Dr. Vehbi KARAKAŞ
-Tatilinizin, size ebedî tatil kazandırmasını ister misiniz?
-İsteriz.
-Öyleyse, tatil için nereye giderseniz gidin, gittiğiniz her yerde sizi hiç unutmayan Ezelî ve Ebedî Sevgili’yi unutmayın.
-Kimdir o Ezelî ve Ebedî Sevgili?
-Allah. Allah öyle bir düzen kurmuş ki, kurduğu düzen, hem Onun sizi unutmadığını, her an görüp gözettiğini, hem de sizin Onu unutmanıza imkân vermediğini gösteriyor. Allah bütün bir kâinatla size hizmet veriyor, hem de her an. Bu Onun sizi her an görüp gözettiğinin isbatıdır. Sizin de bunu her an görmeniz, hamt ile, şükürle, tekbirlerle, takdir etmeniz de sizin Onu sevdiğinizin ispatı olacaktır. Allah’ın denizinde yüzen, karasında gezen, havasında uçan ve havasını teneffüs eden, Allah’ın sayısız ve sınırsız türlü türlü nimetlerini yiyen, sularını, meşrubatlarını içen, kâinat denilen muhteşem konağında sultanlara layık bir şekilde ağırlanan bir insan, bu iyilik ve ikramları yapan Allah’ı nasıl unutabilir? Nasıl Allah’ın kendisini unuttuğunu, unutacağını sanabilir?
Allah’ı unutmak veya unutmuş gibi yaşamak o kadar büyük bir cinayettir ki bu vebal ve günahtan inananları korumak için Allah uyarmış ve buyurmuş: “Ey inananlar! Allah’ı çok çok anın, (hiç aklınızdan çıkarmayın).”[1] “O kimseler gibi de olmayın ki onlar Allah’ı unuttular. Allah da onlara kendilerini unutturdu.”[2] Zararlarına olan çalıp oynamayı kâr sandılar. Hep çalıp oynadılar, yediler, içtiler, eylendiler, helalle yetinmediler, harama taştılar, zinadan ve zulümden uzak durmadılar. Allah’ın ölçülerine göre giyinmeyi terk ettiler. Yüzde yüz zararlarına olan müstehcen giyinmeyi, çıplak bir şekilde gözler önüne çıkmayı kâr zannettiler. Ahiretteki ebedî cennetlerini bu dünyada fani bir şekilde yedi bitirdiler. Çünkü onlar Allah’ı unutmuştu. Allah da onlara hakiki menfaatlerine olan şeyleri unutturdu. Yanlışı doğru sandılar. Hep yanlışları yaşadılar. Bir türlü Allah’ın razı olduğu doğruyu bulamadılar.
DOĞAL DEZENFAKTANLAR
Yukarda demek istediklerimden biri de şu idi: Allah’ın yarattıklarını bir an dahi unutmadığını, her an bakımlarını mükemmel yaptığından belli. Denize, havaya, toprağa, suya ve güneşe bakın. Kirli insanların çevredeki kirlerini, çevreye verdikleri zararları bir tarafa koyun; yerlere, göklere bakın; bir kir, bir kusur, bir eksiklik görebilecek misiniz?[3]
Hatta deniz, toprak, hava, su ve güneş; bunların her biri adeta birer dezenfektan. İçlerine düşen her şeyi temizliyorlar. Her şeye can ve kan oluyorlar. Bu nimetleri gören, bunların içinde gezen ve yüzen insanlar şükür ve teşekkürlerini: Bismillah, sübhanallah, elhamdülillah, Allahuekber, diyerek ve bunların hepsini içeren beş vakit namazı kılarak icra etmeye çalışmalıdırlar. Allah’ın verdiği nimetleri, Allah’ın muhtaç kullarını düşünerek kullanmalıdırlar. Tatile giderken fakir fukaraya sadakalar vererek gitmelidirler, dönüldüğünde de yine muhtaçların imdadına koşmalıdırlar.
Tatilinizde bunlar varsa ve siz tatilinizi böyle yaşarsanız böyle bir tatilden, zikrin, fikrin, şükrün olduğu, fukaranın düşünüldüğü, israfın olmadığı bir tatilden elbette ebedî bir tatil olan cennet çıkar. Tatilinizde bunlar yoksa, tefekkür, tezekkür ve teşekkür, diğer bir ifade ile zikir, fikir ve şükür yoksa, tam tersi tatilinizde malayani şeyler varsa, israf varsa, giyim ve kuşamda müstehcenlik, çıplaklık, çılgınlık, çıldırmışlık varsa böyle bir tatilden değil ebedî tatil olan cennet, ebedî azap olan cehennem çıkacaktır. Bu akıbetten Allah’a sığınırız. Allah’ı seven, emirlerini tutan, yasaklarından kaçan ve Allah tarafından sevilen kullar olma dileklerimle bütün takipçilerimize selam ve sevgiler.
[1] Ahzab, 33/41
[2] Haşr, 59/19
[3] Bkz. Mülk, 67/3-4