islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5031
EURO
36,4292
ALTIN
2.955,81
BIST
9.302,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

TENKİT Mİ, TAHKİR YA DA TEZYİF Mİ?

TENKİT Mİ, TAHKİR YA DA TEZYİF Mİ?
17 Eylül 2023 09:00
A+
A-

Yazdıklarınızdan olumlu ya da olumsuz tepki alabiliyorsanız, bir şeyleri ifade ediyorsunuz demektir. Bugün ülkemizde medya ortamında o kadar çok yazan insan var ki; ‘madem bu kadar kalem erbabı var, neden kültürel birikimimiz yüz ağartacak şekilde değil?’, diye zaman zaman hayıflanırım.

Namık Kemal’in güzel bir söz vardır: “ Bârika-i hakikat müsâdeme-i efkârdan doğar (Hakikatin ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar)” der.

Rahmetli Cemil Meriç’in de benzer bir ifadesini çok beğenirim: “Tenkitsiz tefekkür olmaz, onsuz bir adım bile atamazsınız” ifadesini kullanır.

Önce ‘Tenkit nedir?’ ona bakmak lazım. Bugün daha çok ‘Eleştiri’ şeklinde kullandığımız bu terimin içi doldurulmuş şekli; ‘bir şeyin müspet ve olumsuzunu birlikte belirtmektir.’

Bizde Namık Kemal’in ifadesiyle ‘hakikatin ışığına ulaşmak’ için tenkit yapılıyor mu? Sorunumuz buradadır. Kendi aklına yatmayan, kendisi gibi düşünmeyen insana ‘tu kaka’ saldırıya geçen çok insan görmüşüzdür.. Bunun için bundan kırk yıl önce, Boğaziçi Dergisinde “ Tenkit mi, Ya da Tahkir veya Tezyif mi?” başlığında bir yazı yazmış, bu konudaki toplumsal zaafımızı dile getirmiştim.

Bunca yıla rağmen, acaba değişimimiz oldu mu, müspete doğru bir gelişmeyi yakalayabildik mi? Diye düşünürüm zaman zaman. Ne var ki, böyle bir kültürel mutluluk dolayısıyla olgunluğa ulaşmak mümkün olmamıştır. ‘Niye benim düşündüğüm ya da inandığım gibi yazmıyorsun?’ diyenler bizi bugünkü noktada tutmaktadır. Bu kültürel erozyonun felakete dönüşen halinden başka bir şey değildir.

Niye böyle bir erozyon tehdidi altındayız? Sebebi açık: Bu ülkede, televizyon izlemeye günde 6 saatini, bilgisayar’a da 3 saatini veren bizim insanımız okumaya (BİR DAKİKA) zaman ayırabiliyorsa. Neyi soracak ve neyi öğreneceksiniz?

Sıkça eleştirdiğimiz Batı’da, bir insana yılda ortalama 25 kitap düşerken, bizde bu; ‘6 insana bir kitap’ şeklinde gerekleşiyorsa, zenginliğimizin ve kaybettiğimiz o irfanın mahiyetini anlamamız için bu yeter bir kıstastır.

Böyle bir yazıya niye gerek duydum? Bundan önceki Yazım’da  “Kuran Medeniyeti ve Atatürk” başlıklı yazıma gelen ‘Tepki’den dolayıdır. ‘Eleştiri’ demiyorum, ‘tahkir ve tezyif’e yakın olması ihtimali yüksek’ ‘Tepki’’yi kullanıyorum. Kim ne demiş, onu bilmiyorum. Öğrenmeyi de gerekli görmüyorum. Sevgili Editörümüzün açıklaması, bir anlamda benim yazdıklarımın teyidi durumundadır. Aslında bu yazı, 8 sayfa dolayında bir ilmi makale idi. Ancak, günümüzde tartışılan ve hala tartışılacak olan ‘Atatürk’ merkezli düşüncelerin beslendiği kaynakların iki örneğini vermek istedim. Bugün Atatürk’ten her kesimin, her ideoloji ve düşüncenin bulabileceği malzeme çoktur. Serbest düşüncenin önünü açmak istiyorsak bu kısıtlamaların kaldırılması gerekmektedir. Artık kapalı kapılar ardında dövüşmenin bir alamı yoktur bence!

 

MUHSİN İLYAS SUBAŞI

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.