Büyükelçi Güney, “PKK konusu birbirimizle empati yapmak yoluyla ancak anlayabileceğimiz ve içselleştirebileceğimiz bir konu. Irak’ta yuvalanan bu terör örgütüyle mutlak surette ve onları tasfiye edecek şekilde mücadele etmemiz gerekiyor.” dedi.
AA – Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney, Irak ve Türkiye için umut veren bir dönemin başlayacağını bildirerek, tüm kesimlere dokunacak bir diplomasi ve yaklaşım sergileyeceklerini söyledi.
Bağdat’ta görevine yeni başlayan Büyükelçi Güney, Irak ve Türkiye arasındaki tüm alanlarda geliştirilecek olan ilişkiler, terör örgütü PKK’ya ve buradaki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) okullarına karşı mücadele, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ilişkiler ve iki ülkeyi ilgilendiren diğer konularda AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Irak’taki faaliyetlerinin önümüzdeki dönemde artacağını söyleyen Güney, “Kısa süre içerisinde Irak’ın asla mezhepsel ve etnik ayırım gözetmeksizin tüm vilayetlerine düzenli ve programlı ziyaretler yapmayı planlıyorum.” dedi. Irak ve Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin sürdürüldüğünü dile getiren Güney, bunlara ivme kazandırılacağını vurguladı.
Güney, “Irak ve Türkiye ilişkileri stratejik boyutu olan ilişkilerdir.” diyerek, şöyle konuştu: “Pek çok mecrada yoğun gündeme sahip ilişkilerimiz var. Her bir kulvardaki bu ilişkilerde ritmik senkronize ilerlememiz lazım. Birbiriyle sınırı olan iki ülkeyiz ve bu ilişkiler bölgenin istikrarı açısından da belirleyici durum. Irak terörizmin çirkin ve kirli yüzüyle de karşılaştı. Hem Irak için ve Irak-Türkiye için umut veren bir döneme girmeyi arzu ediyoruz. Bu dönemde de hedefimiz, sorunlarımız ne olursa olsun diyalog kanallarını açık tutmak ve üst düzey ziyaretleri sıklıkla gerçekleştirmek. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz yıl Irak’a gelmeyi planlıyordu. Umuyoruz koronavirüs bu yıl imkan verir ve bu üst düzey ziyaret gerçekleşir. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu da Irak’a gelmek istiyor. Irak halkı bizi ciddi şekilde kucaklıyor. Irak’ı bütün olarak görüyoruz ve toprak bütünlüğüne herhangi bir tehdidi Türkiye’ye tehdit olarak görüyoruz.”
Türkiye ve Irak arasında yakın ve köklü kültürel, beşeri ve tarihi ilişkilerin olduğunu dile getiren Büyükelçi Güney, Irak vatandaşlarının Türk dizilerine olan ilgisini gözlemlediğini aktardı.
Güney, iki ülke arasında ortak ticaret hacminde konulan 20 milyar dolarlık hedefin üzerine çıkıldığının altını çizerek, şu tespitlerde bulundu: “Türk iş adamlarının Irak’a olan ilgisi malum. Kuzey Irak’ı görenler ne kadar geliştiğini ve bu gelişmişliğinde de Türk müteahhitler ve iş dünyasının oynadığı rolü anlıyor. Irak’ın Basra’sına kadar bunu yansıtmamız mümkün yeter ki; güvenlik, vergi politikaları ve yatırım imkanlarıyla eko-sistem sağlansın. Terör dönemleri de dahil pek çok zor döneme rağmen iş adamlarımız Irak’taki faaliyetlerini yürüttü. Hedefimiz ticaret hacmini artırmak ve Irak’ın ekonomisini çeşitlendirmesine de destek olmak. Yatırımlarımızı Irak’ta yapmaya hazırız ve Irak’ı da ticari anlamda bir ulaşım koridoru haline de getirmeyi arzu ediyoruz.”
İki ülke arasındaki 20 milyarı aşkın ticaret hacminin tek bir sınır kapısıyla sınırlı olmaması gerektiğini dile getiren Güney, buna karşılık İran’la 20’ye yakın sınır kapısının olduğunu ve bunun “dengesizlik” olduğunu belirtti.
Güney, Türk ürünlerinin kalitesinden ötürü Irak pazarındaki karşılığının yüksek olduğuna işaret etti.
Büyükelçi Güney, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Irak ile sınır kapısının çeşitlendirilmesini istiyoruz. IKBY ile diğer bazı kapılar konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Sanırım (Kuzey Irak’ın İran sınırına olan bölgesinde) yakında onlar da devreye girecek. IKBY ile birkaç sınır kapısının daha açılması gündemde. Musul-Telafer bölgesine Kürt bölgesinden de geçecek bir koridorun açılması lazım ki; iş adamlarımız Musul ve Telafer’e kısa sürede inebilsin. Çünkü oralarda yatırım ve dinamizm gerekli. Ovaköy Sınır Kapısı konusunda da merkezi yönetim ve IKBY ile temas halindeyiz. IKBY’nin kendi merceğinden bakılarak birtakım endişeleri var ve bu endişeler giderilebilir endişeler. Bizim, Musul ve Telafer’e inmemiz onların da (IKBY) çıkarına çünkü DEAŞ geldiği zaman Erbil’in de kapısını çalmıştı.”
