Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD başkan yardımcısı Mike Pence’in başkanlığında yapılan görüşmede “Barış pınarı operasyonunda” mutabakat sağlandı ve geçici bir süre Türkiye’nin yaptığı operasyona ara verildi. Bütün dünyada şu anda, iki ülke arasında yapılan bu mutabakatın sonuçları tartışılıyor. Ancak tartışmalara baktığımızda, özellikle ülkemizde, bu tartışmaların, konunun merkezinden uzaklaşılarak yapıldığını hayret ve ibretle müşahede ediyoruz. “Barış Pınarı harekâtı” başarılı oldu mu, olmadı mı? İsterseniz bu konuya açıklık getirmeye çalışalım.
Nereden bakarsanız bakın, bu konuda herkesin hemfikir olduğu bir nokta var ki, o da TSK’nin bu operasyonda başarılı olduğudur. Bizler de, bu operasyonu başarıyla gerçekleştiren Türk silahlı kuvvetlerimize, en alt rütbede olan er’in den ün üst rütbedeki generaline ve Milli savunma bakanımız Hulusi Akar’a kadar, millet olarak şükranlarımızı sunuyor; operasyonda şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet, yaralı olanlara da acil şifalar diliyoruz. Rabbim Şehitlerimizin şahadetini kabul eylesin! Yaralı askerlerimize de bir an önce sağlığına kavuşmalarını ve memleketlerine dönmelerini nasip eylesin.
Diplomasi yönünden de bu askeri harekâtın başarılı olduğu inancında olanlar çoğunlukta. O zaman gelelim yapılan operasyona ve sonuçlarına. Öncelikle bu operasyona ısrarla “Savaş” diyenler, bilerek veya bilmeyerek yanlış yaptılar. Zira savaş, iki devlet arasında yapılır ve YPG veya adı her ne ise devlet değil bir terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Suriye’nin Kuzeyine yaptığı operasyon, terör örgütüne karşı gerçekleştirilmiştir ve bunun adı askeri bir operasyondur.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu bölgeye yapmış olduğu operasyonun temel amacı, 32 km derinliğine kadar girilecek, bu bölge terör unsurlarından temizlenecek, oluşturulan güvenli bölgeye, ülkemizde bulunan mülteciler yerleştirilecekti. Konuyu biraz daha açarsak;
1-Bu operasyondan amaç, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllardan beri dillendirdiği “Güvenli bölge” oluşumunu sağlamak, sonrasında ise üç milyonu geçen ve ülkemizde ikamet eden Suriyeli mültecileri buraya yerleştirmek.
2-Artık bütün dünya kamuoyunun da bildiği bir gerçek var ki, ABD bu bölgede, PYD denen terör örgütüne 30.000 tır silah yardımı yaptı. Bu silahların içinde ağır silahlar da mevcut! Burada ABD’nin amacı, bölgede bir Kürt devleti kurmak, böylece de İsrail’in Büyük Orta doğu projesine hizmet etmek adına büyük bir adım atmaktı. Zira İsrail devletinin kurulması için 1. Dünya savaşını çıkaranlar, günümüzde İsrail’in güvenliğini sağlamak adına burada bir terör yapılanmasına gittiler. Bu terör yapılanmasının adı “Sözde Kürt devleti” olacaktı. Ancak, “Barış pınarı operasyonuyla” böyle bir yapılanmaya izin verilmeyeceği bütün dünyaya gösterilmiş oldu.
ABD İLE TÜRKİYE ARASINDA VARILAN MUTABAKAT
ABD ile Türkiye arasında yapılan bu mutabakata göre, terör örgütüne 120 saat süre verildi. Bu süre içinde terör örgütü elemanları, 32 km olarak belirlenen güvenli bölgeyi terk edecekler, ABD’nin bu terör örgütüne verdiği silahlar toplanacak, Türkiye bu bölgede 12 tane güvenlik noktası oluşturacak, Ülkemizde bulunan Suriyeli mülteciler de bu güvenli bölgeye yerleştirilecek.
İlk etapta baktığımızda, bu mutabakat ile Türkiye, “Barış Pınarı operasyonuyla” yapmak istediği şeyleri masa başında da almış görünüyor. Kanaatimce Türkiye, önünde ki 10-15 yıllık zaman zarfı için bu konuyu çözmüş görünüyor.
Ancak bu merhalede, eğri oturup doğru konuşmamız gerekiyor. Eğer bu bölgede, ABD ve İsrail kendilerine payanda bir “Kürt devleti” kurmak için yola çıktılarsa, 2003 yılında Rice’ın deyimiyle 22 ülkenin sınırları değişecekse, sözü edilen güçlerin B ve C planlarının olabileceği gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Özellikle İsrail’in Arzı-Mev’ud, yani vaat edilmiş topraklara hâkim olma arzusu, onların B ve C hatta D planlarının olacağı noktasında en büyük dayanaktır.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin gerekli birimleri, İsrail’in arzı-mev’ud emellerini gerçekleştirmek adına yapacağı bu planlara karşı yeni planlar geliştirmek durumundadır. İlk etapta görünen o ki, “Barış pınarı operasyonu” sahada ve masada başarılı olmuştur. Zaten bu başarıyı, elinde bulundurduğu karşılıksız dolarlar ile dünya ekonomisine yön veren Siyonist ailenin temsilcisi David Rothschild ““Trump just got demolished by Erdoğan” yani “Erdoğan Trump’u yıktı mahvetti”tweet’i ile ortaya koydu.
***
Ülkemizde,15 Temmuz darbe girişimine “Kontrollü darbe” veya “Tiyatro” diyenlerin çıktığı gibi; muhalefet yapacağız diye, “Barış Pınarı operasyonunu” başarısız gösterme çabalarının olacağı da muhakkaktır. Ancak bizler, bu gibi durumlarda siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakarak yekvücut olmamız, karşı tarafın planlarını bozmada birinci ve en önemli adımdır.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi