TEMETTÜ HEDYİ SADAKA SEÇENEĞİNİ DE İÇERİR Mİ?(4)
Bakara suresinin 196. ayetindeki … Güvenliğe erdiğinizde kim Umre ile Hacca dek temettü yaparsa… ” anlamındaki bölümü bizim tercihimize göre de yalnızca İhsar’a ilişkin değildir. Muhsar olsun olmasın ( Hacdan engellenmiş olsun olmasın ) bütün hacılarla alakalıdır.
Ayette ihsarın Hedy’i gerektirdiği açıklandıktan sonra, bize göre yine ihsardan bağımsız olarak hasta veya başından özel arızalı kişinin durumu konu edilir. Bu kişi tıraş olup ihramdan çıkmak istemesi durumunda üç seçenekli görevle yükümlü tutulur: Siyam, Sadaka, Nüsük ( Hedy )
Daha sonra da Temettü Hedy’i açıklanır. Hac aylarında Hacdan önce umre yapan kişinin hedy’le yükümlülüğü beyan edilir. Ancak (Hedy’in) bulunamaması durumunda 10 gün oruç görevi yüklenir.
Burada soru şudur:
Temettü hedyinin bulunamaması durumunda yalnızca 10 gün oruç mu tutulur? Yoksa mezkur ayette hasta veya başından arızalı kişinin tıraş olup ihramından çıkması durumunda örneklendiği üzere siyam ( oruç ) ve nüsük ( hedy ) yanı sıra sadaka alternatifi de var mıdır?
Var görünüyor;
Özellikle de paranın bulunamaması demektir. Çünkü para yoksa hayvanın bulunmasının pratikte bir manası yoktur. Buna göre oruç ( hedyin parasının ) bulunamaması durumunda alternatiftir. Eğer kişinin parası var da hayvan bulamazsa oruç mu tutar yoksa para yani sadaka mı verir? Sadaka toplum yararına olduğu için tercih edilebilir ve iyice düşünüldüğünde ayetin para ( sadaka ) seçeneğini ihtiva ettiği sezilir.
Kendimizi daha bir tatmine erdirmek için sadakayı altı fakiri doyurucu olmanın üstüne yani kurbanlık alabilecek meblağa yükseltir , alıp kesebileceğimiz hayvanın eti olarak da dağıtabiliriz. Böylece ihtiyaten kurban da kesmiş oluruz.Bir diğer ifadeyle doğrudan hedy kesimi görevini örneğin Türkiye’de gerçekleştirilmiş oluruz, doğruları en iyi bilen Allah’tır
Mîkat sınırları dışında kalması itibarıyla Medine ile dünyamızın herhangi bir bölgesi arasında fark yoktur. Dolayısıyla Peygamberimiz Mîkat dışından gelen hacılara örnektir.
Peygamberimiz Veda haccında keseceği kurbanı Medine’den gönderdi. Mîkat olan Zülhuleyfe’de işar ve taklid işlemlerini yaparak Mekke’ye sevk etti. Ancak kesin olarak biliyoruz ki bu uygulaması sebebiyle Umre yapıp ihramdan çıkamadı. Kırana niyetini sürdürdü. Bunun için de, sonradan kendisine öğretilenleri önceden bilseydi bu yola gitmemiş olacağını, yani hedy ( kurbanlık ) göndermeyip umre ihramından çıkış yapmış olacağını duyurdu.
Daha da önemlisi Mîkat dışından gelip de beraberinde kurbanlık hayvanları olmayanların hacca niyetlerini umreye çevirip ihramdan çıkmalarını emretti.
Buradan anlıyoruz ki Mîkat dışından gelen Türk hacılarının kurbanlık göndermemeleri ama kurban gerektirecek temettü haccı yapmaları Peygamberimizin dolaylı emridir. Mîkat sınırları dışından gelenlerin hedylerini beraberlerinde getirmeleri Peygamberimiz tarafından zimnen yasaklandığına göre kesilmesi vacip hedy nereden bulunacaktır? Mekke’den mi?
Mekke ve çevresi hayvancılığa elverişli midir? Günümüzde milyonu aşan hedy kurbanı ihtiyacını Mekke’den ve çevresinden karşılamak mümkün müdür? Mümkün değilse İslam dünyasından ( veya tecviz edilmesi halinde İslam dışı dünyadan ) temin edilecek ve tekrar İslam dünyasının fakirlerine döndürülecek demektir.”‘ Yüz binlerce hayvanı canlı olarak Mekke’de toplama ve kısımlara ayırarak dağıtma dinimizin ruhuna aykırı bir zorlama olmaz mı? Özellikle temettü kurbanında Kuran hükmü olarak asıl olan kolaylık değil midir?
Kaldı ki kurbanlıkların Mekke’ye götürülmesi mümkün olsa bile dünyamızın değişik bölgelerinden gelecek hacıların hedylerini Terviye gününden önce veya bayram günü bizzat gidip satın almaları, Mina’da hazırda tutmaları ve de bizzat kesip etlerinden yemeleri ve yedirmeleri sakatatları ve derilerinden faydalanıp faydalandırmaları mümkün müdür?
