Siyonizmin yaklaşık yüz elli yıllık hayali, küresel emperyalistlerin desteğiyle Filistin topraklarını gasp ve işgal sonucu, görece olarak gerçekleşti. İşgalci siyoniste devlet demenin yanlış olduğunu düşünenlerdenim. Bu sebepten oradaki işgalci zalim yapıya, örgütlü kötülük demenin doğru olduğu kanaatindeyim. Müslümanların kalbine saplanmış bir hançer gibi, katliam, soykırım, cinayet, gasp ile varlığını sürdürmeye çalışıyor.
Gerek dünya kamuoyunda, gerekse ülkemizde sürekli dile getirilen yanlış değerlendirmelere şahit oluyoruz. Bu değerlendirme, “Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti” olarak tezahür ediyor. Ve bu değerlendirmeler ne hikmetse, Müslümanlar tarafından da sahipleniliyor. Peki, böyle bir şey mümkün mü? Yani sizin evinizi işgal etmiş, çoluk çocuğunuzu katletmiş, malınıza mülkünüze çökmüş birileriyle, başkaları söyledi diye evinizi paylaşır mısınız?
İşgalci zalim, katil, soykırımcı siyonist, Müslümanların coğrafyasına ait değildir. Bu örgütlü kötülük, Müslüman coğrafyayı, yeryüzü müstekbirlerinin, küresel emperyalistlerin desteğiyle işgal etmiştir. Coğrafya halkı da sürgüne mahkûm olmuştur. Yani kendisine ait olmayan bir bölgeyi zorla, baskıyla, tehditle, öldürmekle ele geçirmiştir. Örgütlü kötülük, bu coğrafyaya ait değildir. Bu sebepten, onun orada kalıp, devlet kurmasından, devlet sahibi olabileceğinden bahsetmek mümkün değildir.
İşgalci Siyonist Yahudi’nin, devlet kurmak istediği yer, 1400 yıldır Müslümanlara aittir. Dolayısıyla asli sahipleri Müslümanlardır. Kimsenin Müslümanların coğrafyasında bir Siyonist devletin kurulabileceğine dair yorum yapmaya ne hakkı vardır ne salahiyeti. İşgalci Siyonist, bölgede bir çıban başıdır, irindir, urdur, kesilip atılacak, bizim coğrafyamızdan defolup gidecektir.
Yüzyıllardan beri o bölgede yaşayan ahalidir. Dolayısıyla en nihayetinde devlet kurmak hakkı sadece Filistinlilere aittir. Ve ilerleyen tarihi süreçte de böyle olacaktır. Bölgeye tekrar huzurun, sükunun, mutluluğun gelmesi için tek çözüm budur. İki devletli çözüm diye ileri sürülen teorilerin, ne geçmişle bağı vardır, ne gelecekle bağı olacaktır.
Mahmud Abbas gibi, işgalci siyonistin ve onun hamilerinin kuklası olan bir adamın, Filistin’in cesur evlatlarını temsil etmesi söz konusu bile olamaz. Abbas idaresi, aleni olarak işgalci siyonistin hesabına çalışan, kendi halkını işgalciye ihbar eden, elindeki güçle işgalci siyonist gibi kendi halkına zulmeden bir kukla idaresidir. Filistin direnişinin yöneticisi olamaz.
7 Ekim sonrası bütün şüphelerden ari olarak ortaya çıkan bir hakikat vardır ki; o da Filistin halkının tek temsilcisi Hamas’tır. Gerek Gazze’de gerekse Batı Şeria’da ortaya çıkan sonuç, Filistin halkının Hamas’ın haklı direnişini desteklediğidir. Batının ve abd’nin bütün üretilmiş, icat edilmiş putlarını yıkan, yerle yeksan eden Hamas, küresel müstekbirlerin kölesi olarak yaşamaktansa, izzetli olarak ölmeyi tercih etmiştir. Bu sebepten Hamas, bütün insanlığa, “Hürriyet”in ne olduğunu, asıl işgal altında olanların kimler olduğunu göstermiştir.
Allah’ın yardımı ve izni ile Hamas, siyonist işgal çetesinin, onun işbirlikçilerini, destekçilerini sahibi olduğu topraklardan söküp atacak, kendi bağımsız devletini kuracaktır. Tek çözüm budur. Tek çözüm, Hamas’ın iktidar olduğu “Bağımsız Filistin Devleti”dir.
Yakup Döğer
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
MİRATHABER.COM – YOUTUBE