ister İsrailoğulları örneğinde gözlendiği üzere topluluk (kavim) hayatında olsun, Allah’la, kendi öz varlığıyla, kucağında yaşadığı tabiatla-canlı hayatla (daha genel anlamda varlık âlemi) ve diğer hemcinsleri ‘öteki’yle olan ilişkilerinde hep aynı zihni tutum içinde olmakta, aynı tepkileri gösterip aynı davranışları sergilemekte, aynı cürmü (suç ve günahı) işleyip durmaktadır. Bu dört temel pozisyonda insan, ya çatışma halinde veya barış ilişkisi içinde olur. İslam dini insanın Allah, kendi özvarlığı (nefsi), ‘öteki’ ve tabiatla-canlı hyatla barış, esenlik (silm, selamet ve teslimiyet) içinde olmasının mümkün yollarını gösterir; insanı bu yola girmeye davet eder.

İslam maksadı silm ve selamet olan bir dua, bir dava ve bir davettir.

Kur’an-ı Kerim’de yaklaşık 500 ayetin İsrailoğullarından bahsetmesinin büyük bir hikmeti var, bu hikmeti anlamak sadece Müslümanlar için değil, beşer nev’i için de önemlidir. Müslüman değilse bile, insan eğer Siyonist tabiata bürünmüş İsrail’in beşeriyet için ne büyük bir tehdit oluşturduğunu anlamak istiyorsa, Kur’an-ı Kerim’in ilgili pasajları üzerinde derinlemesine ve etraflıca okuma yapıp imal-i fikr etmesi lazım.

İlgili ayetlerin bazılarında İsrailoğulları, bazılarında Musa aleyhisselam, bazılarında Firavun merkezde yer alır. Sıkça İsrailoğullarına verilen nimet hatırlatılır, İsrailoğullarının ahlaki sefaletine, gaddarlıklarına dikkat çekmek üzere vurgu yapılır. Söz konusu vurgulardan sonra, tarihsel pratikleriyle sınavı kaybetmiş bulunan İsrailoğullarının ilk atası Hz. İbrahim’e atıflarda bulunulur. Bir bakıma hikâye yeni baştan ele alınmaktadır. Ancak sadece Hz. İbrahim’in Hz. İshak ve Hz. Yakup’tan gelen İsrailoğulları adlı torunları (esbat) değil, İsmailoğulları da benzer şekilde sınavı kaybetmiş, İbrahim’in tevhid dininden ayrılmış, üstelik daha beter bir şey yapıp puta tapıcılık batağına düşmüşlerdir.

Filistin/Kudüs ve Hicaz/Mekke Tevhid dininin iki merkezidir. İki merkezde de Tevhid dini hâkimiyetini uzun zaman devam ettirmedi. Emanetin kendisine tevdi edildiği torunlar (İshakoğulları ve İsmailoğulları) yoldan saptı. Bundan sonra zamanın sonuna kadar dünyanın yeni bir ağırlık merkezi oluşturulacaktır. Bu ağırlık merkezinin yeniliği kadim oluşunda yatmaktadır. Başka bir ifadeyle bu keşf-i kadimden başka bir şey değildir.

Söz konusu olan İbrahim, Ka’be ve Mekke merkezli bir keşf-i kadimdir. Tafdil (alemlere üstünlük) sırası İsmailoğullarına geçmiş bulunmaktadır, artık İsrailoğullarını sıralarını savmış, sınavı kaybetmiş tadil ellerinden alınmış, aksine lanetlenmişlerdir.

ALİ BULAÇ 

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.