Hacıların çok büyük çoğunluğu için bu mümkün değildir. Oysaki hedyle ilgili görevler kişiseldir. Bu durumda hacıların tek alternatifi büyük organizasyonlara vekalet vermektir. Çünkü hedy hayvanlarının satın alınması, yenmesi ve yedirilmesi ancak güvenli organizatör kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilebilir.
Bu kurumlar şeffaf olmadıkça kişilerin denetimine veya hacıları temsil eden sivil örgütlerin murakabesine açık olmadıkça hacı sorumluluktan kurtulamaz.
Sorulacak soru şudur; Bu aracı kurumlar ve denetleyici örgütlerin hacıların kendi bölgelerinde oluşturulmaları ve kesimin bu bölgelerde gerçekleştirilmesi daha uygun değil midir?
Şüphesiz daha uygundur. O halde yapılması gereken bu yola gidilmesini engelleyen şer’i bir mani olup olmadığını tespittir.
HEDY’DE GÖREVİMİZ NEDİR ? YALNIZCA KESMEK, YEMEK VE YEDİRMEK MİDİR?
Hacda ve Kurban bayramının ilk üç gününde kesilecek kurbanlık hayvanlar olan Hedy ve Udhiye’de amaç yalnızca kesim midir? Yoksa kesimle birlikte yemek ve yedirmek midir? Bir diğer anlatımla kesmek ve yararlanıp yararlandırmak mıdır?
Hedy ve Udhiye olarak kesilecek hayvan cinsinin yaratılış amacı başlıca etleriyle bize hizmet vermektir.
Bu amaç onların bizler için yaratıldığını bildiren ayetlerde Onların etlerinden yememiz için. kaydıyla açıklanmaktadır. 15 < safir 79, yasin 73)
Kuran-1 Kerim’de kesilmeleri halinde onların etlerinden yemenin görevleştirilmesi kesim amacının yemek – yedirmek olduğunu pekiştirmektedir.
” Eğer ayetlerine inanıyorsanız üzerine Allah’ın adı anılarak ( O’nun verdiği izinle ) kesilmiş hayvanların etlerinden yiyin. ”ı6(Enamus)
Değişik nedenlerle ölmek üzere olan hayvanların yetişilip kesilerek ölü olarak heder olmaktan kurtarılması da yenilmeleri amacını desteklemektedir. ı7 (Maide 3)
Kuran-1 Kerim’de Allah’ın adı anılarak kesilecek hayvanlarda amacın yemek ve yedirmek olduğu açıklandığı gibi Hac kurbanı olan Hedy’deki amaç da yemek / yedirmek olarak açıklanmaktadır.
Ana kaynağımız Kuran-1 Kerim’de Bakara suresinin 196. ayetinde hacdan engellenildiği için saç kesilip ihramdan çıkılması durumunda Hedy olarak kesilmesi gereken hayvandan söz edilmektedir. Maide suresinin 95. ayetinde de muhrimin avladığı hayvana ceza olarak kesilecek hayvana işaret edilmektedir. Burada anlatım geneldir.
Ancak Hac suresinin 27. ve 36. ayetlerinde bize ayrıntı verilmekle sorumuza cevap olacak bilgiler sunulmaktadır.
Bu iki ayette Hedy ve Udhiye nitelikli hayvanların Allah’ın adı anılarak kesilmesi emronulmaktadır. Ancak Allah’ın adı anılarak kesim emrinin verilmesinin ardından 27. ayetin sonunda, kesilen hayvanın etinden yiyiniz buyrulmakta ve de ihtiyaçlıya ( bais ) ve fakire yediriniz… emri verilmektedir.
Emir kipiyle verilen, yeme ve yedirilme emirlerinin pekiştirilerek verilmesinin sebeplerinden biri ve başlıcası İbrahim? çizgiden sapan Cahiliyet geleneğinde hacda kesilen hayvanların etlerinden büyüklük duygusuyla yenilmemesi idi. Hiç şüphesiz büyüklük duygusu da ilahi bir yasaktır.(F.Razi Et- Tefsîrül-Kebîr Hac 28, 23 /26)
Yukarıda yapılan açıklamalara Kuran’ın israf yasağı zaviyesinden bakıldığında ve malın zayi edilmesinin Allah’ın sevmediği işlem olduğunu duyuran Kuran? ve Nebev? ölçüler açısından nazar edildiğinde görevimizin yalnızca kesim değil yemek ve muhtaçlara yedirmek olduğu yargısına varabiliriz. ıs ( İsra 27 , Furkan 67 )
Kuran’ı birinci derecede açıklama görevi Hz. Peygamberindir. Ayetleri en iyi şekilde ancak Hz. Peygamberin sözlü emirleri ve fiilî uygulamalarından öğrenebiliriz.
A-Peygamber özellikle Veda Haccı uygulamasında kestiği hayvanların ( nafile ve vacib hedylerinin ) etlerinden yemiş ve yedirtmiştir. Etlerin, derilerin dağıtımı ile Hz. Ali’yi görevlendirmiştir.
