Toplum sağlığına ait sistemleri oluşturmadan, kişisel sağlık ile ilgili çalışmalara planlamak, çok fazla fayda getirmeyecektir.
Toplum Sağlığının önemi
Toplum sağlığı konusu, en az insan ve sağlığı kadar önemlidir. Çünkü insan, ancak toplum içerisinde yaşadığı zaman, kendini ve kendinde olan yeteneklerin farkına varır ve onların gelişimini sağlayabilir. Bu yüzden, ferdin kendi iç dünyasındaki birtakım oluşum ve gelişimleri anlayabilmesi için de, toplumsal bir laboratuar içinde bulunması gerekiyor. Aslında ne toplum fertsiz, ne de fert toplumsuz olabilir. Her iki dinamik de, biri diğeri için olmazsa olmaz, bir bütünün iki yarısı durumundadır.
Kişilik olayına baktığımızda, çevremizde iletişim ile belirli mesajları başkalarına iletme mecburiyete içinde bulunduğumuzu görüyor ve böylece, kişiliğimizin toplumsal olay içinde gelişebilme rolünü anlayabiliyoruz. Sosyal bir ortam içerisinde sunduğunuz mesajla, ya insanları büyük bir rahatlık içerisinde mesajınıza yöneltiyor veya, insanların sizden uzaklaşmasını sağlıyorsunuz. Bu etkileşim, kişiliğinizin kabul edilip edilmediği hakkında size bir geri dönüşüm sağlıyor. Dolayısıyla, kendi başınıza belli bir olayı algılamak ile başkaları ile birlikte algılamanın farkını ve başkaları arasında ortaya çıkan kendi yapınız ile yüzleşme imkanını buluyorsunuz. Örnekle varabildiğimiz sonuç, kişiliğimizin toplum ve onun değerleri ile bir anlam kazandığıdır.
İnsan sağlıklı olmazsa, toplum sağlıklı olabilir mi” görüşüne karşı, elbetteki “olamaz” demek durumundayız. Fakat toplumu; insan nesillerinin önünden geçip gittiği yıkılmaz bir abide gibi kabul ettiğimizde, toplum sağlığını var eden etmenlerin, kişisel sağlığımızın ötesine taştığını ve hatta onu sürükleyecek önemli bir potansiyel haline geldiğini görmemek mümkün değil. Çünkü toplumsal hafızanın ortaya koyduğu miras, kişisel bilgi ve deneyimlerimizin çok ötesinde bir birikim ve güce sahip. Dolayısıyla, toplum sağlığına ait sistemleri oluşturmadan, kişisel sağlık ile ilgili çalışmalara dalmak, çok fazla fayda getirmeyecektir.
Sağlıklı Toplumun özelliği
Öte yanda, sağlıklı toplum; fertlerine yönelik her türlü siyasi, hukuki ve sosyal politikalar ile kendi politikalarını insanların değerlendirme odağına sunup; onların kritik edilmesinden faydalanmayı bilmek ister. Bu yüzden, toplumsal sağlığın sahip olduğu faktörler, kişilerin sağlık güvence sistemlerinden daha da geniş boyuttaki sistemlere dayanmak durumundadır.
Organizmanın sağlığı, varlığını hissettiren bir dinamizm içerisinde kendisine hemen dönmemize imkan vermektedir. Kişisel denge, sağlığın tehlikeye girdiği anda bozulmaya ve S.O.S’ler vermeye başlar. Dolayısıyla, sağlığın tekrar geri kazanılması ile ilgili müdahaleye hemen başlanılabilir. Ama toplumsal sağlık böyle mi ? Onun tedavisini yapmak şöyle dursun, teşhisini bile koymak o kadar kolay değil. Çünkü, toplumsal sağlığı etkileyen faktörler o kadar çok ki; toplumsal uzmanların birlikte yapacağı konsültasyon, sadece bugünü de ilgilendirmiyor. Dünü, bugünü ve yarını etkileyecek tüm boyutları ile konuya yaklaşmak ve müdahaleyi bu üç perspektifi bir arada düşünerek yapmak gerekiyor. Bu da toplumsal sağlığın uzun bir zaman dilimi içerisinde gelişmekte olmasıdır. Yaşadığımız toplumda, insan ilişkilerinin rahat, uyumlu ve fedakarlık boyutları içinde gelişmesi, zaman içinde fertlere sunulan eğitim ve hayat anlayışının sonunda gerçekleşebilecek bir olaydır. Aynı şekilde, yönetimdeki değişiminin, toplumdan soyutlanmaya varan bir anlayışa dönüşmesi, ahlaki, geleneksel ve yönetme felsefesindeki yıpranma ve aşınma ile açıklanabilir.
Hayatta olumlu ve olumsuz değişmelere karşı, insan tepkilerin durumu da sosyal sağlık ile ilgili bazı göstergeleri ortaya koyabilir. Böyle bir durumda karşımıza, toplumdaki bazı dinamik güçler çıkmaktadır. Bu güçler, olayı iyi anlasın veya anlamasın; toplum sağlığını düzeltme konusunda çeşitli metod ve tavsiyelerde bulunmaktadırlar. Buna karşılık mesela; konu ile çok boyutlu ilgilenen kişiler, toplum dengesi ile ilgili bu birbirinden farklı reçete ve tedavi metodları ile ilgili karar verme gücünde çoğunlukla olmuyor. Çünkü, iyi anlaşılsın veya anlaşılmasın; son durumda, çoğunluğun yöneldiği noktadaki güç; kararın sahibini belirlemektedir.
