AA – Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, 25 Temmuz’da kitlesel protestolara ve ülkenin içinden geçtiği krizlere işaret ederek, olağanüstü yetkileri üzerine aldığı 30 günlük süre dolarken, Said’in yeni bir başbakan ataması ve çözüm için yol haritasını açıklaması bekleniyor.
Arap Baharı’nın doğum yeri Tunus’ta belirli aralıklarla ve farklı şiddetlerde devam eden sosyal, ekonomik, politik ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında kontrolden çıkmış sağlık krizi nedeniyle Tunuslular 25 Temmuz’da kitleler halinde sokağa indi.
Gösteriler sırasında, ülkedeki yerleşik siyasete de yoğun tepki gösterildi. Bazı bölgelerde Meclisin en büyük partisi Nahda Hareketi’nin merkezlerine saldırılar düzenlendi.
Cumhurbaşkanı, ülkenin tehlikede olduğu sırada kendisine olağanüstü yetkiler tanıyan Anayasa’nın 80. maddesini hayata geçirdiğini duyurdu.
Kays Said, Meclisin çalışmalarını 30 gün boyunca durdurduğunu, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığını, başbakanı azlettiğini ve yeni bir başbakan atayacağını, ayrıca yolsuzluk dosyaları için kendisini başsavcı olarak görevlendirdiğini açıkladı.
Tunus’ta bir kesim Cumhurbaşkanı’nın bu kararlarını havai fişeklerle kutlarken siyasi partilerin çoğunluğu Anayasa’nın yanlış yorumu ve bir darbe girişimi olduğunu savundu. Bunun aksine bazı siyasi partiler de “Said’in yanlış giden süreci düzelttiği” yorumu yaptı.
Ülkedeki sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerden Said’in söz konusu kararlarına itirazlar geldi. Ancak, ülkedeki tüm aktörler tansiyonu yükseltecek adımlardan da uzak durdu.
Said’in aldığı olağanüstü kararların 30 günlük süresi dolmak üzere ancak Cumhurbaşkanı henüz yeni bir başbakan atamadı veya ülkedeki bu krizin aşılması için yol haritasını açıklamadı.
Birkaç gün önce “yeni hükümeti ilerleyen günlerde açıklayacağını” duyuran Said, yakın zamanda aldığı kararlara ilişkin “Geri dönüşe imkan yok.” ifadelerini kullandı.
Said’in 25 Temmuz öncesindeki siyasi tabloya referansla yaptığı “geri dönüş yok” beyanıyla olağanüstü yetkilerin kendisinde kaldığı süreyi uzatmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak, Said’in ülkeyi krizden çıkarmak için sunacağı yol haritası ve ülkenin yakın geleceğine ilişkin belirsizlik devam ediyor.
Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said, olağanüstü yetkileri kendisinde tanımlamasının ardından Savunma, İçişleri, Adalet bakanlarını görevden aldı. Said, İçişleri, Sağlık, Ekonomi, İletişim bakanlıklarına yeni isimler atadı.
Said, bunun yanı sıra ülkedeki yargı, emniyet, yerel yönetim valileri ve devlet yönetimindeki üst düzey bürokraside birçok ismi görevden alarak yerlerine yeni isimler getirdi.
Tunus’ta milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla milletvekillerinin bazılarına seyahat yasağı getirildi ve bazı vekiller de gözaltına alındı, bunun yanı sıra yargı ve bürokrasiden bazı isimler hakkında da ev hapsi cezası verildi.
Tunus Parlamentosundaki 217 sandalyenin 52’sine sahip Nahda Hareketi, ilk aşamada yaşananları “anayasal bir darbe girişimi” şeklinde tanımlamasına rağmen Hareket sonrasında Said’e ve ülkedeki tüm siyasi aktörlere diyalog çağrısı yaparak, “Cumhurbaşkanı’nın kararlarının reform için fırsata çevrilmesi” açıklaması yaptı.
Said, birçok konuşmasında aldığı kararların, ülkeyi benzeri görülmemiş çöküşten koruma, halkın artan sefalet ve yoksulluğuna son verme amacı taşıdığını belirtirken, Tunus’a karşı komplolardan bahsetti ancak detay vermedi.
Arap Baharı’nın kişisel hak ve özgürlükler, demokrasi inşası konusunda başarı örneği olarak kabul edilen Tunus’ta yaşanan olaylar karşısında uluslararası toplum, “bekle-gör” siyaseti benimsedi.
Batı başkentlerinin çoğu Tunus’taki olaylara ilişkin “anayasal düzene, hukuka dönülmesi, Meclisin faaliyetlerine yeniden başlaması” yönünde mesaj verdi ancak herhangi bir yaptırım veya baskı dilinden uzak durdu.
Said’in önündeki en önemli dosyalardan biri olarak Tunus’un, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imzalamaya çalıştığı kredi anlaşması dikkati çekiyor.
IMF, söz konusu anlaşma için Tunus’tan “acı reçete” niteliğindeki şartları yerine getirmesini istiyor. Halk desteğini arkasında hisseden Said’in bu taleplere ne ölçüde karşılık vermek istediğiyse şüpheli.
Öte yandan, Said’in yeni bir başbakan için düşündüğü belirtilen isimlerden bazıları siyaset dışından gelen bağımsız şahıslar olarak zikrediliyor. Ancak, IMF ve diğer uluslararası kredi kuruluşlarının Tunus’tan beklentisinin, ekonomi alanında tecrübeye sahip bir başbakanla yola devam etmesi olduğu basına yansıyor.
Benzer şekilde, Cezayir ve Libya gibi komşu ülkeler de Tunus’taki gelişmeleri yakından izliyor. Tunus’taki istikrarsızlığın doğrudan etkilerini hissetme endişesi taşıyan bu ülkeler komşularındaki sürecin netleşmesini bekliyor.
Tunus’ta kulislere ve yerel basına yansıyan haberlere göre Said, olağanüstü yetkileri kendisinde topladığı süreyi 1 ila 6 ay arasında uzatacak.
Tunuslu siyasi analist Selahaddin el-Curşi, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Tunus Cumhurbaşkanı’nın kafasındaki planı kestirmenin henüz çok zor olduğunu söyledi.
Curşi, sürecin birkaç muhtemel senaryoya açık olduğunu vurgulayarak, bunlardan hangisinin daha gerçekçi olduğunu ise sadece Said’in bildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı’nın ülkeyi içine soktuğu olağanüstü durumun devam edeceğini savunan Curşi, şu ifadeleri kullandı:
“Anayasa ve hukuk konularında Cumhurbaşkanı’nın yorumları gelecek dönemde de devam edecek. Erken seçim ihtimalini tahmin etmek çok güç. Cumhurbaşkanı, bazı uzmanlarla bir Anayasa değişikliğini seçimden önce yapmak isteyecektir.”
Tunuslu gazeteci Salih Atiyye de aradan geçen bir aya rağmen Cumhurbaşkanı’nın kafasındaki yol haritasının netleşmediğini belirterek, ülkeyi bugünkü noktaya taşıyan birçok sorunun çözüm beklediğine dikkati çekti.
Said’in önce kritik devlet kademelerinde arzuladığı dönüşümü tamamlamak isteyeceği değerlendirmesini yapan Atiyye, Cumhurbaşkanı’nın mevcut yarı başkanlık biçimindeki yönetim sistemi, buna uygun seçim sistemi ve siyasi rejimi dönüştürmek isteyeceği yorumunu yaptı.