Ancak, böyle bir vahşi katliam mı uyandıracak sizleri sayın yöneticiler?.. Yoksa daha da büyükleri mi gerekecek!!!..
Yaya önceliğinin ne olduğunu hiç bilmeyen, yani “önce insan diyemeyen”sadece açtıkları yada genişlettikleri yollarla övünebilen Bursa Büyük Şehir ve Mudanya Belediyesinin, insanı insan yerine koymayan benzer yanlışlarını daima belgeledim ve doğrusunun ne olduğunu mimarca anlatarak kendilerine yazılı olarak yıllar boyu ilettim. Hiçbir yanıt alamadım.. Ne garip değil mi?.. Günahlarının kabuğuna gizlendiler âdetâ. Sanırım bir “vicdansızlık sergisi”açabilecek kadar birikti o belgeler ve fotoğraflar.. Görevlerinden mutlaka bir gün alındıklarında, yada halkımız onlara “artık gidin başımızdan”dediğinde mi kurtulacak canlar?..
Trilye’de, planlı bir cinayet gerçekleşti.. Bence adı bile olamayan, insan kılığına gizlenmiş bir vahşi yaratık tarafından iki insanımız katledildi, üçüncüsü sakat bırakıldı.. Öksüz kalan Trilyedir!.. Bu ve benzeri aymazlıkların zora soktuğu ülke de Türkiye’dir.. İyice sarhoş olduktan sonra, park ettiği yerden çıkmak için hayvanca çarptığı bir arabayı sürükleyerek işlediği cinayet sırasında, o çarpmanın etkisi ile beton bir elektrik direğini de yıkabilmiş olması, vahşetin boyutlarını açıklıyor.. Kâtile ve bu vahşete derin ihmalleri ile yol açan yöneticilere verilmesi gereken ve tâmâmen hak ettikleri cezanın takipçisi olmalıyız dostlar..
Medenî ülkelerde sahiller, betona bulanmaz. Çünkü o da bir, doğa cinayetidir.. Doğal hâli korunur. Hayatî bir gerekçe olmadıkça, denizlere, göllere, beton kelepçe takılmaz.. Ama maalesef Triyle’de, insanla denizi kavuşturmanın tek yolunun, sahillerimizi betona bulamak olduğunu sanan eski ve yeni kara cahiller yüzünden bu hale gelindi..
Sahile bir yol yapılacaksa, o yol ancak yaya yoludur.. Hâlâ hızla geçen arabalar çarpmasın diye, işgal edilmiş ve çoğu yerde hiç olamayan kaldırımlardan ötürü kendini kollayamayan vatandaşları görememek, hem bilimsel hem de yönetimsel körlüktür.. İnsanların su ve güneşile buluşabildiği, onu seyredebildiği, istifade edebildiği, oturma, dinlenme yerleri olan, yeşillendirilmiş, yağmurdan ve güneşten korunaklı buluşma alanları oluşturulmuş düzenlemelerdi beklenen. Denizle insanları ayıran üç sıra araç otoparkından oluşan vahşet duvarları değildi!..
Motorlu taşıtların kesinlikle giremediği, yani can güvenliğine sâhip yerler olmalıdır sahiller. Her yere dökülen betonu ve beton lahitlere dönen gökdelenleri medeniyet zanneden ülke hâline geldik. Betonun insanlığın başına; hem ekonomik hem de ölümcül bir belâ olduğunu yıllardır yazıp söylemekteydim. Anlayan yönetici yoktu. Ancak son krizden sonra itiraf edilmeye başlandı ne yazık ki….
Trilye sahili, derhal motorlu trafiğe kapatılmalıdır. Araçlar için uygun park alanlarımız vardır. Önceliğimiz futbol değil, can güvenliğimiz olmalıdır..
Aymazlık devam ediyor. Sahile inen yol üzerinde çok şirin bir parkımız vardı. Onu sadece, daha da yeşillendirmek ve korunaklı hale getirmek beklenirken, yâni sahilde yapılması gereken, ahşap ağırlıklı şirin oturma yerleri, buluşma ve dinlenme alanları yerine, taş kaplama, mermer ve betondan çirkin ve gereksiz bir uygulamaya 750.000 TL harcanacağı marifetmiş gibi tabelâsında yazan bir işe başlandı. Hani paranız yoktu? Taşmektep restorasyonundaki ölümcül yanlışınızı bile ancak, topladığımız 518 imza sonucu mecburen yaptırılan incelemeler sayesinde ortaya çıkan dört adet mühendislik raporunu okuyarak anlayabilmiştiniz “zâten sırıtan” ölüm tehlikesini.. Bir de sıkılmadan; “zaten biliyorduk!..”demiştiniz..
İşte bu ve benzeri yönetim yanlışlarının birikimi ve sonucudur yaşadığımız vahşi cinayet.. Maalesef, sürpriz değil.. Tek başına suçlu, insan demeye utanacağım zavallı bir yaratık olan o şoför değil.. Uyanma zamanı gelmiş olmalı!… Önce can güvenliği; sonra otopark alanı, önce insâni ihtiyaçlar; sonra ticari beklentiler, önce yaya kaldırımı; sonra araç yolları. Önce asırlardan süzülen bölgesel tarihi değerlerin korunması; sonra sözüm ona yeni imar kuralları adına betonlaşan, yâni bu kez beklenen depremler adına “kamusal cinayetlere”yol açacak saçmalıklar!..
Ölenlere Allahtan rahmet diliyorum ve bu acı kayıpların, artık uyanmamıza ve kenti yönettiğini zannedenlerin de uyanmasına vesile olmasın diliyorum.. Elbette bundan sonrasını yakından takip etmek zorunda olmamız gerektiğini de, bugüne kadar süregelen aymazlıklara bakarak, artık idrak etmeliyiz diyorum dostlar!..
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi