Kamâlist Sol, İslam konusunda eğitimli cahil ! olduğu için zaman zaman iktidarın İslamcılığından ve İslamcı ajandasından bahseder durur.
Zerrece bir ilgisi olmadığı halde filanca siyasinin vefasız ve hafif tavrı sebebiyle Siyasi İslamcı tabiri yine ama yerilmek için gündeme getirildi…
SİYASİ İSLAMCI KİMDİR?
Açık açık söyleyelim. Türkiye’de Siyasi İslamcı yoktur, hiç mi hiç de olmadı. Olamazdı da. Açıklayalım.
Siyasi İslamcı ifadesinden çağrıştırılması gereken ilk anlam şu olmalıdır:
“Siyasî İslamcı; Toplumsal hayatın, insan doğası ve İslam’ın kaynaklarını oluşturan Kur’ân ve Sünnet çizgisinde düzenlenmesi için siyaset yapan ve bu amaçla yapılan ilmi çalışmalara katılan ve oluşturulan programları açıkça sunmaya çalışan özgürlükçü ve örgütlü siyasi kişidir.”
(Hiçbir toplumda İslam adına şiddete yer yoktur. Peygamberlerin görevi de yalnızca tebliğ olmuştur. Kulluk yani güzellik denemesi için yaratıldığımızdan kişilerin inancı ve yaşamlarını özgürce tercihi asıldır. Şiddet, yasa yoluyla ancak şiddette karşı yaşamı ve düzeni koruma amacıyla uygulanabilir. Bizim Kur’ân’dan anladığımız ve örneklerini Sünnet’te gördüğümüz durum budur.”
LAİKLİK İSLAM KARŞITIDIR
Komünizme ve hatta faiz ve eşcinsellik egemenliğine açık olan bize özgü baskıcı laiklik İslam’a kapalı olduğu için Siyasi İslamcı’ya hayat hakkı verilmemiştir, İslam’ın bütünüyle talep edilmesi de anayasal suç kılınmıştır.
Bu sebeple bizdeki mümin görünümlü siyasilerin bu anlamda bir siyasî İslamcı olarak çağrıştırılmaktan ödleri kopar. Bu korku yasal baskıdan çok da itibar kaybına uğrama korkusudur
Üstelik bir asırlık baskıcı laiklik döneminden sonra Müslümanların aydınları bile İslamî söylemleri anlamıyor/anlamlandıramıyorlar.
İslam nasıl bir adil içerikle gelir, nasıl bir insanlık devrimi oluşturur, pek bilen yok.
Zaten bilinmemesi için yüzü aşkın ilahiyat fakültesi ve binlerce akademisyeni varken İslam, onu karanlığı ile perdeleyen Cübbeli gibilerine temsil ettiriliyor yani merkez medyada saatlerce konuşturuluyor. Tesadüf yok. İslam’a karşı Her şey bir plan dahilinde yapılmaktadır.
Gerçi çok az olan sessiz/dilsiz istisnaları dışında İlahiyatlarda İslam’ı bilen de yoktur. İslam’a bir hayat düzeni olarak inanan da.
Meri düzen alternatif kafaya özellikle Siyasi İslamcı’ya onay vermiyor. Her alanda önlemler alınmış olup İslam’ın yani adalet ve merhametin önünü tıkanıyor.
ÇERÇEVESİ ÇİZİLİ İSLAM’A SAYGI VAR
Ülkemizde İslam’ı seven ve çerçevesini jakoben laikliğin çizdiği İslam’a saygısı olan siyasi çok. Ama gerçek İslam’ı bilen, onu amaçlayan ve buna göre program oluşturup fikir mücadelesini veren siyasiler yok.
Ama gel gör ki örneğin Kamâlist Sol ve siyasi uzantısı olan CHP, İslam’ı dışladığı ve dinsizlik anlamına bir laikliğe tapındığı için, laik çizgide icraat yapacak örneğin baş örtülü hakim ve vali atanması, zina ve eşcinselliğe karşı çıkılması gibi en basit insan hakları tezahürlerini bile İslamcılık sanıyorlar. Alehlerine yapılmış kıyam gibi görüyorlar:
“Şimdi sen onları gördüğünde dış görüntüleri hoşuna gider. Söz söylerlerse, sözleri yaldızlı ve etkileyici oluşundan söylediklerini dinlemek istersin. Sanki onlar ruhsuz kalıplar, akılsız bedenler gibi duvara dayandırılmış kütüklere benzerler, korkaklık ve içlerindeki hainlikleri sebebiyle duydukları her haykırışı, sesi, gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Onlar Müslüman görünseler de, hem sana hem mü’minlere tam anlamıyla düşmandırlar. Onlardan sakın, Allah onların cezasını versin, doğru yoldan sapıklığa nasıl da döndürülüyorlar. “ (Münafikûn 63/4)
AK PARTİSİ ÜLKEMİZDE İSLAMCI OLMADIĞININ KANITIDIR
21 yılık AK Partisi iktidarı, Türkiye muhafazakârlığını ve dar anlamda İslam’a saygınını örneklerini içeriyorsa da siyasi İslamcılığın uzağında olunduğunun kanıtlarını da sergilemektedir.
Burada, “İnanç ve fikir olarak olsun siyasi İslamcı olmayan kişi İmanını kurtarabilir ve Müslüman olarak can verebilir mi?” sorusunu soralım ve cevabını Diyanetten ! bekleyelim derken sözü bir âyetle bağlayalım.
“İnsanlardan öyleleri de var ki, emirleri ve yasaklarının bütüne uyarak Allah’a ibadet ederken derin bir tereddüt ve şüphe içindedir. Bu İslami çizgisi onu başarıya götürürse onunla huzur bulur, fakat bu çizgisi onu siyasi baskılar ve ekonomik kayıplar türü zararlara sürüklerse İslamî doğrultusundan sapar. Böyle bir insan hem dünyayı hem de âhireti kaybetmiştşr. İşte, zaten büyük kayıp/felâket de budur!” (Hac 22/11)
Ha bir de unutmadan… iyi de silahlı Siyasi İslamcılar olan ! ve terörist görülerek yakalanıp içeri atılan DEAŞ/İŞİD’e ne denilecektir, denirse…
Onlar ve büyük ölçüde benzerleri, içinde nasıl bir role çıkarıldıklarını bile anlamayan samimi ama cahil figüranların da bulunabileceği Amerika/Batı kaynaklı deneyimli tiyatro topluluğudur.