Irak ve Türkiye arasında demiryolları bağlamında da ilişkilerin geliştirilmesini istediklerini anlatan Güney, IKBY’nin de topraklarından geçecek ve Basra’ya kadar inecek bir demiryolu hattının olduğundan bahsetti.
Irak’taki PKK terörüyle mücadelede merkezi yönetimden destek gelip gelmediği sorusunu değerlendiren Güney, şu yanıtı verdi:
“PKK konusu birbirimizle empati yapmak yoluyla ancak anlayabileceğimiz ve içselleştirebileceğimiz bir konu. 40 yıldır Türkiye’de akan kan ve sönen ocaklar var. Irak’ta yuvalanan bu terör örgütüyle mutlak surette ve onları tasfiye edecek şekilde mücadele etmemiz gerekiyor. Bu mücadeleyi ilk yapması gereken de Irak hükümeti ve bölgesel yönetim (IKBY). Kürt halkı da terör örgütüne karşı daha duyarlı olmalı. Irak’ın bu konuda ev ödevi var. Bizim beklediğimiz; topraklarımızdan Irak’a saldırı olduğunda bunun önlemini almak zorundaysak, Irak’ın da bunu yapması lazım.”
Büyükelçi Ali Rıza Güney, Irak merkezi yönetim ile IKBY arasındaki dengenin nasıl gözetleneceği konusuna da değinerek, “Irak’ı bütün olarak görüyoruz. Irak federal yapıya sahip ama o konuda renk körüyüm. Irak’ın Şiisi, Sünnisi ve Kürdü benim için belirleyici kimlik değil. O, Iraklıdır ve kardeşimizdir. Tarih olarak 600 yılı bir kalemde silip atacak değiliz.” dedi.
IKBY’ye ziyarette bulunacağı bilgisini veren Güney, “Orada da sadece bir kesimle değil, tüm kesimlerle duygudaşlığı yaşamak istiyorum. Ülkemizin yaklaşımını samimiyetle oraya aktarmak istiyorum. Dürüstlük en iyi siyasettir. Basra’ya uzanan coğrafyada insanlara dokunmak istiyoruz. Onlar da kollarını açarlarsa sarılmaya hazırım. Oraların gençleriyle de buluşup endişelerini dinlemek lazım. Onlara da dokunmadan Irak’ı anlamak zor.” değerlendirmesini yaptı.
Irak’ta zor dönemlere rağmen her 4 yılda bir seçim gerçekleştirildiğine dikkati çeken Güney, sıkıntı yaşanmadan daha demokratik bir seçimin gerçekleşmesini diledi ve “Kim seçilirse seçilsin temennimiz halkına refah sunsun ve gelir paylaşımını adil yapsın. Iraklı gençlere de güveniyoruz.” ifadelerini kullandı.
Büyükelçi Güney, Iraklı Türkmenlerin son seçimde sıkıntıya uğradığını ve bunun tekrarlanmamasını arzu ettiklerini belirtti.
Güney, şöyle devam etti: “Iraklı Türkler bizim soydaşımız. Irak vatandaşı olan Türkler aramızda dostluk köprüsüdür. Onlar, hiçbir zaman Irak’ın toprak bütünlüğüne karşı bir harekete girmemişlerdir. 2017 referandumunda da (IKBY bağımsızlığı) sokağa çıkmalarında bunu gördük. En çok mağdur edilen kitle de Irak Türkleri’dir. Irak Türkleri’nin tarihini okuduğunuzda ne derece acımasızca katliama uğradıklarını görüyorsunuz. Irak Türkleri Iraklılar tarafından kucaklanmalı. Irak’ın bütünlüğünün teminatından birisi Irak Türkleri’dir. Onlara da elimi uzatacağım ve Irak ile Türkiye’nin iyiliği için beraberce çalışacağız.”
Türkiye Maarif Vakfı’na bağlı okulların dünyada olduğu gibi Irak’ta da başarı hikayesine imza attığını söyleyen Güney, şunları kaydetti: “Hedef her vilayette bir kampüs açmak. Tercihimiz FETÖ okullarının devralınması. FETÖ okulları eğitim veriyor gözüküyor ama buradaki aileler maalesef yanılgıya düşüyor. O okulların arkasında ciddi başka senaryolar var. FETÖ okullardan mezun olanların diploması Türkiye’de tanınmıyor. Maarif Vakfı okullarında eğitim kalitesi yüksektir.”