Gıda Güvenliğinde Aldatma Yasaklanmalı: Ölçü ve Tartıda Hile Yapanlar Bizden Değildir
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın son ifşa ettiği taklit ve tağşiş ürünler, gıda güvenliği konusundaki ciddi tehlikeleri bir kez daha gözler önüne seriyor. Tüketici sağlığını riske atan bu hileler, aslında tarihin tozlu sayfalarından bugüne kadar süregelen bir aldatma sorununa işaret ediyor. Kur’an-ı Kerim’de, “Ölçü ve tartıyı tam yapın; insanlara eksik ölçüp tartmayın ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın.” (A’râf, 7/85) emri, adil ticaretin gerekliliğini ve insanların haklarının gözetilmesini açıkça bildiriyor. Ticaretteki hile, yalnızca maddi bir kazanç değil, aynı zamanda manevi bir kayıp anlamına geliyor. Çünkü yalan ve aldatma, topluma zarar verir ve güveni sarsar.
Peygamber Efendimiz’in Medine’de bir gün hububat satan birinin tezgâhında durduğunda yaşanan bir olay, bu konuya dair ibretlik bir ders barındırıyor. Efendimiz, satıcının hububat çuvalının alt kısmının ıslak olduğunu fark edince sordu: “Bu ıslaklık nedir?” Satıcı açıklama yapmakta zorlanınca, Peygamberimiz ona, “Bizi aldatan bizden değildir,” buyurdu. Bu sözler, ticarette dürüstlüğün sadece bir erdem değil, aynı zamanda bir iman göstergesi olduğunu anlatır.
Bugünlerde, gıdalarda yapılan taklit ve tağşişin ardında yatan sebepler, insani değerlerden ne kadar uzaklaşıldığını gösteriyor. İnsanlar kâr elde etmek için sahtecilik yaparken, sadece helal lokmadan uzaklaşmıyor, aynı zamanda toplumsal güveni de sarsıyorlar. Gıda gibi temel bir ihtiyaç üzerinden kandırılmak, aldatılmak; kalbimizde derin yaralar açıyor ve bu yaralar her ifşa edilen sahte üründe daha da derinleşiyor.
Unutmamalıyız ki, ticarette dürüstlük, sadece maddi bir kazanç değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur. Her tüketici, sağlıklı ve temiz gıdaya ulaşmayı hak eder. Bu yüzden, ölçüde ve tartıda adil olmanın erdemi, sadece bireysel bir fazilet değil, toplumsal bir zorunluluktur. Herkese sorumlu birer tüketici olma ve helal-haram hassasiyetine dikkat etme görevini tekrar hatırlatmalıyız. Çünkü adaletin ve dürüstlüğün olmadığı bir toplumda huzur ve bereket de eksik kalır.
Peygamberimizin (sav) Ticarette Dürüstlük İlkeleri ve Aldatmaya Karşı Önlemleri
Ticaretle uzun süre meşgul olan Kutlu Nebî, alım satımın tüm inceliklerine hâkimdi ve toplumda kardeşlik bağlarını zayıflatan, güveni sarsan her türlü aldatmanın önüne geçecek tedbirler aldı. Bu nedenle, alışveriş sırasında hem satıcının hem de alıcının, satılan mal ve onun bedeli ile ilgili tüm ayrıntıları açıkça belirtmesini şart koştu ve bunu, alışverişin bereketini arttıran bir unsur olarak değerlendirdi. Müslümanlara, birbirlerinin kardeşi olduklarını sık sık hatırlatarak, eğer bir malda kusur varsa bunun gizlenmemesi gerektiğini ve gizli kusurlu bir malın satılmasının haram olduğunu vurguladı. Kendisi de ticaret yaparken, sattığı mallara dair bir belge hazırlamış ve bu belgede malda hiçbir kusur olmadığını belirtmiştir. Böylece, insanların hayatlarını sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları gıda, giysi ve barınma gibi temel ürünlerin alışverişinde dürüstlük ve samimiyetin hâkim olmasını sağlamayı amaçladı. Örneğin, bazı kişilerin, hayvanlarını satarken süt miktarını çok göstermek için birkaç gün sağım yapmadan bekletmelerini “aldatma” olarak nitelendirmiş ve bu davranışın hiçbir Müslümana helâl olmadığını ifade etmiştir. Ayrıca, hayvan satın alan kişiye, sütü sağarak değerini ödemesi şartıyla üç gün içinde hayvanı iade edebilme hakkı tanıyarak aldatma ve aldatılma durumlarının önüne geçmiştir.
MİRATYOUTUBE
MİRATHABER.COM