Toplumu dinamik tutmak
Demokrasi’nin her şeyin çaresi olmadığı ile ilgili en önemli tez, herhalde her şeyin çoğunlukla halledilemeyeceği görüşüdür. Bu yüzden, toplumları hazırlayan güçler; toplumdaki sağduyu ve salim akıl’ın, kalabalıklar üzerinde etkili olmaması için yeni kitle etkileme tekniklerini kullanmaktadırlar. Böyle bir kitlesel operasyonda, acaba toplum sağlığı daha iyiye mi gidecektir, yoksa daha mı çok bozulacaktır ? Bunu gerçekten iyi belirlemek gerekiyor. Kitle iletişim araçlarının, bilgi yerine propogandayı, akıl yerine eğlence ve magazini ön plana alması, gerçekten de toplumu düşünen bir eğilimin yansıması mıdır? Kesinlikle hayır..
Günümüzde psikolojik rahatsızlıklar sürekli artıyor ve bunun getirdiği stres ve bunalımlar, özellikle genç insanlarda çok ciddi sıkıntılara yol açıyor. Acaba bu psikolojik rahatsızlıkların, sosyal düzensizlikler, toplumsal ahenk ve kaynaşma ile ne ölçüde ilgili olduğunu araştırmak, aklımızdan geçiyor mu? Veya, böyle bir alana yönelerek, elde ettiğimiz bulguların sonuçlarına uygun bir yaşama düzeni oluşturmaya kalkışsak; hangi tröstlerin veya sanayiciler karşımıza çıkabilir ? Hangi magazin ve zaaf tatmini ile uğraşan endüstri gruplarının bilinçsiz tüketicileri kaybolur?
Bu tür toplumsal hareketlilik, bir yandan toplumu rehabilite edecek mekanizmaları ortaya çıkarırken; yapay ve zaaflara yönelen meslek alanlarını yok edecek bir düzeye gelirse, insanlar hangisini seçerler.. Kendilerini mutlu edecek bir sistemimi, yoksa, rüya ve hayallere yönelterek; sanal bir eğlenme veya tatmin ufkunun silinmesini mi tercih edecekler; bu konuda, bir yorum yapmak oldukça zor..
Kültür, bir toplumun temel bilgi ve ahlaki kaynaklar ile tecrübelerle ulaşabildiği en köklü değerler toplamıdır. Ama, günümüz toplum yığınları; böyle denenmiş, irdelenmiş ve kıymetli bir yaşama pratiği haline gelmiş bilgilerle pek meşgul olmuyor. Daha kolay, eğlendirici ve kendi beklentilerini onaylayan bilgi ve çözümlere yöneliyor. Yani, yönlendirici değil; yönlendiren olmak istiyor ve isteklerine bağlı iş ve eylemlerle uğraşıyor. Bu durumda, toplum; kendine ait gelişme alanlarını çoğaltmak; bilgi ve bilinç içerisinde olaylara daha farklı ve derinden bakmak yerine, istek ve ihtiyaçlarını karşılamaları ölçüsünde bilgi ve sistemlere değer biçiyor. Haliyle, kendine ters gelen veya uyum sağlamayan her şey; değersiz oluyor. Böyle bir fotoğraf, dünyayı kendinden ibaret gören bir “akıl hastası” nın algılamasından farklı bir şey değil. İdealleri aramak yerine; gerçekleri kendine bağlamaya çalışan ve böylece pek de olmayacak bir hevesin peşine düşmek gibi bir hayalin avuntusu.
Hayat ve mutluluk
Günümüz insanları, toplumsal sağlık yerine, şahsi tatmin ile hayatın güzelleşeceğini umuyorlar. Bilinmesi gerekir ki, kişisel mutluluk; başkaları tarafından paylaşılmaz ise, önemli bir değer ifade etmez. Bu hal; her türlü oyuncağı olup da, tek bir arkadaşı olmayan varlıklı ama yalnız bir çocuğun durumuna benzer. O yüzden, iyi veya olumsuz şeyleri birlikte karşılamak ve toplumsal dayanışma ve kaynaşmayı en üst seviyeye çıkarmak, sosyal sağlığı gerçekleştirecek en akılıcı yol olabilir. Bireysel tatmin ve istekleri, toplumsal dayanışmayı ve iletişimi bozmayacak bir noktada tutmak ve sosyal gruplar ile bu talepleri güçlendirmek daha faydalı olacaktır. Toplumculuğun ve bireyciliğin tavan yaptığı ve birbiriyle çatışma içinde olduğu sistemlerde, ekonomik düzenin rayına oturduğunu göremezsiniz. Çünkü, orada fert ve toplum dengesi hiçbir şekilde gerçekleşmemiş ve tarafların ihtiyaç ve beklentileri eşit bir şekilde karşılanamamıştır.
Aslında her şeyin tamamen karşılanamadığı, ihtiyaçların sonsuz fakat ihtiyaçları karşılayan nesnelerin ise sınırlı olduğu bir dünyada yaşadığımızı akılda tutmak gerekir. Bu yaklaşım içerisinde, en iyiyi yakalamak için eldeki imkanları kullanmak; sağlıklı bir ferdin ancak sağlıklı bir toplum yapısı ve anlayışı içerisinde ulaşabileceği önemli bir gerçektir.
Hayatın gerçeklerini kavramak ve kendi mutluluğumuzu elde edebileceğimiz bir yaşama felsefesine ulaşmak için, toplumsal dinamikleri ve gerçekleri dikkate alarak bir plan ve program yapmak gerekiyor. Ama bu plan, sadece kişisel bir plan değil; toplumun da istek ve kanunlarına uygun, her iki sistemin de sağlığını içine alan kapsamlı bir plan olmalıdır.
Prof. Dr. Sami ŞENER