B-O, yediği ve yedirttiği gibi yenilmesi ve yedirilmesi emrini vermiştir. Şöyle buyurur : “ Yiyiniz, yediriniz ve sadaka olarak veriniz. “19 (Kurtobi Hac 28 ( 12 / 144 )
C-Sevgili Peygamberimiz yedirilme konusuna daha bir ağırlık verdiği de olmuştur. O bir kıtlık senesinde üç günlük ihtiyaç ayrılarak diğer etlerin verilmesini emir buyurmuştur. 20 (Ebû Davud Dehâya ıo)
D-Peygamberimiz etlerden yararlanmayı bayram günlerine özgü kılmamış, gelecek günler ve ayların ihtiyacı gözetilerek biriktirilmesi, faydanın geleceğe taşınmasını da öğütlemiştir. “ Yiyin, biriktirip saklayın ve Sadaka olarak verin 21 ( Ebû Davud Dehâya 10, Kurtubi 12/47)
E-Şanlı Peygamberimiz kesilen hayvanların yalnızca etlerinden değil tüm akşamından yararlanılması ve tasadduk yoluyla yararlandırılması talimatını da vermiştir: “ Yiyin, sadaka verin, derilerinden de yararlanın .”
Hz. Ali , Hz.Peygamber’in emri ile kesilen hayvanların etleri ve derilerini dağıtma işini üstlendiğini anlatır.
Burada derilerden yararlanma imkânının bize İlahî lütuf olarak sunulduğunun açıklandığı ayetleri de hatırlatmak isteriz. zzcNahieo)
f.Sevgili Peygamberimizin içinde bulunduğumuz bütün şartlarda kesilen hayvanlardan faydalanılması gereğine irşad buyurmuşlardır : Eslemî isimli Sahâbi Allah’ın Resûlü’nün kendisiyle hedy vasıflı hayvanlarını Mekke’ye gönderdiğini, onlardan biri herhangi bir sebeple telef olma durumuna geldiğinde ne yapması gerektiğini sorduğunda O’nun şöylece talimat verdiğini anlatır:
— Hayvanlardan birinin öleceğini sezdiğinde onu kes. Sonra da Hedy olduğunu gösteren gerdanlığına kanından sür ve sonra da insanların ondan yararlanması için aradan çekil 23 ( Ebu Davud Menasik 19 )
Yapılan açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere hedy’de amaç yalnızca kesim olamaz. Bizim tercihimiz de amacın kesip yemek – yedirmek, faydalanıp – faydalandırmak olduğu gerçeğidir. Bu amaç gerçekleştirilemezse hedy kurban etme görevi yapılamamış olur.
Yukarıda açıklandığı üzere kesilecek hac kurbanının etinden yenilmesi ve yedirilmesi Kurânî emirdir. Kişi Eyyam-ı Malumat olan kesim günlerinde bizzat yiyemiyebilir ama o günlerde veya sonrasında yedirme görevinin yerine getirilmesi sakatatı ve derilerinin tasadduk edilerek değerlendirilmesi lazımdır.
Ancak yaşadığımız şartlarda ne bizzat yenilebilmekte ve yedirilebilmekte ne de etler dışındaki kısımlardan yararlandırılabilmektedir.
Zira günümüz şartları açısından bakıldığında milyonu aşan hayvan kesilmektedir. Bunların tarihi dönemlerde olduğu gibi Kabe çevresinin fakirlerine verilerek veya Suud’luların fakirleriyle yetinilerek değerlendirilemeyeceği açıktır.
Nitekim İslam Bankası’nın bu görevi üstlendiği ve kesilen hayvanların etlerini İslam dünyasının fakirlerine gönderdiği mervidir.
Ancak kesimin ve yedirme ve yararlandırma amacının ne ölçüde gerçekleştirildiği de incelenmeye muhtaçtır.
Burada sorulacak ana soru şudur;
Mîkat sınırları dışından gelen hacıların hac kurbanlarını Mekke’de satın alıp Mina’da kestirmeleri, kesilen hayvanların etlerinin, derilerinin v.s kısımlarının sonradan çeşitli fakir bölgelere tevzi edilip gönderilmeleri mi daha sağlıklıdır? *
Yoksa hacıların kendi ülkelerinde veya ihtiyaç duyulan herhangi bir İslam ülkesin de kestirilip dağıtılmaları mı? Yedirme ve yararlandırma amacı daha verimli olarak nasıl sağlanabilir?
Sorunun cevabının ikinci şıkta olacağı açıktır.
O halde yapılacak iş hedy kurbanlarının Mîkat sınırları dışında kesilmelerinin şer’an caiz olup olmayacağını tespittir.
Baştan itibaren buraya kadar verdiğimiz bilgilerle konunun alt yapısını ve hükme götürücü yolları oluşturduk. Şimdi sonuca gidebiliriz.
Bu uygulama ne kadar hacının kurban keseceği tam olarak bilinemeyeceği için gereken sayıda kurbanlık edinememe sakıncasını da içerir…
ALİ RIZ ADEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